Din Nedir Ve İlahi Dinler

By | 31 Temmuz 2015

din-nedir-ve-ilahi-dinlerDînin sözlük anlamı: “itaat, ceza, mükâfat, âdet, yol, ve bağlanma” gibi anlamlara gelir. Müfessir (Tefsir sâhibleri) ve muhaddislerce (hadis âlimlerince din, “hesablaşma ve cezâlanma” demektir.
Kelâmcılara göre din, “Kuralları Allâh tarafından konulan, mensublarını dünyâda ve âhirette kurtuluşa götüren inanış ve davranışlardan meydana gelen bir kurum”dur.
Dînî bir terim olarak din, “Allâh tarafından ua’z olunmuş (konulmuş) İlâhî bir kânun”dur.
Allâh tarafından va’z olunan (konulan) ve Allâh’ın gönderdiği Peygamberler tarafından insanlara/ümmetlerine tebliğ edilen (duyrulan) dinler, “hak dinler/Semâvî dinler”dir. Bunların dışında kalanlar ise, insanlar tarafından uydurulan ve din adıyla yayılma gösteren dinlere de “bâtıl dinler” adı verilir.
Hak din ve İlâhî dinlerde, Hâkim-i mutlak olan tek Allâh inancı vardır. İbâdet ancak tek olan Allâh’a yapılır. İlâhî dinlerde, dînî emir ve  yasaklar, dînî hükümler birer mukaddes kitaba dayanır. İslâm Dîni, Kur’ân-ı Kerîme dayanır. Bizim mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı Kerimdir. Dinimiz de İslâmdır.

Hak dinlerde îmân esasları ve bu esaslara bağlı olarak da ibâdet esasları vardır. Yüce dînimizin özü, “Allâh’ın birliğine ve Hz. Muhammed (aleyhisselâm’m)da Allâh’ın son Peygamberi olduğuna inanmak”tır.
İlâhî ve semâvî dinlerin sonuncusu, İslâm dînidir. Bu ismi dînimize, Allâh vermiştir. Âyet- i kerîmelerde şöyle buyrulmaktadır:
Ma’nâsı: “(Ey Muhammed ümmeti!) Bu gün size dîninizi ikmâl ettim, üzerinize nimetlerimi tamam-ladım ve s izin için din olarak İslâmî râzı oldum (İslâmî seçtim.)” (Mâide Sûresi, âyet-3)
Ma’nâsı: “Allah katında hak din, şüphesiz İslâm dinidir.” (Al-i İmrân Sûresi, âyet-19)
Ma’nâsı: “Kim İslâm dininden başka bir din ararsa bilsin ki, (o aradığı din) kendisinden asla kabul edilmeyecektir. Ve âhirette o kimse, hüsranda, zarar ve ziyanda kalanlardan olacaktır.” (Al-i imrân suresi, âyet-85)
Dîni değişik üslup ve tarzlarda ta’rif etmişlerdir.
“Din akıl sahibi insanları kendi istek ve arzularıyla tümü hayır olan, saadet ve mutluluk olan iyi ve güzel şeylere götüren İlâhî bir kânundur.” (Bu
ta’rifımize göre hak din, sâdece İslâm dînidir. Çünkü İslâm Dîni Peygamberimizin tebliğ ettiği gibi düzgün ve tertemiz, sû-i niyyet sahibi ihânet ehlinden sapasağlam korunmuş olup bu güne kadar hiç bozulmamıştır.)
Diğer semâvî dinler (Hıristyanlık ve Mûseuilik) ise, Kendi mensuplarının eliyle bozulmuş, hurafeler doldurulmuştur. Böylece Allâh’ın gönderdiği hak din, Semâvî din olmakdan çıkmıştır. Şimdi ise, Allâh katında muteber olan Hak din ve semâuî din olarak sâdece İslâm dini vardır. Tebliğ eden/ümmetlerine duyuran da Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselâmdır.
Hak Dînin kurucusu Allâh’tır. Allâh’tan başka kimse din kuramaz, din vazedemez/koyamaz. Kimsede din koyma, din kurma yetkisi yoktur. Yine bu ta’rifden anlıyoruz ki, Dînin muhâtabları akıl sâhibleridir, ya’nî dînin hükümleriyle ancak akıl sâhibi, aklı başında olan kimseler sorumlu ve yükümlüdür. Mecnunlar (deliler) akimdan zoru olan ve henüz çocuk yaştakiler, dînî emir ve hükümlerle yükümlü ve sorumlu değildir.
Hak ve/Semâvî dinler, Allâh tarafından konulmuş ve Peygamber tarafından tebliğ edilmiştir, Allâh Teâlâ Peygamberlere din ile ilgili hükümleri, emir ve yasakları bildirmiştir. Onlar, yânı Peygamberler de insanlara (ümmetlerine) duyurmuşlardır. Buna dilimizde tebliğ diyoruz.
Hak dînin amaç ve gâyesi, insanları dünyâ ve âhirette mutlu kılmaktır. Zîrâ din, insana yaratılışındaki amaç ve gâyeyi, yüce yaratana ve yaratıklara karşı sorumlu ve yükümlü bulunduğu görevleri bildirir. İyi ile kötüyü birbirinden ayırt eder. İyiye erişmenin yollarını gösterir. Bu şekilde de insanın dünyâ ve âhirette mutlu olmasını sağlar.
Hak/ve semâvî dînin asıl amaç ve gâyesi, insanı, ruh ve ahlâk yönüyle olgunluğa, kemâle ulaştırmaktır.
Din, öyle bazılarının zannettiği gibi, sâdece vicdânî bir kanâatten ibâret değildir.
Dinin Kuralları vardır. Bu kuralları Allâh Teâlâ koymuştur. Allâhtan başka kimse din kuramaz, dinde kural koyamaz, ilâve ve azaltma yapamaz.
Hak dînin kurucusu Allâh’tır. Bu din, Peygamber tarafından tebliğ edilir. Peygambere Allâh’ın emirleri ve hükümleri vahiy meleği olan Cebrâil tarafından getirilmiştir. Peygamber de ümmetlerine tebliğ edip duyurmuştur.