Münker ve Nekir’irı Sorguları

By | 18 Eylül 2014

namaz-kildiran-seccade

 

olumHz. Ömer’in (radıyallâhu ‘anh) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Mümin kabre konulduğu zaman Münker ve Nekir melekleri yanına gelir­ler. Onu oturtup sorular sormaya başlarlar. Ölen kişi ise henüz kabrinin üze­rine toprakla örtüp oradan ayrılanların ayak seslerini işitmektedir. Münker ve Nekir ilk olarak ona,

–        Rabbin kim, dinin ne, peygamberin kim? sorularını sorarlar. Mümin,

–        Rabbim Allah, dinim İslâm, Peygamberim de Hz. Muhammed (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem), diye cevap verir. Münker-Nekir,

–        Allah (celle celâiüh) seni doğrular üzerine sabit kıldı. Şimdi gözün aydın, ra­hat ve huzurlu bir şekilde uyu, derler.

İşte bu, yüce Allah’ın (celle celâlüh), “Allah iman edenleri dünya hayatında da, ahiret hayatında da değişmeyen sözle sağlam ve kararlı kılar.” ayeti kerimesinde ifade edilen manadır:

Kâfir ya da münafık kabre girdiği zaman sorgu melekleri ona,

–        Rabbin kim, dinin ne, peygamberin kim? sorularını sorarlar. Onun ise, “Bilmiyorum” demekten başka cevabı yoktur. Melekler ona,

–        Bilemedin, derler. Sonra onu demir tokmaklarla dövmeye başlarlar. Öyle ki, bu tokmaklardan çıkan sesi insan ve cinlerden başka yerdeki ve gökteki bütün mahlûkat işitir.”

İbn Ömer (radıyallâhu ‘anh) rivayet ediyor:

“Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) Ömer’e (radıyallâhu ‘anh) hitaben şöyle dedi:

–         Ey Ömer! Kabrin korkutucu iki meleği olan Münker ve Nekirgelir. Sesleri, yeri göğü sarsan gök gürültüsü, bakışları ise gözleri kamaştıran şimşek gibi­dir. Uzunluğundan ötürü saçları yerlere değer. Dişleriyle toprağı kazarlar. İn­sanı korkutur ve ürkütürler. İşte o zaman halin nice olur!

Hz. Ömer (radıyallâhu ‘anh) sorar:

–         Ey Allah’ın Resûlü! O zaman aklım şimdiki gibi başımda olacak mı? Resûlullah (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem)

–         Evet, diye karşılık verince Hz. Ömer,

–         0 zaman Allah’ın izniyle onların üstesinden gelirim, dedi.

Bunun üzerine Nebî (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem),

–         Gerçekten Ömer bu işte muvaffak olmuştur (olacaktır), buyurdular.”

Ebû Hüreyre (radıyallâhu ‘anh) rivayet ediyor, Resûlullah Efendimiz (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular:

“Ölen her kişi yüksek sesle bağırır-çağırır, sayha atar. Yakınında bulunan bütün hayvanlar onun sesini işitirler, fakat insanlar duyamaz. Şayet duysalardı düşüp bayılırlardı. Kabrine doğru götürüldüğünde, bu kişi iyilerden ise,

–         Beni çabuk götürün. Eğer benim için neler hazırlandığını bir bilseydiniz elbette acele ederdiniz, der.

Şayet kötülerden biri ise söyle der:

–         Beni götürmekte acele etmeyiniz. Orada benim için hazırlanan azabı biı bilseydiniz elbette acele etmezdiniz.

Kul öldüğü zaman kabrine, siyah tenli, yeşil gözlü, birinin adı Münker, di ğerininki Nekîr olan iki melek gelir. Başucunda dikilirler. Kişinin kılmış ol duğu namazlar dile gelerek,

–         Bu kişiye benim tarafımdan yanaşamazsmız. Zira bu adam sırf şu kabi için nice kereler uykusuz sabahladı, namaz kıldı, derler.

Sonra melekler adama ayaklarının bulunduğu yönden yanaşmak isterle] Adamın anne ve babasına yaptığı iyilikler dile gelir ve derler ki:

–         Bizim tarafımızdan yanaşamazsmız. Zira bu adam sırf şu kabir korku­sundan anne babasına çok iyi davrandı.

Melekler daha sonra adamın sağ yanından yanaşmak isterler. Bu sefer me­lekleri adamın verdiği sadakalar karşılar.

–         Bu adam kabrin felâketlerinden korunmak için beni insanlar dağıttı, der.

Sonra melekler adamın sol tarafından yanaşmak ister. Orada tuttuğu oruç­lar onları karşılar. Derler ki:

–         Bu adam kabir azabından korunmak için aç ve susuz kaldı. Bu taraftan yanaşamazsmız.

Ardından bu adam uyuyan bir kişinin uyandırılması gibi kendisine gel­mesi sağlanır. Adama,

–         Muhammed, denilen kişi hakkında ne dersin? diye sorarlar.

–         Ben şehadet ederim ki, o Allah’ın peygamberidir, diye cevap verir.

Bu cevap üzerine Münker ve Nekir ona şöyle söylerler:

–         Mümin olarak yaşadın, mümin olarak öldün.

Daha sonra kabri ona genişletilir ve Allah’ın dileği kadar nimet ve ihsan verilir.”

Allah’tan dileğimiz, razı olacağı şeylerde bizi muvaffak kılması ve bizi ko­rumasıdır. Nefsimizin heva ve hevesine uymaktan, sapıtmaktan ve saptırıcı şeylere dalmaktan O’na sığınırız. Gafletten ve kabir azabından yine O’na sı­ğınırız. Zira Hz. Peygamber de (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) kabir azabından Rab­bine sığınırdı.

Hz. Âişe (radıyallâhu ‘anhunne) anlatıyor:

“Ben, yahudi bir kadın evime gelinceye dek kabir azabının ne olduğunu bilmiyordum. Yahudi bir kadın evime geldi ve benden bir şeyler istedi. Ben de verdim. Bu kadın bana, “Allah seni kabir azabından korusun” anlamında.

Hz. Aişe radıyallâhu ‘anhunne der ki: “Resûlullah sallallâhu ‘aleyhi ve sellem her namazın

peşinden, ‘Allahım! Kabir azabından sana sığırım’ diye duada bulunurdu.” Hadis için bir dua da bulundu. Ben bunu Yahudilerin boş, safsata işlerinden biri za nettim. Daha sonra durumu Resûlullah’a (sallallâhu ‘aleyhi ve sellem) anlattığımc kabir azabının hak olduğunu söyledi.”

Müslüman kabir azabından Allah’a sığmmalı ve oraya girmeden önce : lih ameller işleyerek hazırlıklı olmalıdır. İnsan dünya üzerinde olduğu si rece amel edebilir. Kabre girdiğinde dünyaya dönüp bir tanecik de olsa iyil yapma temennisinde bulunur, ancak buna izin verilmez. Hasret ve pişma lık içinde kıyameti bekler durur.

Akıllı olan kimse ölümü ve ölenlerin halini düşünür. Çünkü onlar devan olarak, “Bir kerelik de olsa izin verin; iki rekât namaz kılalım; bir kereye ma sus da olsa ‘lâ ilâhe illâllah Muhammedün Resûlullah’ diyelim; bir kere de ol: Allah’ı zikredelim” diye yalvarır dururlar. Fakat bunu yapmalarına izin veı mez. Ölüler, hayattakilerin günlerini nasıl da gaflet ve boş şeyler peşinde 1 kettiklerine şaşar kalırlar.

Ey kardeşim! Günlerini boş geçirme. Sen şimdi hürsün, irade sahibis Buna sahip olduğun müddetçe ahiretin için kazanç sağlayabilirsin. Dikkat ( Ahiret pazarı kesattır. O günün sermayesini bu günden hazırla. Gün gelir 1 sermayen büyük kıymet kazanır. Öyleyse, o gün için çok çalış sermayeni: tır. Zira kabre girdikten sonra onları yapmaya takatin olmayacaktır.

Yüce Mevlâ’dan bizi o zorlu güne hazırlanmayı ihsan etmesini diliyor, p man olanlardan olmamayı temenni ediyoruz. Rabbimiz bizi tekrar dünya] dönmeyi isteyenlerden kılmasın. Bize ve tüm müslümanlara kabir hayatın sıkıntılarını kolaylaştırsın. Âmin…