Peygamber Efendimizin, Gözü Makamda Değildi

By | 17 Ağustos 2015

peygamber-efendimizin-gozu-makamda-degildiO’nun (sav) gözü ne makamda, ne mevkide ve ne de servetteydi. Yüce Allah, O’na bir görev vermişti ve “Senin mükafatını Ben vereceğim” buyurmuştu. O’nun için Mekke müşriklerinin yürekten bağlı bulundukları dünyaya “bir sinek kanadı kadar bile yanımda önemi yok” diyordu.
Herkes, dünyayı kendi aynasından görür. Gözü makam, ınevki, şöhret ve servette olanlar, diğer insanların da kendisi gibi düşündüğünü varsayar. Mekke müşriklerinin de gözleri makam, mevki ve servetten başka bir şey görmez olmuştu. Hâşâ Peygamber Efendimizin de böyle bir niyet taşıdığını düşünüyorlardı. Onun için de bir gün aralarından bir sözcü seçerek Peygamber Efendimizle konuşmaya gönderdiler. Utbe adındaki sözcü, Peygamber Efendimize gelerek şöyle konuştu önce:
– Sen en şerefli bir soydan geliyorsun. B.unu biliyor ve kabul ediyoruz. Ama başımıza büyük bir iş açtın. Birliğimizi, dirliğimizi dağıtıyorsun. Putlarımızı yeriyor, halkı onlara tapmamaya çağırıyorsun. Buna daha fazla tahammül edemeyiz.
Sonra da teklifini yaptı:
– Ey Muhammed! Niyetin servet sahibi olmak ise mallarımızdan pay ayırıp sana verelim ve seni Mekke’nin en zengini yapalım. Şayet şan, şöhret peşindeysen seni kendimize lider atayalım. Eğer, içinde Kral olmak gibi bir sevda varsa, var gücümüzle çalışır, seni Kral da yaparız. Söyle bunlardan hangisini istiyorsan, biz hazırız! Yeter ki, söyleyip durduklarından vazgeç!
Peygamber Efendimiz:
– Ey Utbe! Diyeceğin başka bir şey kaldı mı? diye sordu.
– Hayır, dedi Utbe. Söyleyeceklerimi söyledim.
Peygamber Efendimiz:
– O zaman dinleme sırası sende, buyurdu ve Fussilet suresini okumaya başladı. “(Kur’an) Rahman ve rahim olan Allah’ın katından indirilmiştir. /Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler. Ve dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini söyle ve) yap, biz de yapmaktayız. / (Ey Resulüm) Sen de ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahy olunuyor. Artık O’na yönelin. O’ndan bağışlanma dileyin. (Allah’a) Ortak koşanların vay haline!…”
Peygamber Efendimiz, “Gece, gündüz ile güneş ve ay, Allah’ın kudretinin delillerindendir. O halde güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer, sadece Allah’a kulluk yapmak istiyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin”12 mealindeki âyet ile okumasını bitirdi ve secdeye kapandı. Secdeden kalkınca Utbe’ye döndü:
– Ey Utbe, duydun değil mi, buyurdu. Şimdi seçme sırası senin!
Bu sözleriyle Peygamber Efendimiz, müşriklerin hiçbir önerisini kabul etmediğini, zaten böyle bir düşüncesinin de olmadığını, olamayacağını ortaya koymuş oluyordu. Gözü, ne insanlara kral, ne Kureyş’e lider olmakta; ne de mülk ve servet edinmekteydi. Gayesi, insanların manevi dünyalarını zenginleştirmekti. Bu da ancak Peygamberlik vazifesini yerine getirmekle mümkündü.