Cinsel Buluşmaya Hazırlığın İki Temel Kaynağı Vardır

By | 16 Eylül 2014

feraceler

 

evlilik41-   Psikolojik Kaynak: Bu; buluşmayı ve haz duymayı düşünmekle ilgili kaynaktır.

2-    Hissi Kaynak: Bu da; haz duymayı bedenin değişik bölgelerine nak­letmeyi sağlayan kaynaktır. Bu hazların en önemli kaynağı da dokunma duyu­sudur.

Sevişme ve oynaşma, insanlara özel bir olay değildir. Aksine bunlar hay­vanların da bildikleri olaylardır. Cinsel organlarla birleşme öncesinde, bunları uygulamayan hiç bir memeli hayvan türü yoktur. İnsan da en eski asırlardan beri bunun farkındadır. Firavunlardan, eski Çinlilerden, Hintlilerden, Japonlardan ve Orta Asyalılardan ve AvrupalIlardan elimize geçen heykel ve resimlerde buna rastlamamız bu konuda açık bir delildir.

Cinsel olgunun merhalelere ayrılması mümkün olmayan duygusal bir tecrü­be olmasına rağmen, daha iyi kavranması için, şu üç merhaleye ayırabiliriz:

Birincisi; Oynaşma ve sevişme suretiyle yapılan hazırlık merhalesi.

İkincisi; Cinsel organların birleşmesi merhalesi, cima

Üçüncüsü; Son sevişme merhalesi.

Bu kısımlandırma sadece olayı anlamayı kolaylaştırmak içindir. Zira yapılan hataların sebebi her zaman için bilgisizliktir. Çoğu erkekler kadının, eşine kendi rızasıyla tamamen teslim olmadan önce bir hazırlığa ve sevişmeye ihtiyaç duy­duklarını bilmezler.

Kadın bir yandan, eşinden sevgi ve şefkat görmeye ihtiyaç duyarken diğer yandan, sevişme ve oynaşma yoluyla kendisinde cinsel heyecan uyandıracak bedensel bir hazırlığa ihtiyaç duyar. Zaten eşini gerçekten seven bir erkek, böylesi bir sevişmeye kendiliğinden ihtiyaç hisseder. Bu sevişme merhalesi kadın için, cinsel ilişkinin en haz verici merhalesidir. Bilgisizliği veya gururu ya da boş utangaçlığı sonucu bu sevişmeden gafil kalıp, onu değerlendiremeyen erkek, gerçekte asıl zararı kendisi görür. Çünkü o bu düşüncesizliğiyle, kadının kendisi­ni erkeğe tamamen teslim etmesini engellemiş olur. Bu durumda cinsel ilişkileri daha çok cinsel tecavüz görünümüne dönüşür.

Özellikle son yıllarda kadın, sadece çocuk doğurma vesilesi olmadığını, ken­disinin de hissi, cinsel, duygusal ve mutluluk verici cinsel hazda erkeğin aktif bir ortağı olduğunu öğrenmiştir. Şüphesiz ki, erkeğin de cinsel ilişkiye ve kadının cinsel haklarına olan bakış açısı olumlu yönde ve büyük oranda değişmiştir.

Kadının eşinden istediği şey, onun sandığından tamamen farklıdır. Kadın organsal birleşimden çok sevgi, şefkat, muhabbet, duygusal ortaklık, okşanma ile aklî ve vicdanî bir birleşimi arzular. Kadın için anlayışlı ve sevgi dolu bir erkek, cinsel yönden erkeklerin en kuvvetlisi olsa dahi, sert ve katı bir erkekten daha sevimlidir. Kadın için cinsellik tenasül uzuvlarının birleşimi değildir. Aksine o, sevgi ve aşk ilişkisidir. Bu sevgi ve muhabbet ortamının ilişkinin başında olması gerektiği gibi bizzat tenasül organlarının birleşimi sırasında ve daha sonrasında da ilişki bitene kadar devam etmesi gerekir. Cinsel birleşim sonunda erkeğin aniden çekilmesi kadını öfkelendirir ve onun cinsel ilişkiden tamamen nefret et­mesine yol açar.

Cinsel ilişki, belli bir süre çalışması için bir düğmeye basılarak başlayan me- kaniksel bir ilişki değildir. Aksine duygusal ve psikolojik birleşim ilişkisidir. İsteksiz buluşmadan verim almak mümkün değildir. Kadının tam katılımının olmadığı ve buluşmanın zevkini erkekle beraber tatmadığı bir ilişki, her iki taraf açısından da başarılı bir ilişki sayılamaz. Evlilik yatağında eşiyle tam bir ortaklaşmayı yaşa­yamayan erkek, hayatında büyük bir boşluk ve eksiklik hissedecek, bu boşluğu başka yerlerde doldurmaya kalkışacaktır.

Bilimsel olarak da ispatlanmıştır ki; her iki tarafı cinsel yönden canlı tutacak ve cinsel bıkkınlıklarını engelleyecek en büyük etken, her iki tarafın sevgi ve aşk duygularını mümkün olduğu kadar yüksek seviyede tutmalarıdır. Ancak bunun her iki taraf için çok özel olması ve yatak odasından çıkmaması şartıyla…