Cehennem Ve Azabı

By | 24 Eylül 2014

pardesu

 

İslamiyette CehennemAllah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Onun (cehennemin) yedi kapısı, her kapının da onlara ayrılma birer nasibi vardır.” (Hicr/44) Buradaki nasibden maksat, cehenneme gire­cek insan kısımlarıdır. Rivayete göre kapılardan maksat, kat üzerine kat ol­masıdır.

İbn-i Cerih (r.a.) dedi ki:

“Cehennemin yedi katı vardır. Bunlar; Cehennem, Lezza, Hutame, Sa­ir, Sakar, Cahim ve Haviye’dir. Bunların en üst katı Cehennem’dir, cehen­nem müslümanlar içindir. İkinci kat olan Lezza, Yahudiler içindir. Hütame Hıristiyanlar için; Sair, yıldıza tapanlar için; Sekar, mecusiler için, Cahim putperestler için, Haviye münafıklar içindir.”

Başka bir rivayete göre ayetin açıklaması şöyledir:

“Allah-u Teâlâ şeytana ve nefsi isteklerine uyanları yedi kısma ayırır. Her grub cehennemin bir katına yerleştirilir.

İnsanların böyle ayrı ayrı grublara ayrılmasının hikmeti şudur:

İnkâr ve günahlann dereceleri farklılıklarındandır. İşte inkâr ve günah­ların dereceleri farklı olduğu gibi cehennemin de dereceleri de böyle farklı yaratılmıştır. Başka bir rivâyete göre cehennemin yedi kapısının olması, in­sanın, göz, kulak, dil, mide, cinsi uzuv, el ayak organlarının mukabilidir. Zi­ra bütün günahlar bu yedi organdan meydana gelir.

Hz. Ali (r.a.) şöyle dedi:

“Cehennemin tabakaları üst üste yedi kattır. Birincisi dolduktan sonra

İkincisi, üçüncüsü sırasıyla doldurulur.

Buhari ve Tirmizi İbni Ömer (r.a.)’dan, o da Rasûlüllah’tan şöyle riva­yet ediyor:

“Cehennemin yedi kapısı vardır. Bunlardan biri ümmetime kılıç çeken­ler içindir.”

Taberani Evsat adlı kitabında şöyle naklediyor:

“Cebrail (a.s.) Peygamber (s.a.v.)’e normal gelişlerinin dışında çıkıp geldi. Peygamber (s.a.v.) ayağa kalktı:

“— Ey Cebrail sana ne oldu, rengin değişmiş olarak görüyorum?”

Cebrail şöyle cevap verdi:

“— Allah-u Teâlâ cehennem ateşini iyice körüklemeyi emretmeseydi gelmezdim.”

Peygamber (s.a.v.): “Ey Cebrail bana cehennemi anlat!” dedi.

Cebrail anlatmaya başladı:

“— Allah cehenneme bin yıl yakılmasını emretti, yakıldı. Ta ki o ateş beyazlamıştı. Sonra tekrar emredildi, bin yıl yine yandı ve kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl yine yakılmasını emretti ve cehennem simsiyah kesildi. O şu anda zifiri karanlıktır. Ondan bir kıvılcım saçmaz, alevleri de asla sönmez. Allah’a yemin olsun ki, cehennemden bir iğne deliği kadar ateş yeryüzüne düşse, insanlar onun sıcaklığından yaşıyamazlar. Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin olsun ki, cehennem bekçilerinden biri dünyaya gel­se, onun çirkin suratı ve pis kokusu yüzünden herkes ölürdü. Seni peygam­ber gönderen Allah’a yemin olsun ki, cehennem ehlini bağlayan zincirlerden biri yeryüzüne düşseydi, dünyadaki dağları çökertirdi.”

Peygamber (s.a.v.): “Yeter artık Cebrail, kalbim dayanamıyor, ölece­ğim!..”

Peygamber (s.a.v.) Cebrail’e baktı o da ağlıyordu. Dedi ki:

“Ağlıyor musun ey Cebrail. Halbuki sen Allah’ın en yüce makamların­dan birinde bulunuyorsun.

Cebrail dedi ki:

“Ben neyime güvenerek ağlamayayım. Halbuki ağlamaya en layık ola­nınız benim. Zira Allah’ın katında şu halde başka şekilde olabilirim… Şeyta­nın uğradığı sona uğramıyacağımı bilmiyorum. Harut ve Marut gibi olma­yacağımı da bilmiyorum.

Bu esnada Rasûlüllah (s.a.v.) ağlamaya başladı. O anda bir ses işitildi:

“— Ey Cebrail, Ey Muhammed, Allah sizi günah işlemekten masum kıldı. Bu sesden sonra Cebrail ortadan kayboldu. Peygamber (s.a.v.) oradan ayrıldı. Ensardan bir grub gülüp oynarken onlara rastgeldi. Peygamber (s.a.v.) onlara şöyle dedi:

“— Cehennem arkanızda olduğu halde nasıl gülersiniz. Ve şöyle de­vam etti: “Şayet benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız, yedik­lerinizi sindirmez, dağlara çıkarak Allah’a kulluk ederdiniz. Bu arada bir ses işitildi:

“Ey Muhammed kullarımı ümitsizliğe düşürme. Ben seni müjdeci ola­rak gönderdim. Zorlatıcı olarak değil! Bundan sonra Peygamber (s.a.v.) bu­yurdu ki:

“Doğru işler yapınız, ifrat ve tefritten kaçınınız.”

İmam-ı Ahmed Peygamber (s.a.v.)’in Cebrail’e şöyle dediğini rivayet ediyor.

“Neden hiç Mikail’i görmüyorum?”

Cebrail (a.s.) dedi ki: “O cehennem yaratıldığı günden beri gülmüyor.”

İmam-ı Müslim, Rasûlüllah (s.a.v.)’tan şöyle rivayet etti:

“Kıyamet günü cehennem boynundan yetmiş bin yularla çekilir. Her bir yularda yetmiş bin melek vardır.”