Cinsel hayatın evlilikte karşılıklı tatmin/doyum çizgisi üzerinde yürüyebilmesi için eşlerin birbirlerine sevgi ve saygı duyması lâzımdır. Ayrıca cinsellik bakımından yalnızca birbirlerinden faydalanma hakkına sâhip oldukları şuûrunda olmaları gerekir.
Bu duygu ve şuûrun/bilincin sürdürülebilmesi için de aile yuvasının, özellikle dış cinsel etkilerden korunması gerekir.
Korunma ve koruma birinci derecede erkeğin vazifesidir. Çünkü ailenin eşitler arasında, “nafaka ile yükümlü öncelikli kişisi” olduğu için baş sorumlusu odur. Dış ilişkiler, onun tarafından düzenlenecektir. İslâm’ın ilkeleştirdiği istişare/danışma kuralı gereği kadının görüşleri alınacak ve saygı gösterilecek ise de sonuçta koca düzenlemesine öncelik tanınacaktır.
Aşağıda sunacağımız hadîs, kadının kocasının şahsında evlilik akdînin, özellikle cinsellik çevresinde yoğunlaşan gereklerine itâat görevini belirlemektedir.
Muaz b. Cebel, Allah’ın Resûlü’nün şöyle buyurduğunu anlatıyor:
“Allah’a îman eden kadının, kocasının istemediği kişiyi evine alma ve kocasının evinde bir başka kişiye itâat etme yetkisi yoktur. Kocasının bilgisi dışında sosyal ilşkiler kurma, ayrıca kocasının yatağından uzaklaşıp onu cinsel haklarından yoksun bırakma hakkı da yoktur..”