Ana babaya iyilik etmek yüksek mertebelere çıkarır. Buna delil olarak Allah’u Teala bazı ayetlerde onlara iyilikte bulunmayı Allah’a ibadetten sonra emretmiştir. Cenabı Hak şöyle buyurur:
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. ”
“Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Of” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
Sonra Resûlullah efendimiz -sallallâhu aleyhi vesellem-’in hadisine bakın: Ana babaya iyiliği salih amellerle nasıl anmış…
- Ebû Amr eş-Şeybânî diyor ki: “Bize bu evin sahibi haber verdi -deyip, eliyle Abdullah (İbn Mes’ud)’un evini işaret ederek dedi ki: Ben Peygamber -sallallâhu aleyhi vesellem-’e: Aziz ve çelil olan Allah’ın en sevdiği amel hangisidir, diye sordum. O: Vaktinde kılınan namazdır, diye buyurdu. Sonra hangisidir, dedim. O: Sonra anne-babaya iyi davranmaktır, buyurdu. Sonra hangisidir, dedim. O, Allah yolunda cihaddır, buyurdu.
- İbn Mes’ud dedi ki: Bana bunları Peygamber -sallallâhu aleyhi vesellem- söyledi. Eğer daha fazlasını sorsaydım, elbette o da bana daha fazlasını söylerdi.”
- Müslim, Mus’ab İbn Sa’d yoluyla babasından şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Sa’d’ın annesi dinine kâfir oluncaya kadar ebediyen onunla konuşmayacağına ve bir şey yeyip içmeyeceğine dair yemin etti ve şöyle dedi: Sen Allah’ın sana anne-babana itaat etmeni tavsiye ettiğini iddia ediyorsun. İşte ben senin annenim ve ben sana bunu emrediyorum. Bunun üzerine: “Biz insana ana-babasını tavsiye ettik… Eğer onlar bilmediğin şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa sen onlara itaat etme! Bununla beraber dünyada onlarla iyi geçin.” Buyruğu nazil oldu.
Açıklama:
İbnu’t-Tin der ki: Anne-babaya iyilik yapmanın cihaddan önce sözkonusu edilmesi, iki ihtimal ile açıklanır: Başkasına faydanın sözkonusu olması, İkincisi ise anne-babaya iyilik yapan kimsenin yaptığı bu işin, onların yaptıklarına bir mükâfat olduğunu kabul etmesidir. O, bu hali ile başkasının kendisinden faydalandığını zanneder gibidir. Bu sebeple anne-babaya iyilik yapmakta faziletin bulunduğuna dikkat çekilmektedir.
Derim ki: Birinci sebep açık değildir. Muhtemelen cihad, ona bağlı olduğundan ötürü öne alınmıştır. Çünkü anne-babaya iyi davranan bir kimse cihad etmek için onlardan izin ister. Zira biraz sonra geleceği üzere onların izni olmaksızın cihada gitmenin nehyedildiği sabit bir husustur.
Yine şöyle buyurur;
“Biz insana, ‘anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (ergenlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: “Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben müslümanlardanım.” Yine şöyle buyurur;
“Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim.” Yüce Allah buyurur;
“Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır. ”
Allah’u Teala bu ayette kendisine ve ana babaya şükretmeyi emrediyor.
Allah’u Teala (c.c) peygamberleri överken ana babalarına yaptıkları iyilikleri sebebiyle övmektedir.
Allah’u Teala Zekeriya oğlu Yahya (a.s) için şöyle buyuruyor;
“Ey Yahya, Kitabı kuvvetle tut. ” Daha çocuk iken ona hikmet verdik. Katımızdan ona bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O, çok takva sahibi biriydi. Ana ve babasına itaatkârdı ve isyan eden bir zorba değildi. ”
İsa (a.s) beşikteyken konuşuyor ve şöyle diyor;
“(İsa) Dedi ki: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. (Allah) Bana Kitabı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm müddetçe, bana namazı ve zekâtı vasiyet (emr) etti. Anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı.”