EL-CEBBAR (c.c)

By | 15 Temmuz 2014

kuran

EL-CEBBAR (c.c)EL-CEBBAR (c.c)
Emrine karşı konulmayan, mahlukâtı mecbur eden; ne isterse istediğini zorla da olsa yaptıran; gücü ve kuvve¬ti sınır tanımayan, hiç mağlup olmayan demektir. Eksik¬leri tamamlayan, kırıkları tamir eden anlamlarına da gelir.
“O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir; Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dirj Aziz’dir; her şeye galiptir. Cebbar’dır; kulların halle¬rini ve ihtiyaçlarını düzeltendir, varlığı çok yücedir. Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) kendisine ortak koştuklarından çok yücedir.” (Haşir Suresi, 23)
İnsanlar bu dünyada imtihandadır. Bu imtihanın ana unsurlarından biri de ondaki benlik ve enaniyet duy¬gusudur. İnsanı hayatını koruması, kendisine ait olan namus iffet ilim iktidar gibi şeylere sahip çıkması için verilen bu husus da maalesef bazen yanlış kullanılır insanı, Allah karşısında minnetsiz gösterip, iman ve iba¬detten yoksun bırakıyor ve kibre düşürüyor. Bu husus, varlığı ve hayatının devamı Allah’a ait olan ve en sonun¬da gidip varacağı yer de yine Onun huzuru olan insan için çok tehlikelidir. Bundan dolayıdır ki, Rasûlallah Efendimiz; “Sizin için en çok korktuğum şey gizli şirktir” demiştir. Bunu söylemesimn altında yatan husus da kibirdir yani büyüklerimi üıı. “Gizli şirk nedir ya . Rasûlallah?” sorusuna ise yine Efendimiz “riyadır” buyurmuştur.
Riyanın kelime anlamı “gösteriş” olsa bile, bunun al¬tında yatan duygu da büyüklenme, mağrurluk, gurur¬lanma, sahiplenmedir. Başka bir deyişle, yapmadıklarıyla övünme, yaptıklarının reklamım yapma, kendine ait olamayan şeyleri sahiplenmedir. Bu da benlik duygusunu kabartma ve okşamadan başka bir şey değildir. Buna hakkımız var mı peki? Elbette yoktur!
Bir de şu ayete bakın ki, ne kadar ilginçtir ve tüyler ürperticidir:
“Allah adına yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde “Bana da vahyolun- du” diyenden, bir de, “Allah’ın indirdiği ayetler gibi ben de indiririm” diye iddia edenden daha zalim kimse olabilir mi? Ölümün şiddetleri içinde kıvra¬nırken, ölüm meleklerinin de yakalarına yapışıp kendilerine: “Haydi, derhal ruhlarınızı çıkarıp tes¬lim edin! Bugün zillet azabıyla cezalanacaksınız; Çünkü Allah hakkında gerçek dışı şeyler söylüyor¬dunuz ve çünkü kibirlenerek O’nun ayetlerinden yüz Çeviriyordunuz!” diye haykırdıkları sırada sen o dünlerin halini bir görsen!” (Enam, 6: 93)
Allah’a karşı büyüklenmek, insanın felaketini hazır-
Çünkü Rasülullah Efendimiz bizi bu konuda oldukça
bir şekilde uyarmıştır. İbnu Mes’ûd (r.a)’den rivayet e<Ülen bir hadis i şerifte bu uyarı anlatılıyor:
“Resûluüah (s.a.v): “Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!” buyur¬muştu. Bir adam: “Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayak¬kabısının güzel olmasını sever!” dedi. Aleyhissalâtu ves- selâm da:
“Allah Teâlâ güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise hakkın iptali, insanların tahkiridir” buyurdular.”
Bir diğer rivayette: “Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbin¬de hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cen¬nete girmez.” [Müslim, İman 147; Ebu Dâvud, Edeb 29. (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999).]
Bu ne demektir? Kibrin imanı yuttuğu ve yakıp yok ettiği anlamına gelir. Bir hadisi şerifte de bu yönde uyarı var:
Amr İbnu Şuayb (r.a) anlatıyor: “Resulallah (s.a.v) buyurdular ki:
“Kıyamet günü, mütekebbirler, küçük karınca¬lar gibi hasrolunurlar. Onları her yönden zillet bü¬rümüştür. Cehennemde Bûles denen bir hapishane¬ye sevk edilirler Ateşlerin ateşi onları bürür. Cehen¬nem ehlinin İrinleri kendilerine içecek olarak verilir. Bu içeceğe tînetu’l-habâl denir.” [Tirmizi, Kıyamet 48, (2494).]
Kibirlenme ve büyüklenme hakkı sadece Allah’a mahsustur. Çünkü yaratan ve yaşatan o’dur. Eğer insan da bu özelliğe sahip olsaydı onun da hakkı olurdu. Oysa insan, başta kendisini yaratan Allah olduğu için hiçbir zaman bu hakka sahip olamayacaktır.
EBCED DEĞERİ VE ZİKİR SAATİ
EL CEBBAR isminin Ebced değeri (206); Zikir saati Merih, Salı’dır.Salı günü Merih saati, sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrasıdır. Gece okumaları için de tam gece yarısıdır.
SIRLARI VE HİKMETLERİ
EL-CEBBAR ismi daha çok, zâlimler, münafıklar ve yalancılar üzerine okunur. Okuyan kimsenin ihlâs ve samimiyeti ve karşı tarafın hak etmesi ölçüsünde, bun¬lardan her biri bir derde yakalanır, kendi başlarının der¬dine düşerler ve zarar verdikleri insanlarla uğraşmaya vakit bulamazlar.
Bir kimsenin konuşmaması için de, bu ismin okunmasına ve tertibine yani miktarına ve saatine göre okunmasına başvurulur. Bu yola başvurmak isteyen kim¬se, son derece ciddi ve samimi olmalıdır. Çünkü bu ismin ağırlığı ve kahrediciliği kişinin kendisine de dokunabilir.
Bu ismi vird edinen kimsenin emir ve isteklerine karşı koyulmaz. Her dileğini her yerde herkese rahatça yaptırabilir. Sözü dinlenen, sevilen ve sayılan, yardım edilen ve yardım istenen, umulan, ümit edilen bir kimse haline gelir.
Eğer bu ismi bir doktor veya benzer bir sağlıkçı kendisine vird edinse, tedavi ettiği hastalar üzerinde daha Çabuk neticeye ulaşır ve harika neticelere ulaşır.
Bir zalim veya zorbanın kahrına, zulmüne uğrayıp ondan zarar gören kimse veya kimseler, zalimin kendi¬sinden el çekmesi veya kahrı niyetiyle bir defa da bir veya hirkaç kişi olarak büyük ebcede göre yani 206 x 206 şek¬linde elde edilen 42436 defa “YÂ CEBBAR” İsm-i şerifi- nı okusa, yüce Allah, o zorba ve zalimi perişan eder ve zulmünden kısa zamanda vazgeçirtip mazlumun hakkını teslim eder.
Belirtilen miktarda okunan “YÂ CEBBAR” Esmala¬rdan sonra 41 defa da Haşir suresinin 22. ayeti olan;
“Hüv’aUahü’llezi lâ ilâhe illâ hû. Âlimu’l-ğayjjj ve’ş-şehâdeh. Hüve’r-rahmânu’r-rahîm: O, kendisin¬den başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, görü¬nen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahimdir” ayeti okunmalıdır.
Bu ismi, 40 gün, 211 defa okumaya devam eden kimse, zulme maruz kalsa yâda hapis veya esir olsa kur¬tulur. Her dileği yerine gelir.