Çocuklarınıza Akrabalarını Tanıtın,Onlara Götürün

By | 14 Nisan 2015

cocuklariniza-akrabalarini-tanitinonlara-goturun   İslam dini sıla-i rahmin terkedilmesini, yani akrabalık bağlarını koparmayı, onlara karşı ilgisiz ve alakasız kalmayı büyük günahlardan saymıştır. Nitekim Yüce Allah müminleri akrabalarla alakayı kesmekten sakındırmıştır;
“…Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a kaişı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının .”
Başka bir ayet-i kerimede ise, akrabalık bağlarını koparmak bozgunculuk yapmakla bir tutulmuş, böyle yapanların da Allah’ın lanetine uğrayacakları bildirilmiştir:
“Demek, başa geçtiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi? İşte bunlar, Allah’ın lanetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir .’’ İslam âlimleri bu âyeti kerimeden, akrabalarla alakayı kesmenin münafıklık vasfı olduğu manasını çıkarmışlardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) sıla-i rahimin, rızkın bereketine, ömrün uzamasına  sebep olduğunu bildirmiş ‘0 ve akrabalık bağının korunmasının Allah’ın ihsan ve rahmetine vesile olduğunu belirterek: “Rahim (akrabalık), Allah’ın ı.ılımetinin eserlerindendir. Kim bu bağı korursa, Allah ona merhamet eder, kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser”“ buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuşlardır: “Akrabasıyla ilişkiyi kesen (cezasını çekmeden veya affedilmeden) Cennet’e giremez“ buyurmuştur.

Peygamber (s.a.s.), ashaptan: “Beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli haber verir misiniz? diye soran birine: “Allah’a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmaz, namazı doğru kılar, zekâtı verir, akrablarını ziyaret edersin” diye tavsiyede bulunmuş, o kişi uzaklaşırken de arkasından “Emrolunduğu şeyleri yaparsa, cennete girer ” buyurarak sıla-i rahimin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Bir hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe îmân eden misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe îmân eden akrabasını görüp gözetsin. Allah’a ve ahiret gününe îmân eden ya hayır söylesin ya da sussun.”

Sıla-i rahim sadece küçüklerin büyüklere karşı vazifesi olarak görülmemeli, büyük küçük herkes tarafından yerine getirilmelidir. Ayrıca sıla-i rahim karşılık beklemeden yapılmalıdır. Yani bu vazifeyi yerine getirmeyen akrabalara karşı bile sıla-i rahim yapılmalıdır. Nitekim Peygamber (s.a.s.), Akrabadan gelen iyiliğe misliyle karşılık veren kimse, tam manasıyla «akrabasına sıla etmiş değildir. Gerçek sıla, kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir. “Faziletli işlerin en üstünü senden ziyareti kesen akrabanı rivayet ederek ilişkiyi sürdürmendir“ buyurmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.), akrabalarını ziyaret ettiği halde onların kendisine gelmediklerini, onlara iyilik ettiği halde onlardan kötülük gördüğünü söyleyen bir saha- bîye, böyle davranmaya devam ettiği sürece Allah’ın yardımının kendisiyle beraber olacağını söylemiştir.
Akrabalar arasında zaman zaman çeşitli sebeplerle ufak tefek kırgınlıklar olabilir. Ancak böyle durumlarda hoşgörülü davranmalı, meseleleri çok fazla büyütmemeli ve akrabalık bağını koparmamaya özen göstermeliyiz. Her fırsatta, özellikle de bayramları, mübarek gün ve geceler ile Cuma gününü fırsat bilerek birbirimizi ziyaret etmeli, sevinç ve mutluluklarımızı paylaşmalıyız.
Sıla-i rahim, sadece ziyaret olarak anlaşılmamalıdır. Sıla-i rahim, aynı zamanda hısım ve akrabalarımıza ihtiyaçları halinde maddî olarak yardım etmek, hizmetlerini görmek, onlara daima şefkat ve sevgi göstermek, iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmaktır.
Yeni yetişen neslimizi son zamanlarda meydana gelen sosyal, kültürel ve ahlâki yozlaşmadan korumalı ve onlara sıla-i rahimin önemini öğretmeliyiz, Akraba ziyaretlerine çocuklarımızı da götürmeli, onlara hısım, akraba ve dostlarımızı tanıtmalıyız. Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda “Nesebinizden sıla-i rahim yapacaklarınızı öğrenin; zira sıla-i rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır.“ buyurmaktadır.
Öyleyse dinî bir vazife ve toplumsal bir sorumluluk olan sıla-i rahimi aslı ihmal etmemeli, akrabalarımızla olan münasebetlerimizi güçlendirmeye, hatta birlikte yaşadığımız toplumun diğer kesimleriyle de iyi ilişkiler içinde olmaya gayret göstermeliyiz.
Sıla-i rahim; gerek kan, gerekse evlilik vesilesiyle oluşan akraba ve yakınlara iyilikte ve yardımda bulunmak, onlarla ilgilenmek ve akrabalık bağlarını güçlendirip korumaktır.
Kişinin mutlu ve huzurlu olması, büyük ölçüde söz konusu çevresiyle münasebetlerini iyi tutmasına bağlıdır. Kişinin akrabası ile ilgiyi kesmesi günahtır.
Akrabalarını gözetenden Cenâb-ı Hakk razı olacak, onlara nimetlerini bolca ihsan edecektir.
Nitekim Yüce Allah (c.c.): “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın.” buyurmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.s.) de: “Allah’a ve ahiret gününe îmân eden kimse .ıkıabasına iyilik etsin.”
“Her kim rızkının bol olmasını ve ömrünün uzamasını isterse akrabasını kollayıp gözetsin” buyurarak akrabaya iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğu hususunda bizi uyarmıştır.
Bu nedenle akrabalarımızı sık sık ziyaret etmeli, bollukta ve darlıkta, neşeli ve kederli günlerinde onlarla beraber olmalıyız.
Genç nesli akrabalarıyla tanıştırıp kaynaştırmak, akrabalık ilişkilerini ayakta tutmalı, çocuklarımızın akrabalarına gereken hürmeti ve sevgiyi göstermelerini sağlamalıyız.
Unutmayalım ki, iyilik kalpleri fetheder, gönülleri kazanır. Merhamet rden merhamet bulur, iyilik eden iyilik bulur. Darda ve zorda kalana yardım eden daha fazlasını görür.
Akrabalarımıza karşı görevlerimizden biri de, onlara tebliğ vazifemizi y.ıpmak onları iyi yönde uyarmaya ve eğitmeye çalışmaktır.
Zira Allah (c.c.), Hz. Peygamber’i (s.a.s.) Mekke’de önce akrabalarını davetle görevlendirmişti.
Akrabalarımıza İslam inancını ve güzel ahlakını öğretmek ve güzel örnek olmak hepimizin vazifesidir.
Hatta bizimle ilişkisini kesen akrabalarımıza bile iyilikle karşılık verilmelidir. Peygamberimiz bu konuda bizleri şöyle uyarmıştır:
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kimse, kendisiyle ilgiyi kestikten zaman bile onlara iyilik yapmaya devam edendir.”
“Bütün faziletlerin en üstünü; senden ilişkisini ve ziyaretini kesen akrabanı, ziyaret ederek irtibatı devam ettirmelidir.”