Suizandan Kaçınmak

By | 9 Nisan 2015

Suizandan KaçınmakSuizandan Kaçınmak

Ali İbnu Hüseyin -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem mescidde itikâfta bulunu­yordu. Yanında hanımları vardı. Onlar, yanından kalkıp evlerine gittik­lerinde, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Safiyye bintû Huyey’e: “Acele etme de ben de seninle birlikte geleyim” buyurdu. Safiyye’nin evi Usâme’nin evindeydi. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem O’nunla birlikte çıktı. Ensar’dan iki kişi Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve selleme bakıp, yanlarından geçtiler. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem o ikisine:

“Buraya gelin. Bu Safiyye bintu Huyey’dir” buyurdu. O ikisi: Sub- hânallâh ey Allah’ın Rasûlü! (Biz senin hakkında hayırdan başka bir şey düşünmeyiz.) dediler. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şüphesiz şeytan insanın bedeninde kanın dolaştığı gibi dolaşır. Şeytanın sizin nefislerinize vesvese atmasından endişe ettim.”

Vaaz

Hadisimizde kötü niyetten ve suizan diye de anlatılan şüpheden uzak durmanın ve bunlara meydan vermemenin önemi anlatılmakta­dır. Önce hadîs-i şerifteki olayı kısaca görelim:

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, âdeti üzere o yıl da ramazan ayının son on gününde Mescid-i Nebevî’de itikâfa girmişti. Olayın geçtiği gün Safiyye diğer annelerimizle birlikte Resû- lullah Efendimiz’i ziyarete gitmişti. Bir müddet oturduktan sonra Efendimizin hanımları evlerine gitmek üzere kalkınca Safiyye anne­miz de kalktı. O diğer zevcât-ı tâhirât gibi Mescid-i Nebevî’nin etrafın­daki odalarda değil, daha uzakta ve sonraları Üsâme İbni Zeyd’e geçen bir evde oturduğu için Nebiyy-i Muhterem Efendimiz onu evine götür­mek istedi. Yolda onları ensardan iki kişi gördü. Bu iki sahâbî, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımıyla birlikte yürüdüğünü görünce, belki de onları rahatsız etmemek için süratle oradan uzak­laşmak istediler. Fakat Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efen­dimiz, onların kalbine şeytanın, “Acaba Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem gecenin bu saatinde hangi kadınla dolaşıyor!” diye bir şüphe atabileceğini düşünerek, onlara durumu açıklama gereğini hissetti ve yanındaki hanımın eşi olduğunu belirtti. Sahâbîler, hatırlarına fena bir düşünce gelmediğini ve gelemeyeceğini söyleyince de, şeytanın insa­nın hatırına her şeyi getirebileceğini ifade buyurdu.

Bir peygamberin, hatıra gelmesi muhtemel olan böyle bir günahı işlemesi elbette mümkün değildir. Çünkü Allah Teâlâ peygamberlerini günah batağına düşmekten korumuştur. İşte bu sebeple bir müslüman, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem hakkında böyle bir şüpheye kapılamaz. Aksi halde bu suizan onu büyük bir günaha, hatta küfre bile götürebilir. Ancak şeytan insanı baştan çıkarmak ve ona dilediği gibi tesir edebilmek için büyük imkânlara sahiptir. Düşmanı olduğu insanın düşünce sistemine girme ve orada tıpkı damarlarda dolaşan kan gibi hareket etme ve ona olmadık şeyleri telkin etme özelliği vardır. İşte bu sebeple insanın bu ezelî düşmanına karşı dikkatli olması gerekir. Zira insan, damarlarında büyük bir süratle dolaşan kanın hareketini nasıl hissedemiyorsa, şuuruna şeytanın kolayca nüfuz ettiğini ve kendisine kötü düşünceler, vesveseler telkin ettiğini de farkedemez.

Şu halde bize düşen görev, Allah Teâlâ’nın buyurduğu gibi, şeytanı düşman bilmek ve onun bizi cehenneme sokmak için her hileye baş vurduğunu unutmamaktır.

Vaazdan Öğrendiklerimiz:

Şeytan insanın vücudunda kan gibi dolaşır ve onun kalbine her türlü şüpheyi, vesveseyi atabilir.
Bu sebeple şeytana karşı dikkatli ve uyanık olmalıdır.
Bir müslüman diğer insanların kendisi hakkında şüpheye kapılabileceği davranışlardan uzak olmalı, böylece hem kendini zan ve töhmet altında bırakmamalı hem de diğer kardeşlerinin kendi yanlı­şı yüzünden günaha girmesine imkân vermemelidir. Dedikoduya yol açacak durumlarda, etrafındakilere açıklama yapmalıdır.
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine karşı işte böylesine şefkat doluydu; onların istemeden de olsa günah işlemeleri­ne gönlü razı olmazdı.
İtikâftaki bir müslümanı eşi veya başkaları ziyaret edebilir; o da itikâf yerinden dışarı çıkarak onları yolcu edebilir.