Akşam Ve Yatsı Namazları Arasında Okunan Evrat

By | 24 Mart 2015

aksam-ve-yatsi-namazlari-arasinda-okunan-evrat    Abdâl kullardan olan Saîd b. Sa’d b. Ebi Tıybe Kürz b. Vebra Harisi’nin şöyle dediği nakledilmişti.

“Suriyeden bir arkadaşım gelip bana bir hediye verdi ve
“Kürz! Bu hediyeyi kabul et. Bilsen bu ne güzel bir hediyedir!” dedi.

“Kardeşim! Bu hediyeyi sana kim verdi?” diye sordum.

“İbrahim et-Teymî verdi” dedi.

“Peki İbrahim’e sordun mu? Ona kim vermiş bunu?” dedim.

Bana şu cevabı verdi:

“Kâ’be’nin tam karşısında oturmuş, lâilâheülallah, sübhânallah ve hamdulillah gibi zikirler çekiyordum. Biri gelerek bana selâm verdi ve men sağıma oturdu. Ben o zamana kadar ondan daha güzel yüzlü, şık yimli, güzel kokulu ve daha nurlu kimseyi görmemiştim.

“Allâh’m kulu! Kimsin sen, nereden geldin?” dedim.

“Ben Hızır’ım. Sana selâm vermek ve Allâh için seni sevdiğimi bil mek için geldim. Yanımda da sana takdim etmek üzere bir hediye ge dim” dedi.
“Söyler misin, hediyen ne?” dedim.

“Güneş doğup yeryüzünü iyice aydınlatmadan ve bir de güneş batıdan önce yedi kez Fâtiha, Nâs, Felak, İhlâs ve Kâfirûn sûreleri ile Ayetü kürsî’yi yedişer kez okursun. Ardından yedi kez “sübhanallah, elhalillah, lailaheillallahu vallahu ekber” dersin. Yedi kez Hz. Peygamber’e salat ü selâm okursun. Yedi kez kendinin, anne babanın, kadın erkek bütün müsltimanların bağışlanmasını dilersin. Sonra da yedi kez şu duayı okursun:

“allahumme rabbi ip al bî ve bibim ‘acilen ve acilenfi’dini ve’dünya ve’l-ahirati mâ ente lehu ehlun,ve lâ tef al binâya mevlâna mâ nahnu lehû ehlun. İnneke gafurun halimun cevâdun kerimun berrun raûfun rahîmun”

(Rabbim! Bana ve bağışlanmasını dilediklerime dinimiz, dünyamız ve âhiretimiz hakkında sana yakışan neyse onu yap. Ey Mevlamız, bize bizim lâyık olduğumuzu yapma. Sen bağışlayansın, hilim sahibisin, cömertsin, kerem sahibisin, mutlak iyisin, rahmet ve merhamet sahibisin.)

Bunu sabah akşam hiç bırakmamaya gayret et. Çünkü bunu bana veren “Hiç olmazsa bunu ömründe bir kez söyle” dedi.

“Bu hediyeyi sana kimin öğrettiğini bilmek istiyorum” dedim.
“Hz. Muhammed verdi” dedi. Hızır’a,

“Bana öyle bir şey öğret ki onu söylediğimde rüyamda Hz. Muhammed’i göreyim ve ona Hızır’a bunu sen mi söyledin diye sorayım” dedim.

“Sen bana inanmıyor musun?” dedi.

“Olur mu hiç öyle şey? Ama ben bunu Allâh Rasûlü’nün bizzat ağzından duymayı arzu ediyorum” dedim. Bana şu cevabı verdi:

“Rüyanda Hz. Peygamber’i görmek istiyorsan bil ki akşam namazını kıldık-tan sonra yatsı namazına kadar hiç kimseyle konuşmadan namaz kılmaya devam edeceksin, kendini tamamen namazına vereceksin, her iki rekâtta bir selâm vereceksin. Her rekâtta Fâtiha ve yedi kez de İhlâs Sûresini okuyacaksın. Sonra yatsı namazını kılıp hiç kimseyle konuşmadan evine dö-necek ve vitir namazım kılacaksın. Uyumadan önce de iki rekât namaz kılacak ve her bir rekâtta Fâtiha Sûresini ve yedi kez de İhlâs Sûresini okuyacaksın. Namazdan sonra secdeye kapanıp yedi kez istiğfar getirecek ve sonra yedi kez şöyle diyeceksin: “sübhanallahi ve’l-hamdülillahi ve-lâilaheillallahu vallahu ekber. ve-lâ havle velâ kuvvete illâ billahi’l- aliyyi’l-azîm” Sonra başını secdeden kaldmp güzelce oturacak ve ellerini açarak şöyle diyeceksin: “ya hayyuyâ kayyum, ya ze ’l-celâli ve ‘l-ikrâm, yâ ilâhe’l-evvelîne ve’l-âhirîn, ve yâ rahmâne’d-dünya ve’l-ahirati ve rahîmehuma, yarab yarab yarab. ya Allâh ya Allâh ya Allâh.” kalkıp yaptığın bu duanın aynısını kıyamda da yapacaksın. Sonra ye kapanıp aynı duayı bir kez daha yapacaksın. Bütün bunları yap sonra başını secdeden kaldırıp istediğin yerde kıbleye dönük olarak y uyuyuncaya kadar Hz. Peygamber’e (s.a.v.) salat u selâm getir.” Bir kez daha
“Bu duayı kimden duyduğunu bilmek istiyorum” dedim.

“Bana inanmıyor musun?” dedi.

“Muhammed’e peygamberlik verene Allâh’a yemin ederim ki böyle  düşüncem yok” dedim.

“Bu dua Muhammed’e vahyedildiğinde ben de onun yanında bulu dum. Ona öğreten kimse ben de ondan öğrendim” dedi.

“Bu duanın sevabını bana söyler misin?” dedim.
“Muhammed’le karşılaştığında sevabını ona sorarsın” dedi.

Ben de Hızır’ın (a.s.) dediği gibi yaptım ve yatağıma uzanıp süre Peygamber’e salat ü selâm okudum. Hızır’ın anlattıkları ve Hz. Peygamber  görecek olmanın heyecanı ile bir türlü uyuyamadım, sabah namazını caya kadar bu hâlim devam etti. Sonra güneş yükselinceye kadar ta öylece oturdum. Kuşluk namazını kıldım ve kendi kendime “Bu kadar yaşarsam yine öyle yapacağım” diyordum. Derken üzerime bir çöktü. Rüyamda melekler gelip beni aldılar ve doğruca cennete gö“’ Orada kızıl yakuttan, yeşil zümrütten, beyaz inciden köşkler gördü süt ve şarap akan nehirler gördüm. Köşklerden birinde bana doğm bir hizmetçi gördüm. Yüzü güneşten daha parlaktı. Zülüfleri köşkün kansından yere kadar sarkıyordu. Beni cennete götüren meleklere. “Bu köşk kime ait ve bu hizmetçi kimin?” diye sordum.
Senin yaptığın gibi yapanların” dediler.

O bahçelerin meyvesinden yedirip içeceklerinden ikram etmeden be dan çıkarmadılar. Sonra beni oradan alıp bulunduğum yere geri ge: Ardından Allâh Rasûlü (s.a.v.) beraberinde yetmiş peygamber ve saf melekle teşrif etti. Meleklerin her bir safı doğu ile batı arası ka nişti. Hz. Peygamber (s.a.v.) bana selâm verip elimi tuttu.
“Ey Allâh’m Rasûlü! Allâh’ın salât ve selâmı üzerine olsun. Hızır, şu hadisi duyduğunu söyledi” dedim.

“Hızır doğru söylemiş. Zaten o ne anlatırsa o haktır. O yeryüzü halkının âlimi, abdâl kulların reisidir. Allâh’ın yeryüziindeki askerlerindeııdir” buyurdu.
“Ey Allâh’tn Rasûlü! Bu ameli yapanlann benim gördüğümden başka sevabı nedir?” diye sordum.

“Senin gördüğünden ve sana verilenden daha üstün nasıl bir sevap olabilir ki! Cennetteki yerini gördün, meyvelerinden yedin, içeceklerinden içtin. Benim yanımda peygamberleri, melekleri ve ceylan gözlü dilberleri gördün” buyurdu.

“Ey Allâh’ın Rasûlü! Benim yaptığımı yaptığı halde gördüklerimi rüyasında göremeyen kimseye bana verilenlerin bir benzeri verilecek mi?” diye sordum.
Allâh Rasûlü şöyle cevap verdi:

“Beni peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki yaptığı bütün büyük günahlar bağışlanacak, Allâh onun üzerinden öfkesini ve nefretini kaldıracak. Beni peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki bu ameli yapan kişi rüyasında cenneti görmese bile sana verilenlerin aynısına nail olacak ve semadan bir melek “Allâh, bu ameli yapan kişiyi ve doğudan batıya bütün ümmet-i Muhammed’i bağışladı” diye seslenecek. Günahları yazmakla görevli melek, emrindeki meleklere “Bu ameli yapanların günahlarını ertesi yıla kadar yazmayın” diyecek.”

“Anam babam sana feda ey Allâh’m Rasûlü! Senin cemâlini ve cenneti gösteren aşkı için, bu ameli yapan kişi bütün bu sevap ve lütuflara nail olacak öyle mi?” dedim.
“Evet, hem de hepsine” buyurdu.

“Ey Allâh’ın Rasûlü! O zaman kadın erkek bütün mü’minlerin, böyle büyük lütuflara mazhar olabilmek için, bu duayı öğrenip başkalarına öğretmeleri uygun olur” dedim.

“Beni peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki bu ameli ancak bahtiyar olarak yaratılmış olanlar yapacak, bedbaht olarak yaratılanlar ise bunu yapmaya aslâ yanaşmayacaktır.” buyurdu.

“Ey Allâh’m Rasûlü! Bu ameli yapan kişiye bundan başka bir şey verilecek mi?” diye sordum.

“Beni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki bu ameli bir gece dahi yapan kişinin amel defterine Allâh’m dünyayı yarattığı c den sura üflenecek güne kadar gökyüzünden düşen yağmur damlaları yısınca iyilik yazılacak, hem onun, hem de önceki ve sonrakilerden bütün mü’minlerin, yerden biten buğday taneleri sayısınca günahlar, linecek” buyurdu.

Ebû Hüreyre’den (r.a.) Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyur nakledilmiştir:

“Her kim Cuma gecesi iki rekât namaz kılar, Fâtiha Sûresini, Ay kürsî’yi ve on beş kez İhlâs Sûresini okur ve namazın ardından bin “Allâhumme sal/i alâ Muhammedin’in-nebiyyi’l-ümmîyyi” derse o beni rüyasında görür. Bir sonraki Cuma günü gelmeden önce beni laka görür. Beni rüyasında gören ise cenneti hak eder ve geçmiş ge. bütün günahları bağışlanır. ”