Allah’a İtaat Sözkonusu Olduğunda Adağı Yerine Getirmek

By | 11 Kasım 2014

yemin kefaretiAbdullah ibn Ömer (radıyallâhu anh)’dan rivâyet edilmiştir:
“Ömer, Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’e:
– ‘Ey Allah’ın Rasulü! Ben, cahiliye döneminde Mescid-i Haram’da bir gün itikatta kalmayı adamıştım’ dedi. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), ona:
– ‘Adağını yerine getir!’ buyurdu.”
Hadis; Müslüman olmayan bir kimse, bir adakta bulunur, sonra da Müslüman olursa, adağının gereğini yapmakta mükellef olduğuna delildir. Buhârî, ile bazı Şâfiîler bu görüştedir.
Bazı Şâfiîler, İmam Mâlik ile Hanefilere göre; vbu tür adaklar, hükümsüzdür. Bu alimler, bu hadisi, müstehab olma şeklinde yorumlamışlardır.

“Allah’a itaat etmeyi adayan kişi itaat etsin. Allah’a isyan etmeyi adayan kimse ise isyan etmesin.”
Hadis-i şerifte geçen Allah’a itaat tabiri, hem farz hem de müstehap olan tâatleri içine alır. Buna göre hadiste; dinen farz, vacip veya müstehap olan bir şeyi yapmayı adayan kişinin adağını yerine getirmesi emredilmektedir. İçki içmek, ana babaya isyan etmek, sıla-i rahimi kesmek gibi Allah’ın yasak ettiği bir şeyi yapmayı adayan kişi ise bu adağını yerine getirmemelidir.
Günah olan bir şeyin adanması halinde adağın yerine getirilmemesi gerektiğinde âlimler arasında görüş ayrılığına rastlanmamıştır. Ancak bu durumda olan, yani günah bir şeyi adayıp da dediğini yapmayan kişiye keffaretin gerekli olup olmadı¬ğında âlimler ihtilâf etmişlerdir.
Bu konuda Hattâbî şöyle der:
“Bu hadis, Allah’a isyan konusundaki adağın bağlayıcı olmayıp, adak sahibinin adağına vefa göstermemesi gerektiğini beyan etmektedir. Durum böyle olunca o adakta keffaret yok demektir. Eğer bunda keffaret olsaydı, hadiste onun da bahsedilmesi gerekirdi. Bu, Mâlik ve Şafiî’nin görüşlerine uygundur.
Hanefilere göre; bir günahı işleme konusunda adakta bulunmanın keffareti, keffaret-i yemindir. Bu görüşte olanlar Ebû Davud, Eyman (3290)’daki Hz. Âişe hadisini kendilerine delil almışlardır.”