Döllenmeye Engel Olmak
Çocuğun daha ana rahminde oluşmaması yani ka-dının hamile kalmaması için gerek erkeğin gerekse ka-dınların aldıkları bir takım tedbirler vardır.
Kadınların Aldıkları Tedbirler:
Kadınlar yapabileceği fenalıkları düşünmeden ko-runduklarına inandıkları çeşitli bir çok ilaçlar, macunlarla yapılan türlü tehlikeli fitiller, sulfata, limon kabuğu, saç sabunu, her tarafta âdeta moda olmuş ucuna iplik geçirilmiş bir su, sirke ve limon suları ile ıslatılmış bir sünger parçasını ve aklın alamayacağı birçok kısımları dün, bugün kullanır olmuşlardır.
Bütün bu tedbirler, hep temas sırasında rahmin ağzını kapamak erkek tohumunun rahmin içine girmesine meydan vermemek içindir.
Çoğu mahzurlu olan bu tedbirler, bazen gebeliğe mani olursa da her zaman bu faydayı temin edemezler.
Hazneye konan ilâçlar ve çıkınlar çoğu zaman temas ânında yerinden kayar, erkeklik uzvuyla haznenin arka boşluğuna itilirler. Rahmin ağzı açık kalır, bu yüzden her zaman için etkili olamazlar.
Bazen kinin hapları da çoğu kere haznenin kıvrımlan arasında “kalır, rahmin ağzını tıkamazlar. Kininin erkek tohumunu öldürdüğü yolundaki tesiri de sanıldığı kadar kesin olmadığından bunlara da güvenilemez.
Kakao yağı ile yapılan ve içine erkek tohumunu öldüren (Asit sitrik, asit borik, kinin süblime gibi) mad-deler konarak kullanılan fitiller tam bir emniyet veremez, griyebilmeleri için münasebetten on dakika evvel hazneye konan bu fitillerdeki kakao yağı eriyince rahmin ağzı nemli olduğundan üstüne yapışmaz, rahmin ağzı açık kalır. Döllenmeye Engel Olmak Bu sebeple bunlar da gebeliği önleyemezler.
Görülüyor ki, gebelikten, korunmak için hazneye ko-nan bu ilaç, kinin hapları, kakaolu fitiller, her gaman ge-beliğe mani olamaz. Yalnız tenasül yollarını, hazneyi, rah¬mi ‘tahriş eder. Nezle akıntılar yapar. Eriyen kakao yağları dışarı akar, çamaşırları kirletir, pis kokar, türlü türlü rahatsızlıklar verirler.
Temastan sonraki yıkanmalar (lavajlar) :
Gebeliği önlemek için bazıları temastan sonra hemen kalkar ve soğuk su ile yıkanır. Bilmişler, süblüme, per-manganat gibi zehirli ilaçlarla oynar, hazneye bunların sularıyla şırıngalar yapar. Bu tedbirler, bazen gebeliği ön-leyebilirse de her zaman buna mani olamazlar. Zira vuslat (orgazm) sırasında kadınlarda rahmin ağzı erkeğin boşalan erlik suyunu ve dolayısıyla erkek tohumunu kuvvetle emip çeker. Yakınlıktan sonra yapılan belki haznede kalan er¬kek tohumlarını öldürür.
Fakat rahme girmiş bulunan erkek tohumlarına tesir edemez. Sonra bu yıkanmalar yoluyla olmaz. Sık sık tek-rar edilirse tenasül uzuvlarında nezle, iltihaplar, ciddi rahatsızlıklara da sebep olur. Çocuk olmasın diye alınan bu tedbirler bazen de kadını kısır eder. Süblüme bezleri ilaçlı sularla oynamak da ölüme kadar götürebilir.
Bugün gebeliği önlemek yolunda (içinde erkek to-humunu bir dakikada öldüren maddeleri ihtiva eden ve reaksiyonu asit bulunan) rahmin ağzını tamamen kapatıp erkek tohumunun içine girmesine mani olan jelly (macunları), kremler ve mum şeklinde sentetik fitiller kullanılmaktadır. Bunlar hazneyi tahriş etmedikleri gibi gebeliğe mani olmak hususundaki tesirleri de kesin olarak bilinmektedir.
Buna rağmen sebepleri yaratan Allahu Taâlâ di-lediğinde bütün sebepleri ortadan kaldırabilir.
Erkeklerin Aldıkları Tedbirler:
Erkeklerin aldıkları tedbirlerin başında kılıf (pre-zervatif) takmak veya azil yapmak (temas anında meniyi dışarı akıtmak) gelmektedir.
Tohumların bir araya gelip, çocuk olmasın diye birçok erkekler yakınlığın tabiî ahengini bozar, bu aşkın en ateşli halinde kadından ayrılır, tohumunu dışarıya verir. Bu da çok defa boşu boşuna zahmettir.
Eler zaman gebeliğe mani olmayan bu hal yalnız başta vuslatın zevki olmak üzere çok şeyler kaybettirir.
Azil Yapmak:
Denir ki:
«Ben ve Ebû Sirme birlikte Ebû Said Hudri’nin ya-nına gittik. Ebû Sirme ona hitaben:
— Ya Ebû Said, sen Resûlullah’ın azli bizzat zik-rettiği anda duydun mu? diye sordu.
Ebû Said şöyle dedi:
—Evet. Resûlullah ile birlikte Mustalik oğullarına gazaya gittiğimizde birçok arap güzellerini esir almıştık, gu arada kadınlardan uzun zaman ayrı yaşadığımız için kadınlara karşı isteğimiz de artmıştı. Fakat «Biz kadınlar üzerinden çok fidye almaya rağbet ettiğimiz için esir kadınlara yaklaşmayı ancak çocuk olmamasını bu sebeple de azil yapmayı istiyorduk.»
Resûlullah da aramızda olduğu için ona sormadan böyle bir şey yapmanın uygun olamayacağına karar verdik ve mes’eleyi Resûlullah’a sorduk.
Resûlullah da şöyle buyurdu:
«Azil yapmamanız sizin üzerinize vacib kılınmış değildir. Ancak Allah’ın kıyamete kadar yaratılmasını yaz-dığı her nefis zarurî olarak dünyaya gelecektir.»
Azil, neslin kesilmesini gerektiren bir fiil olduğu için mekruhtur. Bunun içindir ki «azil, kız çocuğunu diri diri toprağa gömmenin sinsi bir şeklidir» buyurulmuştur.
Fıkıh alimleri kadının izniyle azil yapılmasına cevap vermişlerse de, bu bedeni ve sıhhati çocuk yapmaya el-verişli olmayan kimseler hakkındadır.
Yoksa çocuk büyüt-meyi kendilerine bir külfet olarak kabul edenler için yu-karıdaki hadisi şerifin hükmü geçerlidir.
Fıkıh alimlerinin takyidi veçhile, zaruret halleri müs-tesna olmak üzere çocuğun ana rahmine düşmesinden son¬ra dünyaya gelip büyütülmesini ve terbiyesine gereken dikkat ve ihtimamın gösterilmesini istiyor.
Tenasül organına kılıf (prezervatife) takmak :
Erkek temas anında boşalacak erlik suyu ve bunda bulunan erlik tohumlarını kadının tenasül organına bu-laştırmamak yani hamile kalmasını önlemek için birleş-meden önce bu kılıfı birlik uzvuna takar ve cinsi mü-nasebetin sonunda çıkarır. Kılıfın tenasül uzvunun sert-leşmeden takılmayışı, takılırken vakit kaybettirme ve sürtünmesi sebebiyle zamansız boşalmaya yol açması gibi mahzurları vardır. Ayrıca temas anında yırtılma, sıyrılma ve patlama ihtimalleri olduğu için her zaman gebeliği önleyici tedbir olamaz. Tam anlamıyla tedbir olmadı-ğından başka aşkın tabii zevklerini ve vuslatın hazzını bozar. Kadınlar böyle birşeyin yapılmasına razı olmazlar.
KADININ TOHUM TUTMADIĞI GÜNLER
«Genellikle kadın, âdetini görmeye başladıktan iti-baren 14. günden yumurtalığından aşılanabilecek özelliği olan bir yumurta (tohum) çıkarır. Bu tohum birkaç saat yaşatabileceği gibi 2 gün de yaşayabilir. Bu sebepledir ki, kadın adet görmeye başladığı andan itibaren 12 ilâ 17 gün¬ler arasındaki 5 günde hamile kalabilir. Bundan sonraki âdet göreceği 10 ilâ 12 günler aracında münasebette bulunmakla gebe kalamaz. Kadının yaradılışı itibarıyla kısır olduğu bu zamana kısırlık devresi denilir. Fakat bu da kesin bir tedbir olarak kabul edilmemelidir. Çünkü bu devrede de zamansız olarak gelişen bir kadın tohumu bu devreye olan güveni sarsar. Bu devrede de kadınların gebe kaldıkları görülmüştür.»
Kadınların âdet halleri ile hamile kalabilecekleri günleri şöylece zikredebiliriz.
1 — 3 gün âdet devresi (1-3 gün)
2- 7 gün hamile kalma ihtimalinin genellikle az jlduğu devre (3. ve 10. gün arası)
3 — 3 gün hamile kalma ihtimalinin arttığı (10 ile 16 »ün arası)
4 — 3 gün hamile kalmasının muhakkak olduğu devre (13. ile 16. gün arası)
5 — 12 gün hamile kalmasının hemen hemen im-kânsız olduğu devre.
Sıraladığımız bu tedbirler ne kadar uygulanmaya çalışılırsa çalışılsın Resûlullah’ın sözleri yine tahakkuk edecektir. O şöyle buyuruyor:
«Allah’ın kıyamete kadar yaratılmasını yazdığı her nefis Döllenmeye Engel Olmak mutlaka dünyaya gelecektir.» Buhan,c:2, s: 1071
«Her su (meni) dan çocuk olmaz. Allah bir şeyi yaratmayı murat ettiği zaman onu hiç bir şey (ne azl, ne kılıf, ne de başka bir tedbir) menedemez.» Müslim, 1074
«Bu tedbir, Allah’ın murad ettiği hiç bir şeye ma¬ni Olamaz.» A. Aydın, İslam’da Aile Hayatı
«Zira onun olması veya olmaması ancak kaderden ibarettir.»
Bu hususla ilgili olarak zikredilen bir çok hadisler vardır. Bir kaçını burada zikretmekte fayda mülâhaza ediyoruz.
Ebû Said Hudri (R.A.) anlatıyor ki: «Biz birçok esirler ele geçirmiş idik. Ayrıca kadınlarla olan birleşmemizde çocuk olmaması için azl yapardık.
Bu hususu daha sonra Resûlullah’tan sorduk & sûlullah şöyle buyurdu: e‘
– Siz gerçekten bunu yapar mısınız? Kıyamet kadar vücut bulacak olan her hayat sahibi mutlaka dünyaya gelecektir, bundan kurtuluş yoktur.»
Ebûl Veddak, Ebû Said (R.A.)’m şöyle dediğini işittiğini söyledi:
Resûlullah’a azlin hükmü sorulduğu zaman şöyle buyurdu:
«Her su (meni) dan çocuk olmaz. Allah bir şeyi yaratmayı murad ettiği zaman, onu hiç bir şey (ne azl, ne kılıf ne de başka bir tedbir) menedemez.»
Ebû Said anlatıyor ki:
Resûlullah’a azl’in hükmü sorulduğunda şöyle bu-yurdu:
«Bu azl fiilini yapmayışınızda size bir zarar yoktur. Zira O, kaderdir.»
Hâvi Muhammed Şirin diyor ki:
«Bu azl fiilini yapmamanızda size bir zarar yok-tur» sözleri nehye daha yakındır.»
Câbir İbn Abdullah anlatıyor ki:
«Bir adam Resûlullah’a:
—Benim bir cariyem var. Fakat ben onunla zina yaparken azl yapıyorum, diyerek bunun hükmünü sordu. Resûlullah buyurdu ki:
—Bu tedbir Allah’ın murad ettiği hiç bir şeye asla mani olamaz.
Râvi diyor ki:
«Aradan bir süre geçtikten sonra aynı adam tekrar Resûlullah’a gelerek:
— Ya Resûlullah, size bahsetmiş olduğum o cariye hamile kaldı, dedi. Bunun üzerine Resulullah da şöyle buyurdu:
. _ Ben Allah’ın kulu ve Resulüyüm. (Yani ben ya-lan Söylemem.) Müslim, K. Nikâh, Tâc, c:2, s: 310
Ulu Allah buyuruyor ki:
«Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını biz veririz.» (Enamsûresi, âyet: isi)
Yukarda da zikrettiğimiz gibi Resûlullah kadınlardan biat alırken onlardan ayrıca çocuklarını öldürmeyecekle-rine dair akit alırdı.
Çocukları sadece gömmek suretiyle değil ne suretle olursa olsun öldürmekte aynı şekilde cinayettir. O halde unutulmamalıdır ki Cenin’in düşürülmesi, yani kasten çocuk düşürmek de, evlâdını katlederek öldürmek de aynı mahiyettedir ve cinayettir.