Oyun ve Oyuncakların Önemi Nedir ?
Oyun, çocukların baş meşgalesi ve en önemli işidir. Çocuğun oynadıkça duyguları keskinleşir, yetenekleri serpilir, becerisi artar. Çünkü oyun, çocuğun en tabii öğrenme ortamıdır. Oynayan çocuk, kendi küçük dünyasındadır. Oyun, çocuğun hürriyetidir.
Oyun, bir ayağı hayal dünyasında, öteki ayağı gerçekler dünyasında bir köprüdür. Çocuk, oyun aracılığı ile bu iki dünya arasında anlamlı bir bağ kurar.
“Oyun, çocukların en tabii anlaşma ortamıdır. Bir araya gelen iki küçük çocuk, daha birbirlerinin adını öğrenmeden oynamaya koyulur.
“Oyun, kazanılan olumlu özelliklerin pekiştirildiği, geliştirildiği bir ortamdır aynı zamanda.” Çocuğun gelişmesi ve kişilik kazanması için, sevgiden sonra gelen ikinci ve en önemli ruhi besindir.
Çocuklar, dünyaya oynamak için geldiklerini sanırlar. Onların doya doya oynamalarına fırsat verilmelidir. Oyun, çocuğu rahatlatan; geliştiren ve kendisine ait bir dünya kurup gündelik endişelerinden kurtaran bir faaliyettir. Çocukların bütün bir gününü ev ödevleri ve özel derslerle geçirmesini bekleyen ebeveynler, yanlış yapıyorlar. Oyuna ayrılan zaman, kayıp sayılmaz. Çocuk, oyuna yiyecek gibi ihtiyaç duyar. Çocuk, oyun sayesinde yardımlaşmayı, kolektif yaşamayı öğrenir. Sosyal bir varlık olarak toplumdaki yerini alır. Kendi hakkını korumak, başkalarının hakkını gözetmek, işbirliği ve paylaşma, evden çok oyun ilişkilerinde kazanılan özelliklerdir. Bu bakımdan çocukların hareketliliği ve oyuna düşkünlüğü anlayışla karşılanmalıdır.
Çocukların hareketli dönemlerinde rahatça oynayabilecekleri, döküp saçabilecekleri yer ayrılmalıdır. Tehlikeli maddeler ortadan kaldırılmalı, ama sürekli endişe içinde de olunmamalıdır. Dur, yapma, elleme!” deyip durmak hoş olmaz. Her istediği de çocuğun eline verilmemelidir.
Oyun, okul öncesi yaşlarının tek uğraşıdır. Ancak oyuna başlamakla oyun ihtiyacı sona ermez, çocuk büyüdükçe, gelişim düzeyine göre biçim değiştirerek sürer gider. Bu nedenle okulu, oyun çağının sonu olarak görmek yanlıştır. İlkokul çocuğunu ‘oyundan kesmek’, oyundan almak yanlıştır. İlkokul birinci sınıf çocuğunu beş saat boyunca okul sıralarında kımıldamadan oturmaya zorlamak, kötü eğitimdir. Çocuğu, öğrenmeden soğutmanın en kestirme yoludur. Bunun yerine oyunu, öğrenmenin yardımcısı ve aracı kılmak gerekir. Oyuna doymamış bir çocuk, okuldaki öğretime hazır değildir.”
Okul çağındaki çocuklarda takım oyunları, sosyalleşmeleri için vazgeçilmez meşgalelerdir. Bu sayede çocuk, toplumda istenen veya istenmeyen kişi olmayı, beraberliği ve yalnızlığın zararlarını öğrenecektir.
Oyun, çocuğun hayatında büyük bir yer tutmakla beraber, oyun zamanları belirlenmelidir. Çocuk, her şeyin bir sınırı olduğunu bilmelidir. Çocuklarımıza, hayatlarını huzurlu geçirmeleri için gerekli olan neşe ve oyunu öğretmeli, ama öte yandan zevkin ve eğlencenin, onlar için bir hedef olmasını engellemeliyiz.
Çocukların yaratılışlarında hareketlilik vardır. Ruhi güvenlik içinde enerjilerini boşaltabilmelidirler. Ama sıkışık apartmanlar ve pahalı eşyalar, çocukların hareket alanını daraltmakta; gerginliğin birikmesinden endişe doğmaktadır. Çocukların gerginliklerim boşaltmaları için koşacak bahçe, uygun oda ve oyuncaklara ihtiyaçları vardır.
Çocuk yuvaları ve anaokullarının kurucusu olan Frobel “Çeşitli şekil ve büyüklükteki sayılarla oynamak, çocukların zihinleri üzerinde çok önemli etkilerde bulunacak, beden ve zihinlerini, çiçeklerin açılıp serpilişi gibi açacak, geliştirecektir.” diyerek oyun ve oyun araçlarının gerekliliğini açıklamakta ve oyun araç gereçlerinin seçiminin de çok önemli olduğunu, yanlış bir oyun aracı seçilmesinin, ileride telafisi zor problemlere sebep olabileceğini belirtmektedir.
Uzmanlar, yanlış seçilen oyuncakların çocukları, şiddete ittiğini, Türkiye’de çocuk psikolojisine önem vermeden oyuncak tüketildiğini, artık “erkek çocuğa tabanca, kız çocuğa bebek” anlayışının değişmesi, bunun yerine, çocukların yaşlarına göre kabiliyetlerini geliştirecek oyuncakların seçilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Oyun dönemindeki çocuk, gücü olanı örnek almakta ve benzemeye çalışmaktadır. Çocuğu, şiddet kuşatmasından kurtarmanın bir yolu, şiddete sevk etmeyen oyuncaklar bulundurmaktır. Sert, köşeli ve şiddete sevk edici oyuncaklardan uzak tutulan çocuk, hareketli, renkli ve geometrik oyuncaklarla baş başa bırakılırsa, gelişmesi hız kazanacaktır. Bilinmesi gereken bir husus, en pahalı oyuncak en iyi oyuncak değildir. Artık son derece gelişmiş olan oyuncak sanayisi, çok çeşitli seçenekler sunmaktadır. Ana babalar, oyuncak satın alırken çocuğun ruhi ve zihnî gelişimine katkıda bulunabilecek olanını tercih etmelidir. Tek bir fonksiyonu olan, mesela düğmeye basıldığında hareket eden bir oyuncak yeterli değildir. Oyuncak, çok yönlü olmalı, legolarda olduğu gibi, çocuğun kendinden bir şey katmasına müsait bulunmalıdır.
Yapıcı ve problem çözücü kimseler, çocukluklarında sıklıkla mamul olmayan oyuncaklarla büyümüşlerdir. Tabanca, otomobil, bebek gibi oyuncaklar, mamul olanlardır. Çocuk, hiç olmazsa yarı mamul oyuncakların parçalarını bir araya getirme durumunda olmalıdır. Bizler, yokluk ve gelenek sebebiyle oyuncaklarımızı kendimiz yapardık.
Çocuğun gelişimini sağlamak için ona, duyma, görme, koku ve tat alma duygularını geliştirebilecek oyuncaklar verilmelidir. Her evde çocuğun elleyebileceği, ısırabileceği, koparabileceği, nesneler kolayca bulunabilir. Bunlar, çocuğun çiğneyebilmesi için temiz kumaş parçalar!; sıkabileceği, eğip bükebileceği plastik şişeler, kutular, torbalar; kırıştırıp ses çıkarabileceği kâğıtlar, boş karton kutular, kullanılmayan mutfak eşyaları olabilir.