Lokman (A.S.)’In Peygamberliği

By | 10 Mart 2015

lokman-a-s-in-peygamberligi    Vehb İbni Münebbih (Rahmetullahi Aleyh) der ki:
— Lokman (A.S.), Eyyüb (A.S.)’ın kızkardeşinin oğludur. Hazret-i İkrime de der ki:
— Lokman (A.S.) peygamberdir.
Süddi (Rahmetullahi Aleyh) der ki:
— Lokman (A.S.) peygamber değildir.
Kimileri de şöyle demiştir:
— Hak Sübhânehu ve Teâlâ Hazretleri Lokman (A.S.)’a dedi ki:
— Sana peygamberlik mi gerektir, yoksa hikmet mi gerektir?
Lokman (A.S.) hemen hikmeti kabul etti.
Ona:
— Niçin hikmet’i kabul ettin? diye sordular. Lokman (A.S.) da:
— Hâk Teâlâ Hazretleri, nübüvvet vermek istediği zaman hiçbir peygamberi serbest bırakmadı. Onun için hikmet’i seçtim, dedi.
Nitekim Cenabı Hak şöyle buyurur:
“Andolsun ki, Lokman’a “Allah’a şükret” diye bilgi verdik. Kim şükrederse kendi nefsi için şükreder. Kim nimete nankörlük ederse Allah ona muhtaç değildir. Hamd ü senaya lâyık olan O’dur.» (Lokman sûresi, âyet: 12)
Nakledilmiştir ki Lokman (A.S.) bir gün bir düş gördü. Düşünde r. a sordular:
— «Ey Lokman! Sana yeryüzünde peygamber ve halife olup hükmetmek gerek midir?»
Lokman (A.S.):
— Bana belâlardan afiyet yektir, dedi. Ben biliyorum ki bana Peygamberlik gelince belâlarla birlikte gelir. Hüküm veren, çok belâlar rindedir. Eğer verdiği hüküm iyi ise hoştur, eğer zulmederse yeri ühennem’dir. Dünyada şerif olmadansa hor olmak yekdir. Ahirette şerif olmak hor olmaktan yektir. Her kim dünyayı seçip ahireti terk r rerse dünyada fitneye uğrar, Ahirette de mahrum kalır.
Lokman (A.S.)’ın bu sözlerini kuşlar işitti. Çok şaşıp kaldılar. Az sonra Lokman (A.S.) uykudan uyandığı zaman Hak Teâlâ Hazretleri ona hemen hikmeti armağan etti.
Kimileri de:
— «Peygamber değildi ama, kadı oldu ve hükümdar oldu, adaletle hükümler verdi.» derler.
Vehb (R. Anh) der ki:
— Lokman (A.S.) bir Habeşli köle idi. Tüccarlık yapardı. Ama doğru yoldan giden salih bir kişi idi. Hak Teâlâ ona azatlık bahşetti. Kölelikten kurtardı. Bir kişi ona sordu:
— Sen filân kişinin kulu idin, şimdi bu mertebeyi ne ile buldun?
Lokman (A.S.):
— Gerçek sözle ve emaneti sahibine vermekle buldum, dedi.
Mücahit (R. Anh) der ki:
— Hak Sübhânehu ve Teâlâ, Lokman (.A.S.)’a hikmet verdi demek, tam akıl ve Allah bilgisi ve doğruluk verdi, demektir, dedi. Hikmet de ilim ile amel eylemek demektir.
Kimileri der ki:
— Hikmet, bütün eşyanın gereğini, vasıflarını, hassalarını bilmektir.
Bir gün Lokman (A.S.) yolculuğa çıkarken bir erkek çocukla buluştu. Lokman (A.S.) o çocuğa:
— Benim babam ve anam nice öldü? diye sordu. Çocuk:
— Öldüler, diye cevap verdi. Lokman (A.S.):
— Benim işim tamam oldu ve kaygım, tasam bitti, dedi. Sonra yine:
— Benim kardeşim nice öldü? diye sordu. Çocuk:
— Öldü, dedi. Lokman (A.S.):
— Kanatlar ısındı, dedi. Sonra çocuğa:
— Oğlum nice öldü? diye sordu. Çocuk:
— Öldü, dedi. Lokman (A.S.):
— Gönlümün rahatı gitti, dedi.
Nakledilmiştir ki Lokman (A.S.) şunları söylemiştir:
— Her kim yalan söyledi ise, onun yüzünün suyu gitti.
Edeb, nesebten, soydan yeğdir.
— Amel de maldan yeğdir. İlim ise bütün dünyadan ve ehlinden yeğdir.
— Saadetin nişanı dörttür: Biri gerçektir, biri edebdir, biri hilm ve nmuşaklıktır, birisi de emaneti sahibine, ıssma vermektir.
Lokman (A.S.) Dâvûd (A.S.)’ın veziri idi. Tamam bin yıl ömür sürdü. Şimdi (Lokman Hazretleri peygamberdir veya değildir) diye kavza etmek, didişmek yoktur. (Allah daha iyisini bilir.)
Kimileri de der ki:
Her kime hikmet ve Kur’an verildiyse bütün önceki kitaplardan :na daha faziletlisi verildi. Böylece, her kime ki hikmet ve Kur’an verildiyse öyle gerektir ki nefsini bilmeli ve dünyası için dünya ehline :evazu eylememeli ve alçak gönüllülük göstermemeli. Onun için din rılginlerine ve ulemaya verilen, dünya ehline verilenlerden daha faziletlidir. Nitekim Hak Teâlâ şöyle buyurur:
«Kul metâüd-dünya kalilün “Dünyanın zevki pek azdır”.» Nisa sûresi, âyet: 77)
Yâni Hak Teâlâ Hazretleri, dünyada «En az mal, ilme de bol hayır» der.