Hibeden Dönmek
Ömer ibnul-Hattâb -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:
Atımı, Allah yolunda birine sadaka olarak verdim. Atı kendisine sadaka olarak verdiğim şahıs, ata gerektiği gibi bakmadığı, ona yem vermediği için bakımsız ve çelimsiz bir hale gelmişti. Ondan atı satın almak istedim ve onun atı ucuz bir fiyata satacağını zannettim. Bu isteğimi Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme sordum. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Bu atı satın alma! Atın sahibi, bu atı sana bir dirheme de satsa, vermiş olduğun sadakanı geri alma. Verdiği sadakasını geri almak isteyen kimse, kusmuğuna dönen kimse gibidir.”
Vaaz
Hibe, bir insana veya bir hizmete faydalı olacak bir şeyi karşılıksız olarak vermek, teberru etmektir. Biz buna Türkçe’de tek kelime ile “bağışlamak” diyoruz. Dilimizde çokça kullanılan “mal bağışlamak” tabiri tam mânası ile hibenin karşılığıdır. Hibe veya bağışta bir karşılık yani bedel söz konusu olmaz.
Borçluya borcunu bağışlamak (ibrâ), bir kimseye Allah rızâsı için mal vermek (sadaka) ve birine ikrâm olmak üzere bir şey armağan
etmek (hediye), birbirlerinden az-çok farklı tasarruflar olsalar da hepsinde hibe veya bağış anlamı bulunduğu, bir başka şekilde söyleyecek olursak, hibe veya bağışın, bu üç çeşit iyiliği kapsadığı açıktır.
Diğer taraftan hibe bir hukûkî akit ve muameledir. Onun gerçekleşmesi için öngörülen birtakım şartlar bulunmaktadır. Biz işin hukûkî değil, ahlâkî ve hayrî yönüne dikkat çekmek istediğimiz için işin o tarafını merak edenlerin fıkıh kitaplarına başvurmalarını tavsiye etmekle yetineceğiz.
Açıklamakta olduğumuz hadislerde hibe ve sadaka kelimeleri geçmektedir. Bu tür iyiliklerin hiç birinden geri dönmenin doğru olmadığı bir benzetme ve bir olayla anlatılmaktadır.
Hadisin zikredilen değişik rivayetlerinde ortak nokta, hibesinden dönen kişinin, kusmuğunu yiyen köpeğe benzediğinin vurgulanmasıdır. Hiç şüphesiz bu benzetme, yaptığı bağıştan vazgeçen kimsenin köpek hükmünde olduğu anlamına gelmez. Ancak yaptığı işin, çirkinliğini gösterir. Yani bu teşbih, hukûkî yönden değil, ahlâkî açıdan bir benzetmedir. Şu halde hibe, sadaka ve hediyesinden dönen, vazgeçen, onları geri alan kimse, köpeğin yaptığı gibi pis ve iğrenç bir şey yapmış olur. Tabiatıyla sırf bu benzetmeden dolayı, hibeden dönmenin haram olduğu sonucu çıkarılamaz; ama olayın çirkinliği yani mekruh olduğu anlaşılır, denilmiştir. Nitekim Nevevî, konu başlığında aynı görüşü paylaştığını açıklamış bulunmaktadır. Hanefî mezhebi bilginleri de hibeden dönmenin câiz olmakla beraber mekruh olduğu görüşündedirler.
Hadiste açıklandığına göre Hz. Ömer, Allah rızâsı için mücâhid- lerden birine hediye ettiği iyi cins bir atın, sahibi tarafından gerektiği gibi bakılamaması sebebiyle zayıfladığını görmüş, hesaplı vereceğini de düşünerek atı ondan satın almak istemiştir. Hadisin muhtelif rivayetlerinden anlaşıldığına göre, atın yeni sahibi, hali vakti iyi olmadığından dolayı hayvana iyi bakamamıştır. Yoksa bir ihmal söz konusu değildir. Hz. Ömer, düşüncesini Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e açmış, daha önce tasadduk ettiği atı, verdiği kişiden satın alıp alamayacağını sormuştur. Bunun üzerine Efendimiz:
“Bir dirheme bile verse, sakın onu satın alma, verdiğin sadakadan asla dönme! Zira bağışından dönen, kustuğunu yalayan gibidir” buyurmuştur.
Öyle görünüyor ki Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bu cevabıyla hem Allah rızâsı için yapılmış bir iyiliğin sonuna kadar o vasıfta kalmasını, işin içine herhangi bir ticârî kaygının girmemesini, hem de müslümanlar arası ilişkilerin nezâhetinin korunmasını hedeflemiştir.
Vaazdan Öğrendiklerimiz:
Hibe veya bağış yapmak, dönüşü düşünülmemesi gereken bir güzel harekettir.
Hibeye sadaka da denir.
Hibe veya bağışından vazgeçen kimse, kusmuğunu yiyen köpeğin yaptığı çirkinliğe düşmüş olur.
Vazgeçilen bağış, kusmuğa benzetilmiştir.
Satın alma yoluyla da olsa, hibe veya tasadduk ettiği mala dönmek nehyedilmiştir.