Hacc ve Umre

By | 1 Ağustos 2019

Şüphesiz alemlere rahmet ve bereket kaynağı olarak insanlar için kurulan bir ev, Mekke’de ki (Kabe) dir. Orada apaçık nişaneler, ayrıca İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yol bakımından gidebilenlerin o evi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki, Allah bütün alemlerden müs­tağnidir.” (Al-i İmran 96-97)

“Oraya bir yol bulabilenlerin o evi haccetmesi Allah ’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır” (Bakara 125)

İbni Ömer -Allah onlardan razı olsun-’den rivayet edildi­ğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyur­du: “İslam beş esas üzere kurulmuştur. Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhari, İmanl; Müslim, İman 19)

Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun- şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bize bir gün bir konuş­ma yaptı ve “Ey insanlar Allah size haccı farz kıldı, öyleyse haccedin” buyurdu. Sahabilerden biri: “Ya Rasulallah her se­ne mi?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem sus­tu, Bu adam da sorusunu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Evet deseydim her sene haccetmeniz farz olunurdu da siz de buna güç yetiremezdiniz” dedi, ve sonra “Söylemedi­ğim şeyleri olduğu gibi bırakınız, çünkü sizden öncekilerin (ümmetlerin) helak olmalarının sebebi, peygamberlerine çok soru sorup bu yüzden aldıkları cevapları konusunda İh­tilaf etmeleridir. Bundan dolayı size bir şey emredersem onu gücünüz yettiğince yerine getirin. Herhangi bir şeyi de ya­saklarsam ondan da kesin olarak kaçının” buyurdu. (Müslim, Hac, 412)

Ebu Hureyre’den -Allah ondan razı olsun- şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemi şöy­le buyururken dinledim.

“Kim hac eder de müstehcen bir söz söylemez, kötü bir söz ve davranışta bulunmazsa annesinden doğmuş olduğu günkü gibi günahlarından sıyrılmış olur. (Buhari 3,382: Müs­lim 2,983-984)

Ebu Hureyre’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasu­lullah sallallahu aleyhi veselleme hangi amel daha faziletli­dir? Diye sorulunca şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve Rasulune imandır.” Sonra hangisidir? Diye sorulunca, bu sefer: “Allah yolunda cihaddır” diye cevap ver­miştir. Sonra hangisidir? Diye sorulunca: “Mebrur (makbul) bir hacdır.” (Buhari 3,384) Müslim 1,88)

Ebu Hureyre’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Umreden sonra yapılan bir umre, ikisi arasındaki gü­nahlar için bir kefarettir. Mebrur olan bir haccın ise cennet­ten başka mükafatı yoktur. (Buhari 3, 597 Müslim 2,983)

Hz. Ali’den -Allah ondan razı olsun- rivayet edildi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Kendisini Allah’ın evine ulaştıracak azığa ve binek hayvanına sahip olup da haccetmeyen kişinin, Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesinin kendisince ne önemi vardır! İşte Allah (c.c) kitabında:

“…Yoluna gücü yeten her kimse için Kabe’yi haccet­mek, insanlar üzerinde Allah ‘m (c.c) bir hakkıdır” buyu­ruyor. (Tirmizi, Hac 3)

Abdullah bin Mesud’dan -Allah ondan razı olsun- şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Ardı arkasına hac ve umre yapınız, çünkü her ikisi de körüğün, demirin, altının ve gümüşün yabancı maddelerini attıkları gibi, fakirliği ve günahları uzaklaştırırlar. Mebrur (makbul) olan bir haccın ise cennetten başka bir sevabı yok­tur. (Tirmizi 3,166)

Ebu Hureyre’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Yaşlının, zayıfın ve kadının cihadı hac ve umredir.” Ha­disi Neseî hasen bir senetle rivayet etmiştir. Daha önce de Amr bin Abese’nin naklettiği hadise göre Rasulullah sallalla­hu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“İki amel vardır ki benzerini yapan kimse müstesna amellerin en faziletlilerindendir. Bunlar mebrur bir hac, ya da mebrur bir umredir. (Neseî, Sünen 113)

İbn Ömer’den -Allah ondan razı olsun- rivayete göre Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuşur:

“Allah yolundaki gazi, hacca giden ve umre yapan, Allah ‘ın heyetidirler. Allah onları davet etti, onlarda davetini kabul ettiler. O’ndan dilekte bulundular, O da kendilerine (dilekle­rini) verdi. (İbn Mace 966: İbn Hibban, Sahih 65)

İbni Abbas -Allah onlardan razı olsun-’dan bize bildiril­diğine göre bir kadın: “Ey Allah’ın Rasulü, haccın farz oluşu hakkındaki Allah’ın hac yapma emri babamın hayvan üzerin­de oturamayacak derecede çok yaşlı olduğu bir döneme rast­ladı. Onun yerine ben haccedebilir miyim?” dedi. Peygambe­rimiz sallallahu aleyhi vesellem de, “Evet, haccedebilirsin” buyurdu. (Buhari, Hac, 1; Müslim, Hac, 407)

Lakît ibni Amir -Allah ondan razı olsun-‘den rivayet edildiğine göre kendisi bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelip: “Babam çok yaşlıdır. Ne hac, ne umre yapa­bilir ne de yolculuğa çıkabilir. Bu hususta ne emredersiniz?” dedi. Hz. Peygamber de:

“O halde babanın yerine sen hac ve umre yap” buyurdu.

(Ebu Davud, Menasık, 25; Tirmizi, Hac, 87]

İbni Abbas -Allah onlardan razı olsun- şöyle demiştir: “Ukaz, Mecenne ve Zülmecaz denilen yerler cahiliyye dev­rinde panayır yerleri idi. Müslümanlar hac mevsimlerinde bu yerlerde ticaret yapmayı günah sandılar. Bunun üzerine: “Hac esnasında Rabbinizden rızık istemenizde sizin için her hangi bir günah yoktur.” [Bakara, 198] ayeti indi. (Buhari, Hac 156]