Allah’ı tesbih etmek ile ilgili Ayet: “Birtakım insanlar (Allah’ı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.”
(Nur; 37)
Allah’ı tesbih etmek ile ilgili hadis: “Birkaç kelime vardır ki, her kim, o kelimeleri, meclisinden kalkmadan önce üç kere söylerse, günahlarına karşılık olur. Onları hayır ve zikir meclisinde söylerse, yazılara vurulan mühür gibi, o meclis o kelimelerle mühürlenir. İşte o kelimeler de şunlardır: ‘Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka İlah yoktur. Senden mağfiret diler ve sana tevbe ederim.’ ”
(İbn Amr’den, Ebû Dâvud)
Allah’ı tesbih etmek ile ilgili hikâye: Çobanın Tesbihi
Çobanın biri kendi kendine, Rabbine hamd ü senalar etmektedir: “Ey Rabbim,” der, “Nerdeysen bir iste, sana koyunlarımın en güzel sütlerinden vereyim, yastığımı sana vereyim de yatasın… vs. vs.” Böyle sözler sarf ederken, Hz. Musa onu duyar, kızar:
“Bu yaptığın ne kadar yanlış!” der. “Hiç Allah böyle senin söylediğin gibi, bir insan gibi olur mu? Allah hepsinden uzaktır. Sakın böyle şeyler söyleme, sus!” diye çobanı azarlar. Çoban birden alt-üst olur, çok pişman olur. Allah’ı anmayı bırakır ve hızla oradan kaçar. Ama Allahu Teâlâ hemen Hz. Musa’yı uyanr: “Sen ne yaptın!” der, “Kulumun kalbi benim sevgimle dolu idi, kendi elinden geldiğince beni anmakta idi. Sen onu neden azarladın! Belki diliyle âdâba en uygun şekilde beni anmasını bilmiyordu, ama hâliyle beni tesbih ediyor, bana şükrediyordu.”
Hz. Musa bu ikazın ardından yaptığına pişman olur, çobanın peşinden koşar. “Sen istediğin gibi Allah’ı anmaya devam et” der. Çoban da zaten artık eski hâlinden tevbe etmiştir.
(Mesnevi’den)