Kur’an Okumak

By | 1 Ağustos 2019

Fesübhanallah!

Allah bu Kur’anı niçin indirdi? Muska yapılıp hastalara ve çokcuklara asılma için mi? Mezarlıkta ölüler üzerine okun­ması için mi? Aciz ve sihire uğramış kişiler suyundan içsinler diye üfürükçüler tarafından kaplara kağıtlara yazılması için mi? Süs ve bereket maksadıyla, poster şeklinde duvarlara ve güzelliklerin korunması amacıyla kız çocukların boyunlarına asılması için mi?

Allah Azze ve Celle bu kitabı cami kapılarında oturarak, birkaç kuruş karşılığında Ayetel Kürsi, Felak, Nas süreleri ile necat ayetlerini bağırmaları için mi? Gece kulüplerinde söy­lenen şarkılar gibi, okuyanların şarkı söylercesine okumaları, dinleyenlerinde namelerinden coşmaları için mi?

Yıldız falı, rüya ve istihareler de başvurulması gereken bir kılavuz kitabı olması için mi? İlk Müslümanlara dünyanın kapılarını açan bu Kitap bu gün karanlık bir odada, üzerine tozların birikmesi için mi?

Ey, Rabbimiz sana sığınırız!

Sen yüce kitabını bunlar için indirmedin! Şüphesiz in­sanların, ayetlerini düşünmeleri ve kendilerine aydınlatıcı bir meşale olması için indirdin.

İnsanları mesajıyla müjdelemek ve uyarmak için indir­din! Ölülere değil yaşayanlara ait kitap olması için; Müslü­manların ferdi ve içtimai yaşantılarında prensip ve sistemle­rini edinmeleri için indirdin.

Ey Allah ‘ım!

Senin bizim için çizdiğin mutluluk yolunu kaybettik ve kaybolduk. Kur’an’ın yolundan ve hedeflerinden yüz çevir­memiz sonucunda, ayrılık ve anarşi belasına düştük, hayatın basit değerleri içinde eridik.

İlahi kitaplarını inkar eden geçmiş ümmetlerin başa­ramadığı derecede, onun kavram ve hedeflerini değiştirdik. Ölülere okuma karşılığında alınan birkaç kuruşu geçim va­sıtası yapan herhangi bir kimseyi daha önceki topluluklarda görmüyoruz.

Doğru yola girebilmek ümidiyle tebliğ için bizden söz bekleyen milyonlarca insan kitlesini de kaybettik.

Ayeti kerime:

“Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyan­lar (varya); işte bunlar ona iman ederler. Kim onu inkar ederse işte onlar zarara uğrayanların tâ kendileridir.”

(Bakara 121]

“Sen Kur’anı okuduğun zaman seninle ahirete iman etmeyenlerin arasına gizli bir perde çekeriz.” (İsra 45]

Ebu Umame’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’i şöyle buyurur­ken dinledim:

“Kur’an okuyunuz çünkü o kıyamet gününde kendi as­habına (yani Kur’an okuyanlara] şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim 1/503]

Cabir’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Kur’an; şefaat edici, şefaati kabul edilecek olan, söyle­dikleri doğrulanacak olan bir savunmacıdır. Kur’an’ı önüne koyan kimseyi Kur’an cennete götürür, Kur’an’ı arkasına bı­rakanı da Kur’an cehenneme götürür. (İbn Hibban, Sahih 1/ 553]

Belirli Ayet Ve Sureleri Okumaya Teşvik

Ebu Saîd Râfi ibn Mualla -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Mescidden çıkmadan önce sana Kur’an’daki en büyük sureyi öğreteyim mi?” dedi ve elimi de tuttu mescidden çıkmak üzere iken ben: Ey Allah’ın Rasulü bana Kur’an’daki en büyük sureyi öğrete­cektiniz, dedim. Bunun üzerine: “O sure Fatiha suresidir ki her namazda tekrar tekrar okunan yedi ayettir ve bana veri­len Kur’an’ın en büyük suresidir.” buyurdular. (Buhari, Tefsir 1, Fedail-ül Kur’an 9)

Ebu Said el Hudri -Allah ondan razı olsun-’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem “Kul hüvellahü ehad (ihlas)” suresi hakkında şöyle buyurdu: “Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki bu sure Kur’an’ın üçte birine denktir.” (Buhari, Fezailül Kur’an 13]

Diğer bir rivayette de Rasûlullah sallallahu aleyhi vesel­lem ashabına şöyle buyurdu: “Sizden biriniz bir gecede Kur’an’ın üçte birini okumaktan aciz midir?” Bu durum on­lara zor geldi de: Buna hangi birimizin gücü yeter ya Rasulallah, dediler. Bunun üzerine efendimiz: “Kul hüvallahu ehad, Allahussamed, Kur’an’ın üçte biridir”, buyurdular.

Ebu Said el-Hudri -Allah ondan razı olsun-’den rivayet edildiğine göre bir adam başka bir kimsenin. “Kul hüvellahu ehad” suresini tekrar tekrar okuduğunu duydu. Sabah olunca Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e azımsayarak haber verdi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve­sellem: “Canımı elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki o sure Kur’an’ın üçte birine denktir”, buyurdu. (Buhari, Fedaiül Ku’ran 13]

Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildi­ğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem “Kul hüvellahu ehad” suresi hakkında:

“Şüphesiz o sure Kur’an’ın üçte birine denktir”, buyur­dular. (Müslim, Misafirin 261)

Enes -Allah ondan razı olsun-’den rivayet edildiğine göre bir adam: “Ben şu “Kul hüvellahu ehad” suresini seviyorum”, dedi, peygamberimiz de: “Şüphesiz ki o surenin sevgisi seni cennete sokar”, buyurdular. (Buhari, Ezan 106)

Ukbe ibni Amir -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdular: “Bu gece indirilen ayetleri görmedin mi? onların benzeri asla görülmemiştir. Onlar Kul eûzü birabbil felak ve Kul eûzü birabbinnas sureleridir.” (Müslim, Müsafirin 264)

Ebu Said el-Hudri -Allah ondan razı olsun-’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir. “Rasûlullah‘sallallahu aleyhi vesel­lem cinlerden ve göz değmesinden Allah’a sığınırdı. Nihayet Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bunlarla Allah’a sığınmaya başladı ve diğer duaları bıraktı. (Tirmizi, Tıp 16)

Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildi­ğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyur­du: “Kur’an’da otuz ayetli bir sure vardır ki o sure bir adama şefaat etti, neticede o kişi bağışlandı. O sure “Tebarekellezi biyedihil mülk” suresidir.” (Ebu Davud, Salat 327, Tirmizi, Fezilül Kur’an 9)

Ebu Mes’ud el-Bedri -Allah ondan razı olsun-’den ri­vayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuşlardır: “Kim Bakara suresinin sonundaki iki ayeti okursa o iki ayet o kimseye yeter (o gecede gelecek kö­tülüklerden onu korur).” (Buhari, Fedailül Kur’an 10, 27 ,34, Müslim, Müsafirin 255)

Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildi­ğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyur­du: “Evlerinizi kabirler haline getirmeyiniz(ölüler gibi kuran okumayı terketmeyiniz). Şüphe yok ki şeytan Bakara suresi­nin okunduğu evden kaçar.” (Müslim, Müsafirin 212)

Übey ibni Ka’b -Allah ondan razı olsun-’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Ya Ebel-Münzir, Allah’ın kitabından ezberinde olan ayetlerden hangisinin daha büyük olduğunu bilir misin?” di­ye sordu.

Ben: “Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyum (Ayetül kürsi)” ayetidir, dedim. Bu cevap üzerine Efendimiz elini göğsüme vurdu ve “Bu ilim ve bilgi sana mübarek olsun, hayırlı olsun ey Ebu-1 Münzir”, buyurdular. (Müslim, Müsafirin 258)

Ebu Hüreyre -Allah ondan razı olsun-’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir.

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem beni Ramazan’da toplanan zekat mallarını korumakla görevlendirmişti. Bir ara bir adam gelip yiyecek şeylerden avuçlamaya başladı. Onu yakaladım ve seni Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e götüreceğim, dedim. O adam: “Muhtaç birisiyim, bakmakla yükümlü olduğum çoluk çocuğum var”, dedi. Ben de kendisini salıverdim.

Sabah olunca Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ya Eba Hüreyre dün gece yakaladığın adam ne yaptı?” buyurdu. Ben de: Ey Allah’ın elçisi, o kimse ihtiyaç içinde bulundu­ğunu, çoluk çocuğunun olduğunu söyledi. Ben de acıdım ve bırakıverdim, deyince Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dikkat et, o sana yalan söyledi, tekrar gelecek”, buyurdu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in bu sözü üzerine tek­rar geleceğini anladım ve onu gözetlemeye başladım.

Adam geldi, yine yiyecek ve türlü şeylerden avuçlamaya başladı. Bunun üzerine ben: Şimdi seni Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanma götüreceğim, dedim.

O adam: Beni bırak, muhtacım, çoluk çocuğum da var, bir daha gelmem, dedi.

Ben de acıdım ve bırakıverdim. Sabah ohınca Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Ya Eba Hüreyre dün gece yakaladığın o adam ne yaptı?” diye sordu. Ben de:

Ya Rasulallah, bana yine muhtaç olduğunu, çoluk ço­cuğunun olduğunu söyledi, ben de acıdım ve bırakıverdim, dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “O adam sana kesinlikle yalan söyledi ama yine gelecektir.” buyurdular.

Ben de üçüncü sefer gelmesini bekledim. Gerçekten de yine geldi ve yiyeceklerden tekrar avuçlamaya başladı. Ben de onu tekrar yakaladım ve: Seni kesinlikle Rasûlullah sallal­lahu aleyhi vesellem’e götüreceğim bu üçüncü ve son gelişin­dir. Bir daha gelmeyeceğine söz veriyorsun sonra tekrar ge­liyorsun, dedim. Bu sefer bana: Beni bırak Allah’ın seni ken­disiyle faydalandıracağı bazı kelimeleri ben sana öğreteyim, dedi. Ben de nedir o kelimeler, dedim. O: “Yatağına girdiğinde Ayet-el Kürsi’yi oku. O zaman senin yanında Allah tarafından gönderilmiş devamlı bir koruyucu bulunur ve sabaha kadar şeytan sana yaklaşamaz,” dedi. Ben de onu salıverdim. Sabah olunca Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana: “Yakaladı­ğın o adam gece ne yaptı?” diye sordu. Ben de: Ey Allah’ın Ra- sulü, Allah’ın beni faydalandıracağı bazı kelimeleri bana öğ­reteceğini söyledi, ben de bırakıverdim, dedim. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki: “O keli­meler nedir?” Ben de o kimse bana: Yatağına girdiğin zaman Ayet-el Kürsi’yi başından sonuna kadar oku. Bunu okuduğun zaman senin yanında Allah tarafından devamlı bir koruyucu bulunur ve sabaha kadar şeytan sana asla yaklaşamaz, dedi­ğini söyledim. Bunun üzerine Peygamberimiz sallallahu aley­hi vesellem:

“Dikkat et, yalancı olduğu halde bu sefer sana doğru söy­lemiş! Üç günden beri kiminle konuştuğunu biliyor musun ey Ebu Hüreyre? Dedi. Ben: Hayır bilmiyorum, dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’de: “O şeytandır” buyurdular. (Bu­hari, Vekalet 10. Fezailül Kuran 10. Bed’ül Halk 11)

Ebu’d Derda -Allah ondan razı olsun-’dan rivayet edil­diğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle bu­yurmuşlardır. “Kehf suresinin başından on ayet ezberleyen kimse Deccal şerrinden korunmuş olur.” Bir diğer rivayet, sonundan on ayet şeklindedir. (Müslim, Musafirin 257)

İbn Abbas -Allah onlardan razı olsun- rivayet edildiği­ne göre Cebrail bir defa Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’in yanında otururken gökten kapı gıcırtısına benzer bir ses işitti ve başını kaldırdı Cebrail; “Bu şimdiye kadar hiç­bir şekilde açılmayan sadece bu gün açılan bir gök kapısıdır.” Oradan bir melek indi. Bu melekte bu güne kadar hiç inme­mişti melek selam verdi ve peygamberimize şöyle dedi;

Müjdeler sana! Senden önce hiçbir peygambere veril­meyen iki nur verildi sana. Biri Fatiha suresi diğeri de Bakara suresinin son ayetleridir. Bunlardan okuyacağın her bir har­fe karşılık sana sevap ve mükafat verilir. (Müslim, Müsafirin 254)