“Konuştuğunuz zaman yakınınız dahi olsa âdil olun.”
“İnsanlar arasında hüküm verecek olursanız adaletle hükmedin.”
Nitekim Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem, bir peygamber âşığı olmasına rağmen Üsâme b. Zeyd radıyallâhu anh’ı, Allah’ın çizmiş olduğu hudutları çiğneyen birisine aracılık yaptığı için azarlamıştır.
Hz. Âişe radıyallâhu anh şöyle rivayet etmiştir: Hırsızlık yapan Mahzumlu kadının durumu Kureyşlileri fazlasıyla üzdü. “Bu kadın hakkında Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’in nezdinde kim müessir bir şefaatte bulunabilir?” diye adam aradılar. “Bu işe sadece Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’in çok sevdiği Üsâme b. Zeyd radıyallâhu anh cür’et edebilir” dediler. Üsâme (huzura çıkarak) Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem’e şefaat talebinde bulundu. Efendimiz: “Allah’ın hududundan bir hadd hususunda şefaat mi taleb ediyorsun?!” diye çıkıştı. Sonra kalkıp cemaate şu hitabede bulundu: “Sizden öncekileri helak eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptı mı onu terk edip (ceza vermezlerdi). Aralarında kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi. Allah’a yemin olsun, Muhammed’in kızı fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim!”
Açıklama:
Hz. Peygamber’in Üsâme’ye gösterdiği tutum, O’nun ne kadar âdil ve hakkın yanında olduğunu ve O’nun gözünde İslâm’ın, tüm insanların sevgisinden daha önce geldiğini göstermektedir.
Herhangi bir kişi, sevdiği kişinin kişisel kusurlarını görmezlikten gelebilir; fakat bu ona, İslâm’ın koymuş olduğu sınırları aşan hatâları görmezlikten gelme hakkını vermez. Bazı zamanlar insanlar yakın akraba ve aıkadaşlarının yaptığı hatâyı hoş görürken, başka bir kişinin yaptığı hatâyı sert bir dille eleştirebilmektedir. Bu yüzden, “Eğer bir kişiyle mutluysanız, onun hatâlarını görmezsiniz; ama eğer bir kişiye kızgınsanız, tüm hatalarını görürsünüz.’ denilmiştir.