Peygamber efendimizin ahlaki özellikleri Kuran üzerine şekillenmiştir. Peygamber Efendimizin ahlaki özellikleri için ” O ” nu görenler başkasında böyle özellikler görmedik, diye tasvir etmişlerdir. İnşallah bizde Peygamber Efendimizin ahlaki özellikleri üzerine hayatımızı idame ettiririz.
Peygamber Efendimizin ahlaki özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz;
- Yürürken, evvelce çıkmış olduğu yüksek bir yerden iner gibi öne doğru meyillenirdi.
- Mübarek eliyle bir kişiyle musafaha ettiği zaman o kişi bütün gün ondan hoş kokular hissederdi. Mübarek elini bir çocuğun başına koyduğu zaman o çocuk diğer çocukların arasından seçilip fark edilirdi.
- Rasulüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in mübarek cemâli dolunay gecesindeki ayın parlaması gibi ışık saçardı.
- Onu vasfeden: “Ondan önce de ondan sonra da onun gibi birini görmedim, hiçbir beşer de göremeyecektir” derdi.
- Rasulüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem çok hayâ ve tevâzû sahibi idi. Na’linini kendi işler, yırtığını yamar, koyununu sağar, ailelerinin hizmetinde güzel bir tavır sergilerdi.
- Yoksulları sever, onlarla birlikte oturur (iyi-kötü ayırımı yapmaksızın Müslümanların) hastalarını ziyaret eder, cenazelerinin arkasında gider ve fakirliğin zelil duruma düşürdüğü kimseleri hakir görmezdi.
- Rasulüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Özürleri kabul eder ve hiçbir kimseyi istemediği bir şeyle yüzlemez, dulların ve kölelerin ihtiyaçlarını görmek için dolaşır, krallardan dahi korkmaz, sadece Allâh için gazaba gelir ve O’nun rızasıyla razı olurdu.
- Ekseriyetle ashâbının arkasında yürür ve: “Arkamı ruhânî meleklere bırakın” buyururdu. Bulabildiği deveye, ata, katıra ve bir kralın (Mukavkis’in) kendisine hediye ettiği merkebe binerdi. (Bazı kere yalınayak dolaştığı da olurdu.)
- Kendisine yeryüzünün hazînelerinin tüm anahtarları verilmiş olup, dağlar kendisi için altın ol(up peşinde dolaş)mayı teklif ettilerse de, o (tevâzuundan dolayı) bundan imtinâ etmiş olduğu için bazı kere açlıktan karnına taş bağladığı dahi olurdu.
- Rasulüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem (dünya kelâmını) az konuşur, karşılaştığı kimseye ilk önce kendisi selam verir, namazları uzunca kıldırırdı.
- Cuma hutbelerini kısa okur, şeref ehli olan kimselerin gönlünü alır, fazîlet ehli kimselere değer verir, şaka yapar ama hiçbir zaman Allâh-u Teâlâ’nın sevdiği ve razı olduğu hak sözden başka bir şey konuşmazdı.