Sabrın Sünneti

By | 11 Şubat 2015

Sabrın SünnetleriSabrın Sünneti

“Ey iman edenler! Zorluklara ve sıkıntılara sabırla katlanın ve birbirinizle bu sabırda yarışın, cihad için ha­zırlıklı ve uyanık bulunun ve yolunuzu Allah ve kitabıyla bulun ki, kurtuluşa erebilesiniz.” (Âl-i İmrân 200)

“Muhakkak ki, ölüm tehlikesiyle, korku ve açlıkla, mal, can ve ürünlerin eksiltilmesiyle sizi sınayacağız. Ama zorluklara karşı sabredip sebat ve dayanıklılık gösteren­lere iyi haberler müjdele.” (Bakara 155)

“Kim eziyetlere sabreder, yapılan kötülüklere de, inti­kam almayıp affetme yolunu tutarsa, şüphesiz bu hareke­ti yapılmaya değer işlerdendir.” (Şûrâ 43)

“Ey iman edenler! Sarsılmaz bir sabır ve namaza sa­rılarak Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak

sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153)

Ebû Mâlik Hâris ibn Âsim el-Eş’arî -Allah ondan razı ol- sun-‘den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuşlardır:

“Temizlik yani her türlü günah ve pisliklerden arınmak; imanın yarısıdır. Elhamdülillah demek mizanı doldurur, Sübhanallah ve Elhamdülillah sözleri ise yerler ve gökler arası­nı doldurur, namaz bir nurdur, sadaka bir bürhandır, sabır aydınlıktır. Kur’ân senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahleyin işine gücüne çıkar, kendisini satar; ya ka­zanır ya da kaybeder (yani kişi Allah’ın emirlerini yerine ge­tirmekle nefsini Allah’a satarak kazanır, ya da kendi nefsinin sefasına uyup Allah’ın emirlerini çiğneyip kendisni şeytana satarak kaybeder).” (Müslim, Tahâra 1)

Ebû Saîd Sa’d ibn Sinân el Hudri -Allah ondan razı olsun- ‘den rivayet edildiğine göre ensardan bir kısmı Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den bir şeyler istediler. O da verdi, tekrar istediler yine verdi, sonunda yanındaki mal bitti. Elin­deki olan herşeyi verdikten sonra onlara şöyle dedi: “Yanım­da mal olsaydı sizden esirgemezdim, kim istemekten çekinir iffetli davranırsa Allah onun iffetini artırır, kim tokgözlü ol­mak isterse Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır, kim sabretmeye gayret ederse Allah ona sabır verir, hiçbir kimseye sabırdan daha geniş ve hayırlı bir şey verilmemiştir. (Buhâri, Zekat 50. Müslim, Zekat 126)

Ebû Yahyâ Suheyb ibn Sinân -Allah ondan razı olsun-’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Mü’minin durumuna gerçekten hayret edilir. Zira her durumu onun için hayır sebebidir, bu özellik sade­ce mü’minlerde bulunur. Çünkü sevinecek olsa şükreder bu onun için hayırdır, başına bir bela gelse sabreder bu da onun için bir hayırdır.” (Müslim, Zühd 64)

Enes ibn Mâlik -Allah ondan razı olsun-’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in hastalığı ağırlaşıp sıkıntılar kendisini daraltınca Fâtıma -Allah ondan razı olsun-: ‘Vah babacığım sıkıntın ne kadar da büyük’, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve­sellem: “Bu günden sonra baban için artık sıkıntı yoktur.” bu­yurdu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem vefat edince Hz. Fâtıma: ‘Vah babacığım Allah’ın çağrısına icabet etti… Gide­ceği yer Firdevs Cenneti olan babacığım… Vah ölüm haberini Cebrâil ile paylaşacağımız babacığım vah…’

Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem defnedilince Fâtıma -Allah ondan razı olsun- çevresindekilere şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in üzerine toprak atma­ya gönlünüz nasıl razı oldu? (Buharı, Meğazî 83}

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in azatlısı, dostu ve dostunun oğlu olan Ebû Zeyd Üsâme ibn Zeyd ibn Hârise -Allah onlardan razı olsun-’den nakledildiğine göre şöyle söyledi: Kızı Zeynep Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e: ‘Oğlum ölmek üzeredir, lütfen bize kadar geliniz’ diye haber gönderdi.

Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’de selam gönderdi ve: “Veren de alan da Allah’tır, O’nun katında her şeyin belli bir vakti vardır, sabretsin ecrini Allah’tan beklesin.” buyur­dular. Bunun üzerine kızı Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’e and veriyorum mutlaka gelsin diye tekrar haber gönderdi. Bu sefer Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem ya­nında Sa’d ibn Ubâde, Muâz ibn Cebel, Übeyy ibn Ka’b, Zeyd ibn Sâbit ve başka bazı sahabilerle beraber kalkıp kızına git­ti.

Çocuğu Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e verdi­ler. Onu kucağına aldı canı çıkmak üzere çırpınıp duruyor­du. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in gözlerinden yaş­lar boşandı. Durumu gören Sa’d ibn Ubâde bu ne haldir ya Rasûlallah? diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem de: “Bu Allah’ın kullarının kalbine koyduğu acıma duygusu­dur” buyurdu.