Günah Ne Demektir ?
Günah; Rabbimizin emir ve yasaklarına aykırı hareket etmek demektir. Allah’ın buyruklarına aykırı düşen, dinen suç sayılan davranışlar, İslâm şeriatının ve temiz insan fıtratının yapılmamasını emrettiği hususlar özetle yapılması gerekirken yapmadıklarımız ve yapılmaması gerekirken yaptıklarımız günah kapsamındadır. Arapçada günah’ın karşılığında; İsm, zenb, isyan, cürm kelimeleri kullanılır. İsm, günahın tam karşılık anlamıdır. Zenb (cürm), insanın Allah’ın rızasını kazanmasını engelleyen; isyan, Allah’a itaat etmemek demektir.
Yahudi ve Hıristiyanlar dinlerinin birçok esaslarını bozdukları gibi günah kavramını da kendi arzularına uygun olarak değiştirmişlerdir. Yahudiler; Allah’ın seçilmiş kulları oldukları inancıyla, kendi ırklarından olmayan insanlara yaptıkları kötülükleri mübah kabul ederler. Kendilerinin cehennemde sayılı günler kalacaklarına, sonra yalnızca kendi ırklarının cennete gireceğine inanırlar. Bu materyalist millet eskiden günah keçisi adını verdikleri bir keçiyi sırtına günahlarını yükledikleri gerekçesiyle çöle salarlar ve böylece günahlardan kurtulduklarına inanırlardı.
Hıristiyanlar Hz. Âdem (a.s.)’ın işlediği ilk günahtan dolayı bütün insanların günahkâr doğduğuna; Hz. İsa (a.s.)’ın kendisini feda ederek insanların günahlarının temizlediğine inanırlar. Hz. İsa (a.s.) m ölümünü temsil eden vaftiz ayini ile çocukların günahlarından temizlendiğini kabul ederler. Bağışlama yetkisini böylece Tanrının elinden alan Hıristiyanlar, insanları sonraki dönemlerde kontrol etmek için günahlarını papazlara itiraf ettirmek suretiyle bağışlarlar. Bu işleme Hıristiyanlıkta “günah çıkarma” denir. İlk defa dördüncü Latran Konsili’nde (1215) ergenlik çağma giren her Hıristiyan için yılda bir defa günah çıkarma kararı alınmıştır. Papazların kiliselerde günah çıkardıkları özel yerlere günah çıkarma hücreleri denilir. Bu hücreler kiliselere 16. yüzyıldan itibaren eklenmiştir.
İslâm, bir ırk ve sınıfın imtiyazını, insanların günahlı doğduklarını, günahların şahıslar tarafından affedilebileceğini kabul etmez. “Yahudiler, “Ateş bize sadece sayılı günler dokunacaktır” derler. De ki ‘böyle olacağına dair Allah’tan bir söz mü aldınız…”,“Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi yapar.”, “Annesinden doğan her insan fıtrat üzerine tertemiz doğar.”
Islâm, insanın bir başkasının yaptığından, gücünün yetmediğinden sorumlu olmadığını kabul eder. Kişinin sorumlu olabilmesi için olgunluk yaşında ve aklının başında olmasını şart koşar.
Kişi kendi hür iradesi ile, isteyerek yaptığı işlerden sorumludur. Dileme ve tercih etme insana aittir. işin varlık âlemine çıkması ise Allah’ın yaratması iledir, insan o işin meydana gelmesine sebep olan irade etme ve bunun sonucu olarak o amele meyletmekten sorumludur: Ayrıca Allah, unutarak, hata ile bilmeyerek, uykuda uyuyup kalmak suretiyle meydana gelen günahlardan da insanı sorumlu tutmamaktadır.
Islâm, insanın günah işlemesiyle sonuna kadar kötü kalacağını kabul etmez. İnsanın günahının affedilmesini başkalarının tasarrufuna bırakmaz. Kulun Allah’a tövbe etmesi, her yerde, her zaman mümkündür. “Allah kullarının tövbelerini kabul eder ve yaptıkları günahları bağışlar.” Hz. Peygamber (s.a.s.) de insanları tövbe etmeye teşvik etmiştir: “Bütün insanlar hatalıdır; hatalı insanların Allah katında en makbul olanları tövbe edenleridir.”
Günahlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır. Günah kalbe işleyip onu karartarak iman nurunu oradan çıkarıncaya kadar katılaştırır. Her bir günahın içinde küfre gidecek bir yol vardır. Günah istiğfar (tövbe) ile hemen yok edilmezse, kalbi kötülüğe sürükler ve Allah’ın itaatinden çıkmış bir kalp hâline getirir.
Günah düşünceden pratiğe geçmemişse cezası olmaz. Resulullah (s.a.s), “Allah’u Teâlâ ümmetimden nefislerinde yapmayı arzuladıkları şeyleri yapmadıkları ve konuşmadıkları müddetçe affetti.” buyurmuştur.
Günahların Çeşitleri:
Sorumluluk ve ceza açısından günahlar kebâîr (büyük) ve sağır (küçük) diye iki kısma ayrılır.