Döllenme

By | 21 Temmuz 2014

hac-umre-seti

döllenmeDöllenme
Erkek tenasül organından atılan ve bel suyu veya atmık denen ve 2 6 cm. küp hacminde olup içinde 200 350 milyon kadar sperm (tohum) hücresi bulunan meni, kadının dölyatağı olarak isimlendirilen rahim yolunun arka tarafına ve orada bulunan rahmin dış ağzına fışkırır. Rahim ağzından rahim yoluna daima bir miktar sulu ve kaygan akıntı vardır. Erkek menisi içinde bulunan tohum hücreleri, kendine özgü bir kokusu olan bu kaygan ve sulu akıntıya, rahim dar ağzına hücum ederler ve rahmin içlerine girerler.
Erkek tenasül organından dışarıya atılan meni, sarımtırak beyaz renkte ve tazeyken yumurta akma benzeyen kaygan bir kitle olup hava ile karıştığı zaman yapışkan bir su halini alır; kuruduğu zaman çamaşırlarda kül rengine çalar lekeler bırakır.
Su ile kolayca çıkar. Döllenme Mikroskop altında bakılan bir damla meni içinde, aklın alamayacağı kadar, tıpkı bir balıkçının fıçısındaki yılan balıkları gibi boyuna kaynaşan ve sürekli hareket eden tohum hücreleri görülür. Bunların sayısı aynı zamanda kısırlığın varlığını anlamakta da bir ölçüdür.
Normal olarak bir erkeğin 1 cm. küplük menisindeki tohum hücresinin miktarı 60 milyondan aşağı düşerse döllenme gücünün çok azaldığına hükmolunur. Bu durumda normale dönmek için açık hava, süt ve yumurta üzerinde durulur.
Mikroskop altına konmuş olan meni damlasının kurumadan muhafaza edilmesi halinde tohum hücrelerinin de hareketlerini saatlerce ve hatta günlerce sürdürdükleri hiçbir yorgunluk göstermedikleri ve yumurta hücresini aradıkları görülmüştür.
Bu tohum hücreleri başlıca üç parçadan oluşmuşlardır: Baş, gövde ve kuyruk. En önemli parça baş kısmıdır. Kadın yumurtasını dış tarafından delen ve içeriye giren kısım baş kısmıdır. Kuyruk ise sağa sola hareket ederek ilerlemeyi sağlar.
İşte irsiyetin naklini bu parçacıklar sağlarlar. Bu baş, gövde ve kuyruktan ibaret tohum hücresinin tanecik, kurdelecik ve çubukçuktan ibaret bir görünümü vardır. Babadan çocuğa geçen birçok özelliklerini Allahu Teâlâ işte bu kısımlarda saklamıştır. Tohum hücreleri rahim dar ağzından kadının yumurtasına varabilmek için 15 cm. den fazla bir yolu almak zorundadırlar. Bu yol, bükümlü, dönemeçli, birçok gudde kanal ağızlarıyla ve kaygan zarlı engelerle doludur.
Bazen de tohum hücreleri rahim boynu salgısının evsafının bozulduğu veya fazla yapışkanlığı neticesi vajina, içinde ölürler yahut da rahim ağzından ileri geçemezler.
Gerek bu durumda ve gerekse rahim ağzının dar olmasında ameliyata lüzum görülebiliyor. Rahim boynunun iltihaplanmasına belsoğukluğu, mikrop kapmalar, çocuk düşürmek gibi hastalıklar sebep olmaktadır.
Tohum hücreleri kuyruklarını bir torpil pervanesi gibi döndürerek bu engelleri aşmağa çalışır.
Bunun için de 1 mm.’lik yolu aşmak için 3 dakika, 1 cm’lik yolu aşmak için ise yarım saat geçer. Döllenme Böylece yumurta kanalına kadar 57 saat kadar bir zamanda yol alırlar.
Buna göre cinsel ilişkinin yapılması, erkek tohum hücrelerinin erkek tenasül uzvundan ayrılarak rahim, kanalına ulaşmasından sonra ilkah (döllenme) için 57 saatlik bir zaman geçmektedir.
Sperm (tohum) hücresi hususu üzerinde bu kadar durduktan sonra konunun iyice anlaşılabilmesi için kadın yumurtalıklarından ve yumurtasından da söz etmek gerekmektedir.
Çıkardığı hücrelere yumurta dendiği için kadın tenasül guddeleri de yumurtalık adını alırlar. Yumurtalıklar iki adet olup erkek husyeleri şeklinde ve onların büyüklükleri kadardır. Pelvis denen leğen kemiğinin içinde sağda ve solda bulunurlar. Bir yumurtalık içinde çeşitli olgunluk devrelerinde binlerce yumurta hücreleri vardır. Bu yumurta hücreleri olgunlaşarak, yumurtalıktan çıkmak istedikleri zaman, yumurtalık zarını patlatmak suretiyle buradan çıkarlar.
Vücudun ortasında bulunan rahim, yumurtalıktan Çıkan yumurtaları yakalamak için, sağ ve soldaki yumurtalıklara kurşun kalem kalınlığında birer kanalla bağlıdır. Yumurtalıktan sonra huni gibi bir kısımdan geçen ve ancak bir toz noktacığı büyüklüğünde olan yumurta, yumurta kanalına gider. Bu kanalda bir hafta kadar kalır ve erkek tenasül organından çıkan tohum hücresini bekler.
Böylece yumurtalıklardan birisi bir ay, diğeri iSe öteki ay sırayla bir yumurta çıkarır, fakat, bazen iki veya daha fazla yumurta birden olgunlaşıp, yumurtalıktan dışına çıkmakta ve tohum hücreleri ile aşılandığı zaman ikiz, üçüz… döllenmeler olmaktadır. Bazen da tek bir yumurta aşılandıktan sonra vakitsiz olarak ikiye bölünür ve bu iki parça ayrı ayrı gelişmeye başlar. Bu son şekilde meydana gelen ikizler, aynı su keseri içinde ve tek bir plecentaya bağlı olarak gelişirler.
Yumurta ilkaha uğrayınca içinde bulunan sarı kısım ortasından ikiye bölünür. Sonra dörde, sonra on altıya … böylece bir müddet sonra da hücrelerden ibaret bir hâl alır. Bu bir yığın hücre intizamla sıralanarak kendilerini çeviren ince zar ile kendi aralarında içi sıvı dolu bir cisim bırakmaya başlarlar.
Böylelikle gittikçe gelişen hücreler 12 yaşındaki bir kızın yumruğu kadar olan rahimin içinde bulunan, kandan ayrılmış, ıspanak suyu yeşilliğindeki rüseym suyunu meydana getirirler. Bu su armut biçimindeki rahimin içinde ayrıca bir kaç tabaka ile çevrilmiştir.
Tabakalardan en içte bulunan ve rüseym ile doğrudan doğruya temasta olanın içinde de ayrı bir sıvı vardır (ki buna «amnios» denilmektedir). Bu son sıvının ödevi, bebeğin sıvı içinde emniyetini sağlamak, dıştan gelecek baskılara, itilmelere karşı koymaktır.
Bu sıvı aynı zamanda bebeğin serbest hareket etmesini, bu hareketten rahim çevresindeki organların zedelenmemesini sağlar.
Doğuma kadar bu sıvı böylelikle ödevini sürdürür ve doğum sırasında da kese yırtılarak sıvı dışarıya akar.
Fakat bu son anında bile bebeğin dışarıya çıkmasını paylaştırmış olur. Bebek haftadan haftaya gelişmeler gösterdikçe, rahim de adale kitlesinin artmasıyla büyümeye başlar ve armut büyüklüğünden 40 cm. çapında bir kavun şeklini alarak mideye kadar yukarı çıkar ve kamı dışarıya doğm şişirir.
Önceleri bir yumruk kadar ve armut şeklinde olan rahimin içi (iç boşluğu) bir ceviz büyüklüğünde iken, gebeliğin son haftalarında 35 kiloluk bir çocuk ile yarım litre kadar rüseym suyu ve bir çorba kaşığı büyüklüğündeki damarlardan oluşmuş sonu (kök örgüsünü) sarabilecek kadar büyür.