Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), peygamberliğinin onuncu yılında, kendisinin en büyük destekçisi olan eşi ve amcası Ebu Talib’i kaybedince müşriklerin eziyeti artmıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav), Mekke yakınlarında bulunan Taif halkını Müslümanlığa davet etmek için Zeyd bin Harise (ra)’yi de yanma alarak Taife gitti. Onlara İslâm’ı anlattı. Taifliler cehalet gösterip İslâm’ı kabul etmediler. Hatta onu bazı kimselere taşa tutturdular. Mübarek vücudu kanlar içinde kaldı. Zeyd bin Harise (ra), vücudunu ona siper ederek atılan taşlara karşı onu korumaya çalıştı.
Taiften çıkan Peygamberimiz (sav), yol kenarındaki bir bağa sığınarak bir müddet dinlendi. Karnü’s-seâlib denilen yere gelince, kendisine melek vasıtasıyla, kendisini taşlayan, İslâm’ı reddeden Taif halkının dilerse Allah (cc) tarafından yok edileceği bildirildi. O, rahmet peygamberi olması nedeniyle onların helak edilmesini istemedi ve şöyle dua etti: “Allah’ım! Onların zürriyetlerinden, yalnız Allah’a ibadet edecek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkarmanı dilerim”.
Taif yolculuğu esnasında büyük sıkıntılar yaşayan Peygamber Efendimiz (sav) ümitsizliğe düşmedi ve yılmadı.