Eğlence Yapılan Yere Davet Edilmek Nedir?

By | 1 Nisan 2015

eglence-yapilan-yere-davet-edilmek-nedir Buraya kadar söylediklerimiz, davette dinin tasvip etmediği bir şey bulunmadığı zaman böyledir. Davetin, sazlı-sözlü olması durumunda ise orada çok fazla kalmamalıdır.

Çünkü bunlann hepsi haram kılınmıştır.
• Ama düğünlerde tef çalınabilir. Ney eşliğinde şiir dinlemek ve raks etmek ise mekruhtur.

Çünkü kimi müfessirler, “İnsanlardan öyleleri var ki…. boş lafı satın alırlar.” ayetindeki “boş lafı şarkı ve şiir olarak yorumlamışlardır.
Bir rivayette Allâh Rasûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Suyun tohumu bitirdiği gibi, şarkı da kalplerde nifak tohumları bitirir.”

Şiblî’ye (rh.a.) şarkının hükmü sorulunca “Hak mıdır o?” diye sordu. “Hayır” dediler. Peki “Haktan sonra sapıklıktan başka ne kalır?” âyetiyle cevap verdi.

Diğer yandan şarkının mekruh olması için, insan doğasını coşturması, cinsel arzuyu körüklemesi, kadınlara düşkünlüğü artırması, nefsin içindeki kötülükleri su yüzüne çıkartması ve hafiflik anlamı taşıyor olması yeter. Allâh’a ve âhiret gününe inanan bir kimse için, Allâh’ın zikriyle uğraşmak daha hoş ve daha selâmetli bir yoldur.

• Sünnet merasimine davet etmek müstehab olmadığı gibi, bu davete icâbet etmek de gerekli değildir.
• Düğünlerde saçılan paraların kapışılması mekruhtur.

Çünkü bu, yağma etmeye benzemekte olup, bir hafiflik ve akılsızca bir davranıştır.
• Düğün yemeği dışındaki bir ziyafete, -Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) ifadesiyle- ihtiyaç sahipleri değil, yalnızca zenginler çağnlmışsa o ziyafete icâbet etmek mekruhtur.

• İlim ve erdem sahiplerinin ve özellikle de hâkimlerin bir davete can atarak gitmesi ve yapılan daveti hiç ikiletmeden derhal kabul etmesi mekruhtur.

Çünkü bu bir hafiflik ve tamahkârlıktır. Bundan dolayı “Hâkim, birinin sofrasına oturur oturmaz gözden düşer” denilmiştir.
• Davetsiz misafir olmak, yani bir yemeğe, davet edilenler arasına sıvışarak girmek haramdır.
Çünkü bu, yüzsüzlük ve gasbdır. Bunun iki günah vardır: Biri, davet edilmediği yemeği yemek; diğeri ise, başkasının evine izinsiz girerek sırlarından haberdar olmak ve konukların yerini daraltmak.
• Yemek kurallarından biri de yiyenlerin yüzüne bakmamaktır. Çünkü bu, onları rahatsız eder.
• Sofranın başında insanların tiksinti duyacağı şeylerden de söz etmemeli ve ayrıca onların kahkaha atmalarına yol açacak şeyler söylememelidir.
Çünkü bu, onların ağızlarındaki yemeği istemeden dışarı çıkarmalarına sebep olabilir.
• Üzücü olaylar da anlatmamalıdır.

Çünkü bu durumda yemek, yiyenlerin boğazından geçmez.
• Yemekten önce ve sonra ellerini yıkamak güzel olur. Yemekten önce el yıkamanın mekruh, yemekten sonra yıkamanın müstehab olduğunu söyleyenler de olmuştur.

• Soğan, sarımsak ve pırasa gibi, kötü kokulu yiyecekler yemek mekruhtur.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Bu tür şeyler yiyenler mescidimize yaklaşmasın.”
• Mide şişkinliğine yol açacak derecede aşırı yemek mekruhtur.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir.
“İnsanoğlu kamından daha kötü bir kap doldurmadı.”
• Ev sahibinden başkasının sofrada bulunanlara onun izni olmaksızın yemek sunması mekruhtur.

Çünkü sofradaki herkes, ev sahibine ait olan yemeği, onun verdiği izinle yemektedir. Bu izin, onları yemeğe sahip kılmak sayılmaz. Bundan dolayı fıkıh bilginleri, yemeğin, ne zaman yiyenin mülküne gireceği konusunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Kimileri “Yemeği ağzına alıp tüketince sahip olur” demişlerdir. Kimileri ise “Yemeğe sahip olmaz; onu ev sahibinin malı olarak yer” demişlerdir.

• Yemek sofraya konduktan sonra o yörede aynca izin almak gibi bir âdet yoksa yemeğe başlamak için ayrıca izin almak gerekmez ve yöre halkının âdeti izin yerine geçer.

• Ağzından bir şeyi çıkartıp siniye koymak mekruhtur.
• Sofrada dişlerini karıştırmak mekruhtur.
• El ekmeğe silinmez ve ekmek uluorta bir yere konmaz.
• Pişirilen yemekler birbirine karıştırılmaz.
Çünkü ev sahibi bunu seviyor olsa da diğerlerinin içi bunu kaldırmayabilir.

• Kişinin sofraya konan yemeği beğenmemesi mekruhtur. Ev sahibinin ise yemeği övüp beğendiğini söylemesi mekruhtur.
Çünkü bu bir hafifliktir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hiçbir yemeği övmediği ve yermediği nakledilmiştir.
• Ev sahibi, konuklar sofradan kalkmadığı sürece sofradan kalkmaz. Ancak kendisi kalktığında onların devam edeceğini biliyorsa o zaman kendisini zoraki sofra başında tutmayabilir.

• El yıkama suyunun tek bir kaba konması güzel olur.
Çünkü “Ayırmayın ki Allâh da sizi birbirinizden ayırmasın” şeklinde bir haber nakledilmiştir. Yine nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) su kabının dolmadan kaldırılmasını yasaklamıştır.

• Bakla, mercimek ve burçak unundan yapılan yemek yiyince elini yıkamaz. Kepek yediğinde ise yıkar.
• İki hurmayı birlikte yemez.
Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu yasaklamıştır.
Kimilerine göre ise yalnız başına yiyenin veya ev sahibinin bunu yapması mekruh olmaz.
• Ev sahibinden özel bir yemek istenmez ve sofraya konan yemek neyse onunla yetinilir.
Çünkü bu, ev sahibini zora sokar. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ben ve ümmetimin Allah ’tan korkanları tekellüften uzağız. ”

Ancak ev sahibi, konuğuna sevdiği yemeğin ne olduğunu sorarsa söyleyebilir.
• Hediye alan kişinin, şayet helâl yoldan kazanılmışsa, küçük bir şey dahi olsa onu geri çevirmesi mekruhtur. Aldığı hediyeye karşılık olarak bir hediye verebilecek durumu varsa o da ona verir; yoksa onun için dua eder.

• Yiyeceğinin veya içeceğinin içine bir şey düştüğünde düşen şeyin akan kanı varsa ve yiyecek sıvıysa pis olur ve yenmesi haram olur; katıysa düşeni alır ve düştüğü yeri ayırıp atar. Ancak yemeğin içine balık düşmüşse yemek pis olmaz.

• Düşen hayvanın akan kanı yok; ama zehirliyse o yemek yenmez: Çünkü özü bakımından değil; ama yiyen zarar göreceği için haram olmuştur. Yılan ve akrep düştüğünde böyle yapar. Sinek düşerse onu yemeğe daldırıp çıkartır. Ölse bile yemek temiz olup yenebilir.
Çünkü Hz. Peygamberin (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Yemeğinize sinek düştüğünde onu yemeğe daldırın; çünkü onun bir kanadında hastalık, diğerinde deva vardır. Hastalık taşıyan kanadından bu yolla korunulur. ”

• İçmeden önce Besmele çekmeli ve içtikten sonra “elhamdülillâh” demelidir.
Buraya kadar sayılanları özetlersek yemek yemek hakkında on iki kural olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan dördü farz, dördü sünnet, dördü de edebdir.

Farz olan kurallar
a) Yiyeceği yemeğin helâlden mi, haramdan mı kazanıldığını bilmek,
b) Besmele çekmek,
c) Yemek seçmemek,
d) Şükretmek.
Sünnet olan kurallar
a) Sol ayak üstüne oturmak,
b) Üç parmağı ile yemek,
c) Parmaklarını yalamak,
d) Önünden yemek.
Edeb olan kurallar
a) İyice çiğneyip lokmalan küçültmek,
b) Sofradakileri göz hapsinde tutmamak,
c) Sofrayı ekmekle donatıp katığı (; yani yemeği) daha sonra getirmemek [; çünkü bu durumda konuklar ekmeği yiyerek doyarlar ve asıl yemeği yemek için iştahları kalmaz.]
d) Yaslanarak, sırtüstü veya yüzükoyun uzanarak yememek.