Cabir bin Abdullah radıyallâhu anh şöyle anlatmıştır: “Kabe yeniden inşa edildiğinde Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem amcası Abbas ile beraber taş taşıyordu. Abbas, Resûlullah’a sallallâhu aleyhi vesellem, “izarını omuza bağlaşan da taştan korunsan” dedi. O da bunu yaptı ama hemen yere düştü. Gözleri semaya dikildi. Bunun arkasından kendine gelerek ayağa kalktı, “izarımı verin izarımı verin” dedi ve hemen izarını beline bağladı.”
Açıklama:
Hayat gerçekten çok zorlu evrelerle doludur. İnsan yaşamında her zaman için bolluk içinde, müreffeh bir hayat sürdüremeyebilir. Kişinin yaşamında her türlü zorlukla karşılaşması olasıdır. Bu yüzden tüm eğitimcilerin çocuklarını daha henüz ilk gelişme merhalelerinde hayatın zorlu şartlarına alıştırmaları gerekmektedir. Ve özellikle çocuklarını dünyanın çekici güzelliğine, rahat ve kolay yönüne sevk etmemeleri gerekmektedir.
Bu hususta âlimler şöyle demişlerdir: “Baba çocuğunu refah bir hayata alış- tırmamalıdır. Çocuk her isteğine cevap verilmek suretiyle refah içinde büyütülürse, işte bu çocuğun helak olması demektir.”
Allah’ın Nebisi’nin yaşantısına baktığımız zaman hayatı boyunca hayatın çok zorlu şartları ile yüz yüze geldiğini, zaman zaman açlıkla, zaman zaman yalnızlıkla, terk edilmekle, ihanete uğramakla karşılaştığını görürüz. Özellikle daha henüz yetişme çağında iken hayatın zorlu koşullarına alışmasının nübüvvetten sonra yüz yüze geldiği musibetlere sabretmesinde büyük rolü vardır.
Bu olay nübüvvetten önce idi ve o zaman Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem daha çok küçüktü. Yine Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem amcası Ebu Talib ile beraber ticaret için Şam’a kadar gitmiş, daha gençlik yaşında o çöl sıcağında yolculuk yapmanın meşakkatini tatmıştır.