Bela, Musibet, Felaketlere Karşı Sabır

By | 3 Ocak 2014

belalara karşı sabır

İnsanın başına, ailesine, yakınına ve malına çeşitli felaket ve musibetler gelebilir. İşte bu mu­sibetler karşısında sabretmek büyük irade ister.

Bu büyük irade, ancak insanın kendi kendi­sini teselli edebilmesi daha açıkçası, her nimetin ve felaketin herşeyi yaratan Allah’tan geldiğine inanması ve O’na teslim olmasıdır. Çünkü Yüce Allah, insanları bazen nimetlerle, bazen felaket­lerle, acılarla imtihana tabi tutar:

Allah, felaket, musibetlerle imtihana tabi tuttuğunu şu ayetlerle bildirmektedir:

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık, mallar­dan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile (fakirlik) imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Al­lah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır.Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.”

Bugün, psikolojik hastalıklar hatta maddî hastalıkların birçoğunun sebebi sabrın azlığıdır.

Birçok kimse, oğluna, kızına, küçük bir kaza gelse üzüntüden kıvranıp durur, feryadü figana başlar. Fazla üzüntüden felç, nüzul, ülser hasta­lıklarına maruz kalırlar.

Hatta bazı kimselerde bu sabırsızlık, iman­sızlığa sebep olmaktadır. Nice insanlar “Allah’ımı Neden benim oğlumu aldın?” “Niçin bu hastalığı bize verdin?” diyerek Allah’a isyan etmektedirler.

Bu tip insanlar, imanlarını kaybettikleri gibi bedenlerini mahvetmektedir. Sinir hastalıkları, ül­serler, felçler meydana gelmektedirler.

Malın, mülkün, bedenin, oğlun, kızın ve herşeyin sahibi Yüce Allah olduğuna inanmayıp ger­çek sahibi imiş gibi dört elle sarılanlar ellerinden çıkınca büyük çöküşe uğramaktadırlar.

Bu durumda olan insanlar kendilerinin bile hastalanmasıyla hasta olurlar; yataklara düşerler.

Halbuki malın, mülkün ve herşeyin gerçek sahibi Allah olduğuna ve insanların emanetçi ol­duğuna inansalar, bu kadar üzülmezler, huzur­suz olmazlar; veren de Allah, alan da Allah derler nârın da hoş, nurun da hoş derler.

İşte dünyada her türlü felaketlere, musibetlere rağmen huzurlu hayat sürmenin sırrı.

Ama bu demek değil ki tedbiri almadan herşeyi oluruna bırakmak. Elbette her türlü tedbiri  alacağız ama Allah’ın takdiri ne ise ona razı olacağız.