Peygamber Efendimizin Hz. Zeynep’le Haberleşmesi

By | 30 Haziran 2015

peygamber-efendimizin-hz-zeyneple-haberlesmesiPEYGAMBERİMİZ, Mekke’ye hicret ederken kızı Zeynep geride kalanlardandı. Evli olan Zeynep’in eşi henüz Müslüman olmamıştı. Zeynep’i çok seven eşi onun Medine’ye babasının yanma gitmesine izin vermişti. Fakat bu kaçış, o esnada hamile olan Zeynep’in müşrikler tarafından yakalanıp, devesinden düşürülerek çocuğunu kaybetmesiyle neticelenmişti.
Zeynep, tekrar Mekke’ye, müşriklerin arasına dönmek zorunda kalmıştı.
Bunalıyordu, üzülüyordu. Her gün hasretle yatıp, hasretle kalkıyordu. Mekke, daraldıkça daralıyordu ona. Mekke’nin dağlan, ilmek olmuş sıkıyordu boğazını. Bu yerlerden, bu müşriklerden nasıl kurtulup, çölü nasıl aşıp, babacığına nasıl ulaşacağını düşünüyordu her gün. Medine düşleri görüyordu…
Medine’de onu düşünen sevgili baba, kızı Zeynep’in çaresiz çırpınışlarını, kanadı kınk bir kuş gibi uçuş denemeleri yaptığını biliyordu. Sadık dostu Zeyd’e dedi:
“Mekke’ye gidip Zeynep’i getirir misin?”
“Evet” dedi düşünmeden Zeyd.
O günlerde Mekke’ye gider misin demek ölüme gider misin demekti.
“Evet!” dedi sadık Zeyd.
Peygamberimiz parmağından yüzüğünü çıkararak Zeyd’e verdi.
“ Bunu Zeynep’e ver” dedi.
Zeyd, çöllere vurdu kendini. Sevgili peygamberinin yüzüğü sırdaş bir parola gibiydi.
Mekke yakınındaydı.
Bekledi. Bir çoban gördü. Çobana kimin çobanı olduğunu sordu.
Çoban:
“Ebu’l-As” dedi. Yani Zeynep’in kocasının… Güzel bir fırsattı. Zeyd çobana dedi:
“Sana bir şey versem onu kimseye söylemeden Zeynep’e verir misin?”
“Evet” dedi vefalı çoban.
Zeyd, yüzüğü çobana verdi. Çoban, yüzüğü kimse görmeden Zeynep’e ulaştırdı. Zeynep, sevgili babasının yüzüğünü hemen tanıdı. Çobana sordu:
“Bunu sana kim verdi?”
Çoban yüzüğü aldığı kişiyi tarif etti. Zeynep:
“O şimdi nerede?” diye sordu.
Yerini öğrenmişti Zeynep. Hemen oraya ulaştı. Zeyd’in devesine binerek Medine yollarına düştü.
Sevgili babanın planı, Zeynep’ini müşriklerden kurtarmıştı.
Medine artık çok yakındı.
Sevgili babasına gidiyordu. Yüreğindeki hasret gibiydi sıcak çöl yoları. Tozlu, dumanlı, sararmış çöl yolları adım adımdı önlerinde…
O, çocuklarını gözleyen bir babaydı…
O, çocuklarını, Allah’ın Zahir ismiyle gözeten bir Babaydı (a.s.m.)…