Hz Musa’nın Allah İle Konuşması

By | 12 Mart 2014

hz musanın Allah ile konuşması

Hz Musa’nın Allah İle Konuşması en çok merak edilen konulardan biridir. Hz Musa’nın Allah İle Konuşması Berzenci mevlidi şerifinde de geçmektedir. Hz Musa’nın Allah İle Konuşması şöyle rivayet edilmiştir;

Enes ibni Mâlik (ra)’dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasulüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“’imrân oğlu Mûsâ (Aleyhisselâm) bir gün yolda yürürken Cebbar Celle Celâlühû ona: ‘Ey Mûsâ!’ diye nidâ etti. Mûsâ (Aleyhisselâm) sağına soluna baktığında kimseyi bulamadı.

Sonra ikinci defâ: ‘Ey ‘İmrân oğlu Mûsâ!’ diye nidâ etti, yine sağına soluna baktığında kimseyi bulamadı.

Sonra üçüncü defâ: ‘Ey ‘İmrân oğlu Mûsâ! Ben Allâh’ım, Benden başka hiçbir ilâh yoktur!’ diye nidâ etti. O zaman Mûsâ (Aleyhisselâm): ‘Buyur! Buyur! Emrine âmâdeyim’ diyerek Allâh için secdeye kapandı.

Allâh-u Te’âlâ: ‘Ey ‘İmrân oğlu Mûsâ! Başını kaldır!’ buyurdu, o da başını kaldırdı.

Allâh-u Te’âlâ: ‘Ey Mûsâ! Eğer sen Be­nim gölgemden başka hiçbir gölgenin bulun­mayacağı gün Arş’ımın gölgesinde yerleşmek istiyorsan, ey Mûsâ! Yetime karşı merhametli baba gibi ol, dullara karşı taassuptu (karısıyla ilgilenme husûsunda ciddî olan) koca gibi ol.

Ey ‘İmrân oğlu Mûsâ! (Yaratıklara) mer­hamet et ki merhamet olunasın.

Ey Mûsâ! Ne amel edersen (yaparsan) onun karşılığını görürsün.

Ey ‘İmrân oğlu Mûsâ! İsrâîl Oğullarına şunu haber ver ki, kim Muhammed’i inkâr edici olarak Bana kavuşursa onu cehenneme girdiririm, velev ki o, Halîlim İbrâhîm, Kelîmim Mûsâ olsun!’ buyurdu.

Mûsâ (Aleyhisselâm): ‘Muhammed kimdir?’ diye sorunca, Allâh-u Te’âlâ:

‘İzzim, Celâlim (yüceliğim ve büyüklü­ğüm) hakkı için! Ben Benim katımda ondan daha değerli bir mahlûk yaratmadım.

Gökleri, yeri, güneşi ve ayı yaratmam­dan iki milyon sene önce onun ismini Kendi ismimle birlikte Arş’a yazdım.

İzzetim ve Celâlim bahşı için Muham­med ve ümmeti girinceye kadar cennet bütün mahlûkatıma haram kılınmıştır’ buyurdu.

O zaman Mûsâ (Aleyhisselâm): ‘Ümmet-i Muhammed kimdir?’ deyince, Allâh-u Te’âlâ: ‘Onun ümmeti çok hamdedicidirler, çıkarken ve inerken her hal üzere Allâh’a hamdederler, ortalarını (giydikleri elbiselerin göbekleri­ne gelen kısmını kuşak ve lastik gibi şeylerle) bağlarlar, etraflarını temizlerler, gündüzle­ri oruçludurlar, geceleri Allâh-u Te’âlâ’nın korkusundan uykusuzdurlar.

Sadece Ben onlardan az bir ameli kabul ederim, Allâh’tan başka hiçbir ilâh olmadığı­na şâhitlik etmeleriyle onları cennete girdiri­rim!’ buyurdu.

O zaman Mûsâ (Aleyhisselâm): ‘Beni o üm­metin peygamberi yap!’ deyince Allâh-u Te­’âlâ: ‘Peygamberleri kendilerinden olacak!’ buyurdu.

Mûsâ (Aleyhisselâm): ‘Beni o peygamberin ümmetinden kıl!’ deyince:

‘Ey Mûsâ! Sen önce geldin, onlar sona kaldılar. Lâkin celâl yurdunda seninle onun arasını birleştireceğim!’ buyurdu.”