Okul Ev Zıtlığı
Çocuk görerek, duyarak, taklit ederek öğrenir. Kişiliği de, Çevresinde görüp duyduklarına göre oluşur. Bundan ötürüdür ki, din eğitimine en sağlıklı başlangıç, çocuğun, dinin yaşandığı bir ortamda, hayatını dinin gereklerine göre düzenleyen bir aile ya da çevre içinde bulunması ya da bulundurulması ile gerçekleşebilir. Evde farklı okulda farklı davranış ve sözlere muhatap olan çocuk bir noktada tabi ki fire verecektir. Her şeyin okulda verilebileceğini veya düzeltilebileceğini sanır aileler. Bizim bu noktada ailelerle sürekli iletişim halinde olmamız gerekir.
Rasûlullah’tan (s.a.s.), çocuğa güzel isimler verilmesi yönünde, hadis kıtaplarında pek çok hadis bulunmaktadır. Bu hadisi şeriflerden hareketle diyebiliriz ki, din eğitimi faaliyeti daha çocuğun ilk günlerinde bu şekilde başlatılmış olmaktadır. Eğer çocuğun ismi islami açıdan sıkıntılı ise ilk önce isminin resmi olmasa da toplum arasında söylenebilecek ikinci bir ism ile değişmesini ailesinden talep edebiliriz.
Öğretim faaliyetleri programlanırken okul ev işbirliği yapılmasını tavsiye ederim. Aileden gerekli görülen zihnî tedbirler, ilk etapta bazı dinî kavram ve ifadelerin tekrar edilmesi istenebilir. Çocuğun küçük yaşta sık sık duymaya başladığı Allah, cami, ezan, Müslüman, Kur ân vb. kelimeler, onun anlayış ve ifade kabiliyetine göre tekrar edilerek manevî duyguların tedricen artacak bir şekilde hissettirilmesine çalışılabilir.
Aileden çocuğun yanında münferiden veya cemaatle namaz kılması veya sesli bazı dua, zikir ve ibadetlerin yapılması veya en azından çocuğuna selam vermesi istenebilir. Okulda sınıfa giren hocanın selam vermesi ve selam konusunu öğrenen çocuğun evde “esselamu aleyküm” sözcüğünü duymaması sizce onda nasıl bir etki ve süreklilik bırakır?
Demek ki, çocuk belli yaşa veya seviyeye gelinceye kadar, kendisine öncelikle ebeveyninin dinî tutum ve davranışlarını örnek olarak alabilecektir.