Selim Sabit Efendi’nin Öğretim Teknikleri

By | 23 Nisan 2015

Selim Sabit Efendi’nin Öğretim TeknikleriSelim Sabit Efendi’nin Öğretim Teknikleri

O, çocuğa okuma (elif-ba) öğretiminde öncelikle harflerin öğretilmesi üzerinde durarak, öğretimin teknik ve metotlannı şöyle açıklar:

Harfler

Belli bir tertip üzere levha (yazı tahtası) ya yazı­larak, şekil ve isimleri çocuklara öğretilir. Hoca ince bir değ­nekle, tahtaya yazmış olduğu harfleri göstererek çocuklara ay­rı ayn telaffuz ettirdikten sonra, harfleri tekrar gösterip ken­disi telaffuz ettikçe çocukların de topluca telaffuz etmelerini ister, onları doğru telaffuza alıştırır. Harflerin isimleri belleti­lip, telaffuza alıştırıldıktan soma şekil ve heyetçe birbirinden fark ve benzerlikler de levhada gösterilerek çocuklara anla­tılır. Harflerin şekil ve isimleri açıklamalı bir şekilde çocuğa anlatıldıktan soma düzensiz ve karışık olarak beşer beşer tah­taya yazılarak soru-cevap metoduyla çocuğa alıştırmalar yaptırılır.

Harf öğretiminden sonra verilen temrinlerle (alıştırmalar­la) öğrencilere uygulamalı bir eğitim vermeyi amaçlar. Harfle­rin öğretimiyle ilgili bir temrin örneği:

Temrin

Lisan-ı Türkî’de müsta’mel hurûf-u hece kaçtır? Bunlann kaçı noktalı kaçı noktasızdır?

Bir, iki ve üç noktalı olanlar kangılarıdır? Noktalan üstünde olan harfler kaçtır?

Noktalan altında bulunan harfler kangılarıdır? j. Harfinden noktalar kaldınldıkta ne olur? Birbirine benzeyen harfler kangılarıdır?

Bunlar yekdiğerinden ne veçhile fark olunur? ^Harfine bir nokta konuldukta ne olur? Noktasız olan harfler kangılarıdır?

Elif-ba: Harflerin şekil, isim ve telaffuzlan öğretildikten so­rna, harekeler de aynı teknik ve metotlar kullanılarak “elif-ba” kitaplarında gösterildiği gibi anlatılır ve açıklanır. Konuyla ilgi­li çocuklara temrinler (örnekler) yaptınlır.

Hece ve okumanın öğretimine gelince;

  •  Çocuk harf ve harekelerin şekil, isim ve telaffuzlannı gü­zelce öğrendikten sonra hece ve okuma da aynı teknik­ler kullanılarak öğretilir. Selim Sabit’e göre hece, hare­kelerin isimleriyle değil, harflerin isimleri ile sesleri bir­likte zikredilerek yaptırılmalıdır. Örneğin, cim harfinin üç harekeye göre hecelenmesinde; “cim üstün ce, cim esre ci, cim ötre cü…” denilmeyip, “ce, ci, cü” şeklinde hecelenmelidir.
  •  Harflerin hecelenmesinde mümkün mertebe mahreç­ler (harflerin çıkış yerleri) öğretilerek birbirine benzeyen harflerin farklılıklar gösterilmelidir. Aynca harflerin bitişik-ayn sınıflaması yapılarak, bunların başta-ortada ve sonda yazılış şekilleri de birer örnekle tahtaya yazı­larak ve gösterilerek, hece harflerinin okumadaki hece­lemeleri üzerine çocuklara alıştırmalar yaptınlır.
  •  Daha sonra tek heceli (iki harf ve bir harekeden oluşan) kelimelerin kıraat (okuma) ve heceleri çocuğa öğretilir. Bu kelimeler imkan dahilinde anlamlı kelimelerden se­çilmelidir.
  •  Bir heceli kelimelerin hecelenmeleri öğretildikten sonra iki heceli kelimeler gösterilip, bunların kıraat (okuma) ve hecelemeleri de aynı teknik ve usulle öğretilir.
  •  Çocuk heceye alıştırıldıktan sonra levhada bir takım ke­limeler gösterilerek, okuma ve imla hususunda alıştır­malar yaptırılır. Ancak bu kelimelerin seçiminde manalarının çocuklar tarafından bilinenlerden olmasına özen gösterilmelidir. Bunlar gün, ay, mevsim, insan, hayvan, bitki, ülke, dağ ve nehir gibi çocuğun önceden bildiği kelimelerden seçilip, tasnif edilerek tahtada gösterilmelidir.
  •  Çocuklar bu kelimeleri okuyup-yazmayı öğrendikten sonra, edep ve ahlaka dair küçük deyişler ve atasözleri gösterilerek hecelemeksizin okumaya alıştırılır.
  •  Bundan sonra da Kur’an-ı Kerim öğretimine geçileceğin­den Arapçaya mahsus hareke ve işaretler çocuğa öğre­tilir. Çocuk bu şekilde hece ve okumada gelişme göster­dikten sonra Kur’an-ı Kerim okumaya başlar.
  •  Kur’ an-ı Kerim dersleri diğer dersler gibi levhada gösteril­mez, takriren tedris olunur. Bu sırada çocuğa Kur’an’dan bazı kısa sûreler ezberlettirileceği gibi, akaide dair me­seleler de ezberlettirilir. Aynca abdest ve namaz gibi bir takım dini bilgiler bizzat gösterilip çocuğa yaptırılır.

Yazı

  •  Çocuk harf ve harekelerin şekil ve isimlerini güzelce öğ­rendikten sonra, heceye başlandığında okuma ve yaz­ma birlikte öğretileceği için, harflerin hece ve imlası “Ta­lim Levhası”nda gösterildikçe çocuk onları yazıp oku­yacaktır.
  •  Çocuğun taştan mamul bir levhası bulunacak, evvela harflerin yazılışları bir müddet bu levhalarda öğretildik­ten sonra, kurşun kalemle kağıt üzerine yazma öğretilir.
  •  Bu sırada harflerin bitişik ve ayn şekilleri ile kelimele­rin imlaları öğretilerek “Elif-ba” risalesinin bazı bölüm­leri örnek verilerek ödev şeklinde çocuğa yazdırılır.
  •  Çocuk, okuma ve yazmaya alıştıktan sonra adi kalem ve mürekkeple yazıya başlanıp “hat” mecmuasından örnekler gösterilerek, ikinci sene “Sülüs”, üçüncü sene “Nesih”, dördüncü sene “Rik’a” hatlan öğretilir. Bu sı­rada dahi dikte, yani ezberden yazdırmak usulü icra edi­lerek, imla kuralları öğretildikten sonra, tezkere, pusula ve mektup suretleri gibi günlük hayata lazım olacak bir takım örnekler verilip, çocuğun mecmualarına kaydet­tirilir. demektedir.
  •  Çocuğa beceri kazandırma da “ödev verme” şeklinde uy­gulanan tekrarlama tekniğinin de öğretimde pekiştirme ilkesine uygunluğu dikkat çekicidir. Çocuğa güzel yazı yazma becerisi kazandırmada gösterilen titizlik, uygu­lanan yöntem ve program oldukça pedagojik bir önem arz etmektedir. “İlim öğrenmede kitabın önemini vurgulayan Cahız, ka­lem ve yazının da eğitim ve öğretimde dilden daha önemli ol­duğunu, çünkü kalem ve yazı ile umumi bir fayda sağlandığı­nı ifade etmiştir.”

Hesap:

Selim Sabit Efendi Sıbyan mektepleri programında yer alan hesap öğretimi yöntemi hakkında da;

  •  Hesap çocuğa önce zihni yani ezberden saymak şeklin­de öğretilir. Birden bine kadar sayıların isimleri, sayılış şekilleri gösterildikten sonra (birler, onlar, yüzler) gibi kısım ve mertebeleri güzelce anlatılarak, basit bazı ör­nekler çocuğa ezberden tekrarlatılır.
  •  Fakat bu şekilde öğretilecek sayılar mümkün mertebe maddi olarak gösterilmek uygun olacağından “parmak” yahut “hububat” ile saydırmak şeklinde uygulanmalı­dır demektedir.
  •  Sayılar güzelce öğretildikten sonra, soru-cevap meto­duyla öğrenilenler değerlendirilir. Sabit Efendi’nin üze­rinde ısrarla durduğu bir usul de “ödev verme” ve “alış­tırma yaptırma” şeklinde konunun tekrarlanmasıdır ki hesap öğretimi usulü konusunda da bu hususa tekrar dikkat çekmektedir.

Coğrafya:

Yazar coğrafyanın öğretimi usulü hakkında da;

  •  Önce çocuğa yer küresi veya harita üzerinde yerin şek­li ve heyeti ile yeryüzünün beş kıtaya ayrıldığı anlatılır. Yine haritalarda gösterilmiş olan deniz, kara, dağ v.s. oluşumlann renk ve şekilleri gösterilir.
  •  Çocuklar haritalarda resimlenmiş olan şekil ve hudutları belledikten sonra, yeryüzüne dair bir şey tarif olundu­ğunda haritaya bakarak örneği gösterilerek, önce o şeyin benzeri çocuğa buldurulur. Mesela suyun hallerin­den “körfez” anlatıldığında örnek olarak haritada bir iki körfez gösterilerek diğer körfezler çocuğa buldurulur.
  • Haritalarda çizilmiş olan sınır ve şekiller açıklandıktan sonra, öğretilecek harita talim levhasına çizilip, dersin muhtevası risalede okundukça semt ve mahalleri levha­da gösterilerek, soru-cevap metoduyla ders işlenir. (Yazarın ifadesinden Sıbyan okulları için Coğrafya ders ki­tabı hazırladığı anlaşılmaktadır.) Coğrafya öğretiminde yazarın dikkat çekmeye çalıştığı hususlardan birisi de, diğer derslerin öğretiminde de vurgulanan, öğretimde çocuğa aktiflik kazandırma gayretidir.

Tarih:

Tarih öğretim yöntemi üzerine de yazar;

  •  Tarih dersleri hem okumaya vakıf olmak, hem de ba­zı önemli olaylan çocuğa belletmek amacı taşıdığından, her dersin başında hoca önce dersi özet şeklinde çocuk­lara hikaye eder, sonra kitaptaki yeri gösterilerek çocuk­lar tarafından okunur. Bu şekilde okunan ders ertesi gü­nü çocuklara anlattırıldıktan sonra, önce dersin konusu olan önemli olayın sebepleri, meydana geliş tarihi, yeri ve neticeleri hakkında soru-cevap metoduyla çocuklara alıştırmalar yaptırılır demektir.
  •  Tarihi olayların sebepleri, meydana geldiği yer ve tarih ile neticelerinin anlatım metoduyla çocuğa aktarılması, hikaye edilmesi çocuğun duygulandırılması ve düşün­ceye yönlendirilmesi açısından metodik önem taşır.

Lisan:

Yazar lisanın öğretim şekli ile ilgili olarak da;

  •  Lisan-ı Osmanî’de kullanılan lafızlar ve terkiplerin çeşit­leri toplu olarak tarif ve beyan olunduktan sonra, hem okuma ve imlaya alıştırmak hem de konuşmanın incetiklerini çocuklara belletmek için her çeşit kelimenin kul­lanımını içeren, soru-cevap metoduyla bazı ibareler ha­zırlanıp çocuklara öğretilir. Örneğin ismin halleri anla­tılırken tekil isim olan “elma” lafzı alınıp, bu lafza dair levhada bir takım sorular yazılır. Çocuk de bunları ken­di defterine yazıp, cevaplarını ödev olarak ertesi günü hocaya gösterirler demektedir. Aynca yazar konuyla il­gili şematik olarak örnekler de vermektedir.
  •  İsmin halleri öğretilirken uygulanan teknik ve metot, yani anlatım metodunun yanında “buldurma” metodu­nu çocukların zihinsel gelişimlerine uygun olarak kulla­nıldığını örneklerden anlamak mümkündür. Yazarın dil öğretiminde de hoca ağırlıklı bir öğretimden çok çocuk ağırlıklı bir öğretim sistemi arayışı içinde olduğu gözlenmektedir.