Şahitlikte Kadın Neden Yarım Sayılır?

By | 29 Ocak 2015

sahitlikte-kadin-neden-yarim-sayilir    Kadının esas mizacı heyecandır ve heyecanlarıyla yaşar ve fizyolojisi itibariyle erkekten  farklıdır. Bir hadise ile karşılaştığında heyecanına bir heyecan daha katar. Bazen de şahitlik  yapacağı meselede kıskanç davranabilir, rekabet hissi baskın gelebilir. İşte bu ve benzer  sebeplerden dolayı İslâmiyet kadını büyük günahlara düşmekten korumuş, ona şahitlikte yanma  yardımcı bir kadın vermiştir.
Kur’ân’daki hükümler incelendiğinde, ilk göze çarpan nokta insanın hem bedenî, hem de ruhî  yapısı düşünülerek tespit edilmiş olmasıdır.
Şahitlik meselesinde de bu yönü görmek mümkündür. Şahitlikte bir erkeğin yerine iki kadının  kabul edilmesi, hikmetiyle birlikte şöyle ifade edilir:
“Erkeklerinizden iki şahit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa şahitlerden razı olacağınız bir erkek; biri unuttuğunda, şaşırdığında diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir…”
Buradaki esas mesele kadının yaratılışı ile doğrudan alâkalıdır. Onun psikolojik yapısının bir gereğidir. Kur’ân da, hadis de buna işaret ediyor. Bugünün modern psikolojisi de bu hususu doğruluyor.Her kadının rahatlıkla benimseyeceği ruhî özellikleri kısaca şöyledir:
Kadının esas mizacı heyecandır ve heyecanlarıyla yaşar.

Bunun için düşünceler, aklından çok kalbine işler, tesirleri de o şekilde gelişir.Hadiseler karşısında pek tarafsız kalamaz. Muhakemeden ziyade duygularıyla hareket eder. Merhamet ve şefkat tarafı ağır bastığından hadiselere sezgisiyle yaklaşır. O tarzda değerlendirir.Kadın, fizyolojisi itibariyle de erkekten farklıdır.Bu farklılık bütün kadınlarda aynıdır. Her ay belli günlerde âdet¬ten dolayı yarı hastadır. Annelik günleri başlayınca bu hastalık biraz daha yoğunluk kazanır.Dokuz aylık hamilelik devresi, doğum ve lohusalık müddeti çocuğun emzirilmesi, bakımı, geceleri uykusuz kalması ve bu arada ev işleri, eşine karşı görev ve sorumlulukları kadının beden yapısında değişikliklere sebep olur.Bu özelliklerinden dolayı Kur’ân, “Kadınlar unutabilirler, onun için şahitlikte onlara bir yardımcı verilmeli” diyor.Bunu, kadını yaratan Yüce Allah ifade buyuruyor. Öyle ise bu değişmeyen bir kuraldır.Kadınların içinde unutkan olmayan, bazı erkeklerden daha güçlü hâfızaya sahip olanlar yok mudur?Şüphesiz vardır, ama genel olarak kadınlarda bu psikolojik hal daha çok görülür. Hadiseyi akıllarında fazla tutamamaları normaldir. Aklî ve zihnî bir zaaf olan unutkanlık daha galiptir. Hadiste “noksanlık” olarak ifade edilen de budur.Bu unutkanlığa tesir eden faktörler nelerdir?

Kadınlar hassas bir ruh haline sahipler. Bunun için genellikle çabuk etki altında kalır, âni tepki gösterirler. Ani tepki ile isabetli karar verilemeyeceği ise aşikârdır.Kadın daha çok içe dönüktür. Kendine has bir dünyası vardır. O- zellikle ev hanımları gün boyu ev işleriyle iç içedir. Çocuklarının bakımı ve terbiyesi ile meşguldür.İç âlemi ile bu kadar alâkadar olan bir kadının, dış dünyadaki me-seleler pek ilgisini çekmez. Ticaret, iş hayatı, spor ve siyasetle çok az kadın ilgilenir.Bugün milyonlarca erkeğin konuşup tartıştığı futbola ve siyasete kadınların uzak durması bu gerçeğin sadece bir boyutudur. Dış dünyanın bu kadar uzağında olan bir kadın, dış dünyadaki olaylara nasıl vâkıf olacak, mahiyetlerini nasıl öğrenecek, aklında nasıl tutacak, şahitliğini ne oranda tam yapabilecektir?Hayâ kadının en önemli özelliğidir. Bunun için kadın, hayası ve edebi itibariyle, kadınlık özelliği dolayısıyla olaylara erkekler kadar vâkıf olamaz, ayrıntısını anlayamaz. Sadece bir tarafım gördüğü bir olayın bütününü öğrenemez.Neticede doğru ve eksiksiz şahitlik yapma imkânını bulamaz. Kadının bunlar gibi psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik özelliklerini bilen bir insan, bir sistem, “Kadına şahitlik meselesinde eşit hak vermiyor” diye İslâma dil uzatamaz, hücuma kalkamaz.İslâmiyet şahitlik meselesinde kadına erkek kadar bir sorumluluk yüklemeyip, iki kadının şahitliğini, bir erkeğe denk tutmakla; hattâ bazı dâvâlarda onu tamamen muaf göstermekle hakkım zayi etmemiştir. Aksine onu düşünmüş, bir günaha düşmesini önlemiştir.Çünkü şahitlik büyük sorumluluk gerektiren bir iştir, ağır bir görevdir.
Bu husustaki âyetlerin meâli şöyle:
“Şahitliği gizlemeyin. Onu kim gizlerse şüphesiz kalbi günahın acısından sızlar. Allah işittiklerinizi bilir.”
“Ey iman edenler, kendiniz, ana-babanız ve yakınlarınızın aleyhlerinde de olsa, Allah için şahit olarak adaleti gözetin.”
Hadis-i şeriflerde şahitliğin ne kadar önemli bir sorumluluk taşıdığına işaret edilirken, yalancı şahitliği de büyük günahlar arasında zikredilir. Peygamberimiz (a.s.m.) büyük günah olarak Allah’a ortak koşmanın ve anne-babaya karşı gelmenin arkasında sayar ve “Dikkat ediniz, birisi de yalancı şahitliktir” buyurur.
Hatta bir rivayette yalancı şahitlik günahların en büyüğünden sayılır.
Ayrıca, bir meselede şahitlik yapacak olan kimse o hadiseyi açık seçik bilmelidir.
İhtimal ve zan üzerine kanaat bildirmemeli, görülecek şeyleri mutlaka görmeli, duyulacak olanları iyice duymalıdır.
Bunun önemini veciz şekilde hadis-i şerif bildiriyor:
Peygamberimiz, sahabinin birisine güneşi göstererek, “Güneşi görüyor musun? Onun benzerine şahitlik yap, yoksa vazgeç” buyurşlardır.
Çünkü şahitlik bir dâvâyı ispat eden güçlü bir vesiledir. Kula ve ah’a âit bir hakkın ortaya çıkmasıdır. Şahitlikle mühim bir hak yebulur, zâyi olmaz.
Evet, İslâmiyet kadını büyük günahlara düşmekten korumuş, un bazı zaaflarına kapılıp, duygusal davranarak yalancı şahitlik bi bir günaha girmesine engel olmuştur. Şahitlik esnasında yanına bir yardımcı kadın vererek de bunun önlemini almıştır.
İşte bundan dolayı şahitliklerde iki kadın bir erkek yerine geçecektedir.Bir hadise ile karşılaşan kadın heyecanına bir heyecan daha katır. Hadiseyi tam olarak tespit edemez, hataya düşebilir. Şahitlik esmasında hatırlayamaz.Bu arada sorumluluk altında kalmaması için İslâm ona şefkatle yaklaşmış, eksikliklerini tamamlaması için yarana bir kadın daha katmıştır.Bazen kadınlar şahitlik yapacağı meselede kıskanç davranabilir, rekabet hissi baskın gelebilir.Bunun için hadisenin bazı taraflarını gizleyerek, adaletin tecellisine gölge düşürebilir.
Fakat iki kadın şahitlik yaparsa, birisinin gizlediğini öbürü açığa vurarak şüpheler ortadan kalkmış olur.Diğer taraftan iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit tutulması hiçbir zaman kadının erkeğin yarısına eşit olduğunu göstermez.Çünkü bu sadece şahitlik meselesinde her türlü teminatın bulunmasına önem verildiğinin hukukî sahada bir uygulamasıdır. Yoksa diğer hususlarda kadınla erkek arasında bir fark yoktur.