GECEYDİ…
Yorgunluk gecenin kollarına bırakılıyordu.
Hz. Ali ile Fatıma, yatmak üzereydiler.
Allah Resulü, ansızın evlerine geldi. Kalkmak için hareket ettiler. Peygamberimiz ayakları ile bastırarak onlara izin vermedi. İkisinin arasına girdi. Peygamberimizin ayağı Hz. Ali’nin karnına değiyordu.
Peygamberimiz Fatıma’ya sordu:
“İhtiyacın nedir?”
Yeni savaş esirleri gelmişti.
Hz. Fatıma, gündüz babasının evine gitmişti. Durumunu Hz. Aişe’ye anlatarak savaş esirlerinden bir tane de kendine verilmesini istemişti. Değirmen döndürmekten kabaran elle-rini, su taşımaktan aşınıp yara olan omuzlarını, ihtiyacına delil olarak göstermişti.
Hz. Aişe, babaya, kızının durumunu anlatınca Peygamberimiz gece kalkıp kızına gelmişti.
Hz. Fatıma, cevap veremedi babasının sorusuna. Hz. Ali, onun yerine eşinin ihtiyacını söyledi. Eşinin ev işlerinde çek-tiği zorlukları anlatıp gelen esirlerden bir tane de ona verilmesini istedi.
Peygamberimiz kızına dedi:
“Ey Fatıma! Ehl-i Suffa ashabı, ihtiyaç içerisindeyken sana bir şey veremem. Evinin işlerini yap. Yatağa girince 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah ve 34 de Allahu Ekber söyle toplam 100 yapar. Bu sana hizmetçiden daha hayırlıdır.”
Fatıma, babasının bu öğrettikleri karşısında,
“Allah’tan ve Allah Resulünden razıyım.” dedi.
Gece gelen baba, gece yapılacak bir tespih öğretmişti…
Gündüz iş yapacak köleye karşı, gece tespihi vermişti sevgili baba. Yüz tespihle Allah’ın yüz ismiyle yardımını öğretmişti.
O, sebepleri aradan kaldıran bir babaydı.
O, bana hizmetçi yardım etmedi, Allah yardım etti imani boyutunu çocuğuna öğreten babaydı. İşlerime melekler yardım etti gerçeğini kızına idrak ettiren bir babaydı.
O, hiçbir işte araya sebepleri sokmayan bir babaydı.
O, çocuklarını Müsebbibül esbaba (tüm sebeplerin sahibine) götüren Babaydı (a.s.m.)…