Rivâyete göre; Yahudilerin kitaplarında: “Yahyâ (Aleyhisselâm)ın cübbesi kan damlattığı zaman muhakkak âhir zaman peygamberinin babası doğmuştur” diye yazılı olduğu için, Şam hahamları Peygamber Efendimizin (sav) babası Abdullah’ın doğumunu fark etmiştiler. Bu nedenle Abdullâh büyüyünce onu öldürmeyi kasttetiler.
Fakat Allâh-u Te’âlâ melekler göndererek onların hepsini helak etti. Bu kerameti bir dağ başından izleyen Amine (Radıyallâhu Anhâ)nın babası Vehb, eşi Berre’ye bu durumu haber vererek: “ileride kızımız Amine’yi mutlaka Abdullâh ile evlendirelim” demişti.
Sonra Abdullâh’ın Amine’yle, babası Abdulmuttalib’in de Amine Vâlidemiz’in amcasının kızı olan Hâle binti Vüheyb ile evlenmeleri aynı gece nasib oldu.
Sonra Amine Vâlidemiz (Radıyallâhu Anhâ) Rasulüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i, Hâle binti Vüheyb de Hamza ve Safiyye (Radıyallâhu Anhamâ)yi doğurdular. (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 2/73)
Peygamber Efendimizin babası Abdullah o kadar güzeldi ki gündüz dolaşırken kendisinden misk-ü anber kokuları yayılırdı.
Gece gezerken de gözlerinin arasından nûrlar saçılırdı, Mekke ehli çok nurlu olduğu için kendisine “Misbâhu’l-Harem (Harem’in Kandili)” adını takmışlardı.
Ebû Nu’aym, Harâitî ve İbni Asâkir
(Rahimehumellâh)’ın tahriclerine göre;
Abdülmuttalib gördüğü rüya nedeniyle Abdullâh’ı evlendirmeye götürürken, evvelki kitapları okumuş olan bir kâhineye uğradı.
O kadın Abdullah’ın alnında nübüvvet nûrunu görünce onun kendisiyle birleşmesini istedi ve buna karşılık ona yüz deve vereceğini vaad etti. Fakat Peygamber Efendimizin babası Abdullah;
“Ölürüm de harama el sürmem” dedi. Sonra babası onu Âmine’nin babası Vehb’e götürüp onu kızıyla evlendirdi. O zaman Kureyş içerisindeki en soylu ve itibarlı kız oydu.
Peygamber Efendimizin babası Abdullah annesiyle birleştikten sonra tekrar kâhinenin yanından geçti, fakat bu sefer o bir şey demedi.
O zaman Abdullâh: “Peki şimdi niye benden bir şey istemiyorsun?” deyince: “Senden kendini istememe sebep olan nur şimdi senden ayrılmış” dedi. (İbni Hişâm, es-Sîre, 1/155; Beyhaki, ed-Delâil, 1/102; İbni Sa’d, et-Tabakât, 1/97; İbni Asâkir, et-Târîh, 3/403404; Ebu Nu’aym, ed-Delâil, no:72-75, 1/130-133; Ebû Sa’d en-Nîsâbûrî, Şerefu ’l-Mustafâ, no:89-91, 1/341-345; Şeyh Abdullâh el-Bosnevî, Metâli’u’n-Nûri’s-Seniyy, Yûsuf enNebhânî, Cevâhiru ’l-bihâr, 4/335)