Yolculukta Namazların Cem Edilmesi

By | 1 Nisan 2015

yolculukta-namazlarin-cem-edilmesi    Yolculuğun uzun olması durumunda öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazlarının cem edilmesi (yani birleştirilerek aynı vakitte kılınması) caizdir. Uzun yolculuk, yukarıda açıkladığımız gibi on altı fersah ve yukarısıdır. Bundan daha kısa olan yolculuklarda namazlar cem edilmez.
Kişi, önceki namazı sonrakinin vaktinde (cem-i tehir) ya da sonrakini öncekinin vaktinde (cem-i takdim) kılmak konusunda seçim hakkına sahiptir. Ancak güzel olan, geciktirerek kılmaktır; yani önceki namazı geciktirmek, sonraki namazı ise vaktinin başında kılmaktır. Böylece her iki namazı sonraki namazın ilk vaktinde kılmış olur. Her iki namazı da ilk namazın vaktinde kılacak olursa önce vaktin namazını, ardından diğerini kılar ve vaktin namazını kılmaya başlarken iki namazı cem etmeye niyet eder. İki namaz arasını sadece kâmet getirecek ve -şayet abdesti bozulursa- abdest alacak bir süre kadar ayırır. İki namaz arasında sünnet namazlardan birini kılarsa Ahmed b. I lanbel’dfiı gelen bir görüşe göre cem yapma imkânı kalmaz. Diğerine göre ise cem eline imkânı devam eder. En güzeli, sünnet namazı farzın sonrasına bııakınak ve iki larzı hiçbir şekilde birbirinden ayırmamaktır. İkinci namazın vaktinde cem edecek olursa birinci namazın vakti çıkmadan “namazları cem etmeye” niyet etmesi yeterli olur ve namazları kılarken ayrıca niyet etmesine gerek kalmaz. Çünkü o, birinci namazı ancak İkinciyle cem etmek düşüncesiyle geciktirmiştir. Birinci namazın vaktinin hemen başında niyet etmekle vakit çıkmadan hemen önce niyet etmek arasında fark yoktur. Cem etmeye niyet etmeksizin ilk namazın vakti sona ererse bu namazlar cem edilemez.

İkinci namazın vaktinde cem ediyorsa -ilk vakitte olduğu gibi- ilkin önceki namazı ve ardından diğerini kılar. Aralarının sünnet veya başka bir şeyle ayrılıp ayrılamayacağı konusunda Hanbelî mezhebi içinde iki görüş vardır. Hanbelî fıkıh bilginlerimizden Ebû Bekir, namazları cem etmek ve kısaltmak için özel bir niyete ihtiyaç olmadığını söylemişlerdir.
Namazların yağmur sebebiyle cem edilmesi ise akşam ile yatsı namazında caizdir. Öğle ile ikindi arasında cem edilip edilmeyeceği konusunda ise Hanbelî mezhebinde iki görüş vardır.
Yağmursuz sırf çamur veya aşırı soğuk rüzgârlı havada namazları cem etmenin caiz olup olmadığı konusunda Hanbelî mezhebinde iki görüş vardır.
Bu durumlarda cem etmek istediğinde bakarız: yağmur sebebiyle birinci namazın vaktinde cem etmek istiyorsa birinci namazın vaktinin başında, o namaz bitirip ikinci namaza başlarken havanın yağmurlu olması şartı aranır. Ama ikinci namazın vaktinde cem edecekse yağmurun halihazırda yağıyor veya kesilmiş olması arasında fark yoktur. Çünkü o, ilk namazı, bir engel sebebiyle bir sonrakinin vaktine zaten ertelemiştir. Dolayısıyla bu engelin ortadan kalkması bu ertelemeye etki etmez. Zira ilk namazın vakti geçmiş olup telâfi edilme imkânı kalmamıştır.
İnsanların elbise ve ayakkabılan ıslanacağı ve eve girip çıkmakta zorluk çekecekleri için yağmurlu havalarda namazları cem etmelerini caiz gördük. Nitekim Buhârî ve Müslim’de, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Ayakkabılar ıslanacağı zaman namaz binekler üzerinde kılınır.”
Namazlan cem etmek konusunda hasta da yolcu hükmündedir. Çünkü Allâh hasta ve yolcuyu şu ayet-i kerimede birlikte zikretmiştir:

“İçinizden herkim hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerden oruç tutsun. ”

Bu hükümdeki kolaylaştırmanın gerekçesi acizlik ve çekilen meşak­kattir. Bu ise hastada ziyadesiyle vardır. Bundan dolayı o, bu ruhsatı kul­lanmaya daha lâyıktır. Çünkü yolcu, şayet zenginse ve güç ve iktidar sa­hibiyse ikâmet halindekine göre daha keyifli ve rahat bir zaman geçirmiş de olabilir. Buna rağmen ona yolculuk ruhsatlarından istifade etme hakkı tanınmıştır. Hasta ise böyle değildir. Bundan dolayı bu ruhsatlardan isti­fade etmek konusunda yolcudan daha öncelikli olmalıdır.