İnsan Yedisinde Ne İse Yetmişinde de Odur
Kişi pek çok özelliğini doğuşuyla birlikte getirir. Bunun yanı sıra, yedi yaşına kadar da çevresinden etkilenerek kimi davranışlar kazanır ve bir huy edinir. Edindiği bu huy ihtiyarlaşsa da kolay kolay değişmez.
Bu nedenle çocuk eğitiminin en önemli çağı sanılanın aksine ilkokula başladığı yaş değil doğumundan sonraki süreçtir. Bu süreci ihmal etmediğimiz zaman tüm hayatımız boyunca rahat ederiz. Yani eskilerin dediği gibi mayasını iyi verdiğimiz zaman çocuğumuzun iyi yetişmesini sağlamış oluruz.
Atalarımız, bu süreci genellikle Kur’an eğitimi vererek geçirmişlerdir. Eski dönemlerde eğitim yaşı genellikle dört yaşında başlardı. Bu dönemde yaklaşık iki veya üç yıllık süreç Kur’an eğitim ve ezberi yapılırdı. Böylece çocuğun zekasının ve öğrenme kapasitesinin en güçlü olduğu dönemlerde Allah kelamını öğrenmiş olmaktadır. Fakat günümüz batı eğitim sistemi bu çağı çok uzattığından çocuklarımızın eğitiminde ciddi yaralanmalar yaşanmaktadır. Aynca, yedi yaşındaki çocukların okula başlar başlamaz, sıralara oturmaları ve bir makine gibi derslerle doldurulmaları da ne derece sağlıklı olabilir. Halbuki çocuğun bu ilk yılları daha rahat ve kendisini serbestçe ifade edebileceği bir ortam olabilirdi.
Günümüzde ailelerin çocuklarıyla bu kadar uzun ilgilenmeleri imkansızdır. Genellikle artık kan koca çalışmakta (!) veya kadınlarımız eski dönemlerde olduğu gibi vaktinin tümünü evde geçirmek istememektedir. Ya da çocuğuna ciddi bir eğitim verecek vasıftan uzaktır. Dolayısıyla çocuk bütün gün televizyonun terbiyesine (!) terk edilmiş durumdadır. Erkekler de genellikle dışanda olmakta eve geldiklerinde de çoğunlukla yorgun ve çocuklarının eğitimiyle ilgilenecek durumda olmamaktadırlar. İşte bu olumsuz koşullarda çocuklarının eğitimini nasıl takip edebiliriz. Bütün ebeveynlerin aslında belli dönemlerde düşündüğü bir konudur. Hele bugünkü olumsuz koşullarda çocuklarımızı kötülüklerden nasıl koruyabiliriz düşüncesi anne ve babaları meşgul etmektedir.
Olayın bu noktasında imdadımıza SIBYAN OKULLARI yetişmektedir. Gerçekten bizim gibi düşünen insanların kurmuş oldukları böyle kurumlan bulup çocuklarımızı teslim etmemiz, çocuklarımızın eğitimi ve yetişmesi anlamda büyük önem taşımaktadır. Her ne kadar çocuklarımızla ilgilenecek zamanımız olsa bile buraya göndermeyi bir eğitim olarak algılamalıyız. Günümüzde birçok aile, çocuklarını bu tür kurumlara göndermeyi gereksiz görmekte ve küçümsemektedir. Halbuki eğitim yukarıda da bahsettiğimiz şekilde beşikten mezara kadar verilen bir süreçtir. Çocuklarımızın gelişimi ve kişiliklerin oluşumunu biz tek başımıza sağlayamıyorsak, sokaklarda da güvenemiyorsak, bizim gibi düşünenlerin kurmuş olduğu ve kendi muhitimizdeki insanların çocuklarının devam ettiği bu tür kurumlara göndermeli ve onları desteklemeliyiz.
Buralarda eğitim uzmanlar nezaretinde verilmektedir. Ayrıca, çocuğumuz diğer çocuklarla bir araya gelerek toplumsallaşmakta ve oyunlar oynayarak kişiliği gelişmektedir. Fakat çocuklarını sıbyan mekteplerine göndermede çocuktan çok anne ve babalar dayanamamaktadırlar. Suçluluk kompleksine kapılmakta, sanki çocuklarına bakamıyorlarmış psikolojisine girmektedirler. Aslında bunun bir eğitim olduğunu düşünmemiz gerekmektedir.
Hayatın bir aşamasında çocuklarımız bizi terk edip okullara gideceklerdir. Bunu kabullenmemiz gerekmektedir. Bizim üzülmemiz çocuklara da yansır. Onlar da istenmediklerini düşünmeye başlarlar. Halbuki bu mekteplere gitmesinin bir eğitim ve eğlence olduğu çocuğa hissettirilirse onun tepkisi de azalmış olur. Bu hususta tereddüdü olanlara Meryem sûresinin tefsirini okumalannı tavsiye ediyoruz. Hazreti Meryem’i annesinin Allah’a adaması ve adağının kabulü neticesinde, Allah’ımızın Meryem valideyi mescitte meleklerle müjdeleyip, yazın kış, kışın yaz meyveleriyle nimetlendirmesi gönüllerde imanı yakinleştirecektir.
…Yeni gelindim. Kayınvalidemle beraber oturuyordum. Kayınvalidemin annesi bize misafir olmuştu. Sabah erkenden kalkıp koşuşturarak bebeğimle evden çıkışımı bir iki gün seyrettikten sonra
– Kızım her sabah evden çıkmadan yorgun düşüyorsun. O halde medreseye gidip hizmet vermeye çalışıyorsun. Bebeğin büyüyüp işin azalıncaya kadar hizmete ara versen… diyerek bana çare arıyordu. Ona uzun uzun anlatamazdım hizmeti bırakamayacağımı. Sadece şunu söyledim.
– Anneanne! Beni anam Hazreti Meryem gibi İslam ’a hizmet için adamış. Ben adaklığım. Adağını yerine getirmezsem başıma sıkıntı gelir, diyerek gülümsedim ve onun şaşkın bakışları arasında kabul olunmuşluğumu niyaz ederek medresemin yoluna koyuldum…
Sıbyan mekteplerine ne zaman göndermemiz uygun olur diye düşünebilirsiniz. Uzmanların belirttiği en uygun çağ, kabiliyetine göre olmakla beraber, ana-babanın rızasıyla üç-altı yaş arasıdır, denilebilir. Yani üç yaşından itibaren çocuklarımızı bu tür kurumlara gönderebiliriz. Daha erken bir dönemde ihtiyaç veya zorunluluk yoksa göndermememiz uygun olur. Çünkü çocuğun annesinin ilgisine ve sevgisine en ihtiyaç duyduğu zaman 0-3 yaş arasıdır.
Ailenin gereksinimleri ve çocuğun fiziksel, psikolojik özellikleri göz önüne alınarak uygun dönem belirlenmelidir. 2. yaşla birlikte başlayan anneden ayrılma süreci, tuvalet eğitimi, kendi gereksinimlerini karşılama ve bunları ifade edebilme becerisi sizin için bir referans teşkil edebilir. Ailenin çocuğun evde geçirdiği sürenin verimsiz ve yetersiz olduğunu hissetmesi ya da kendisinin oyun, arkadaş gibi isteklerini dile getirmesi de önemli bir etkendir.