İslâm Hukukuna göre: Kadın, mahremi olmayanlarla (görüşmesi caiz olmayanlarla) gayri meşru olarak görüşürse, iffet ve namusunu korumazsa, kocanın meşru emirlerine isyân ve malını israf gibi konularda erkeğin hanımını edeblendirmek için dövebileceği oy birliğiyle kabul edilmiştir. Eğer kadın müslümansa terkettiği namaz, oruç, gibi farz ibadetlerden dolayı da kocasının eşini dövebileceği belirtilmektedir. Dövmek te; suçta ısrar edildiği veya tekrarlandığında caizdir.
Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve selem Veda Hutbesinde şunları söyledi: “…Dikkat edeniz! Kadınlar hakkında birbirinize hayrı tavsiye ediniz. Çünkü onlar, sizin idareniz altındadırlar. Onlar üzerinde bundan başka hiçbir şeye mâlik değilsiniz. Ancak açık bir fuhşu işlerlerse, onlan yataklarında yalnız bırakın ve yaralayıp berelemeden dövün. Size itaat ederlerse artık onlann aleyhine yol aramayın.
Bilin ki sizin hanımlarınızın üzerinde haklannız vardır. Hanımlarınızın da sizin üzerinizde haklan vardır. Sizin, hanımlarınız üzerindeki hakkınız, yataklarınızı istemediğiniz kişilere çiğnetmemeleri, istemediğiniz kişilerin evinize girmelerine izin vermemeleridir. Bilin ki onlann sizin üzerinizdeki haklan ise, giyeceklerini ve yiyeceklerini güzelce temin etmenizdir.”
Bu durumdaki kadının nasıl dövüleceği de şu hadiste açıklanmıştır:
“Kadınlar konusunda Allah’tan korkun. Siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onlarla ilişkiye girrfıeniz size, Allah’ın emriyle helal oldu. Sizin onlar üzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız bir kişiye serginizi çiğnetmemeleridir. Eğer böyle yaparlarsa onları belli olmayacak şekilde dövün. Onların sizin üzerindeki hakları, örfe uygun olarak onları yedirmeniz ve giydirmenizdir.”
Hz. Peygamberin bu hadislerinde ve zikrettiğimiz diğer hadislerinde açıkça görüldüğü üzere Hz. Peygamber (s.a.v.) zina dışında kadının dövülmesini tavsiye etmemiştir.
Demek ki, eşinin fahişelik yaptığı açıkça belli olan koca, onu yatağında yalnız bırakma ve dövme hakkına sahiptir.
“Belli olmayacak şekilde dövmek” kadını, darp izi bırakmayacak şekilde dövme olur. Bu da kadının, dışa karşı zor duruma düşmesini önler.
Baş başa kalan her erkek ve kadın arasında cinsel davranışlar olmayabilir. Bu her iki durumda da kadın davranışlarını düzeltirse koca, başka bir yola başvurmaz.
Zinanın tespiti halinde koca, olayı gizlemekle mahkemeye götürme arasında kalır.
Olayı yalnız koca görmüş olur da dört şahitle ispatlayamazsa o zaman liân yaparak evliliğe son verebilir. Liânda kadının kendini korumasına imkan verilir. Ama gerek liân ve gerekse suçun mahkemede şahitle ispatı hem kadın için hem de aile için yıpratıcı olur. Bu sebeple erkek davayı mahkemeye taşımak istemeyebilir. Hatta kimi zaman eşini boşaması bile uygun olmayabilir. Bu durumda kadının yanlış davranışını da kimseye söyleyemez. Çünkü söyler de dört şahitle ispatlayamazsa ya iftira cezası giyer, ya da liân yapmak zorunda kalır. Hem suçun örtülmesi hem erkeğin rahatlaması hem de kadının cezasız kalmaması için kocanın karısını, uslanıncaya kadar yatakta yalnız bırakmasına ve onu eliyle hafifçe dövmesine izin verilmiştir.
İbni Abbas (r.a.) diyor ki: Göğsüne kakmak gibi: Atâ da misvak ile vurmak gibi demiştir. Zaten hadiste sokakta dövmekten ve kadının yüzüne vurmaktan men’edilmiştir. Dayakları vücudun muayyen bir yerine vurmayıp ayrı ayrı yerlere vuracağı gibi hepsini de bir anda vurması şart değildir. Yüzüne vurmaktan ve herhangi bir yerini kırmaktan sakınmalıdır. Alimlerden bir kısmı, kadına kırbaç, kamçı veya değnekle değil, mendilden yaptığı bir tura ile döver, demişlerdir. Erkeğin karısını suçsuz ve haksız yere dövme yetkisi de yoktur. Dövme ölçüsünü aşma yetkisi de yoktur.
Hulâsa, kadın hafif dövülür. Bunun için İmam Şâfi: “Hiç dövmemek daha iyidir” demiştir.
Şimdi bu serkeş kadını terbiye etmekte üç yol gösterilmiştir.
1. Öğüt,
- Yatakları ayırmak,
- Dövmek.
Acaba bunlar ayetteki tertibe göre mi yapılır, yoksa takdim veya te’hir edilebilir mi?
Hz. Ali (r.a.) diyor ki: “Önce nasihat eder, sonra yatakları ayırır ve sonra döver. Bunlardan hiçbiri fayda vermezse o taktirde hakem tayin ederler.
Psikolojik bir baskı mahiyetini taşıyan dövme hadisesinde, intikam almak ve işkence etmek gayesi yoktur. Başı dik kadının vakarının yıkılması mevzuu bahistir.
Hanımının evde kendisi için süslenmesini isteyen koca, hanımı süslenmediği takdirde hanımına tazir cezası (dövme) verebilir. Yine kadının namaz kılmaması ve yıkanmayı (guslü) terketmesi de dövülmesini meşru kılan sebeplerdendir.
Sözkonusu ayetin devamında: “Dinlerlerse (itaat ederlerse) artık aleyhlerine (onları incitmeye) bahane aramayın” buyurulur. Bu dövmenin kızgınlık anında ve nefsi tatmin için olamayacağını gösterir.