Namazda Safları Düzeltmek

By | 8 Nisan 2015

Namazda Safları SıklaştırmakNamazda Safları Düzeltmek

Nu’man İbnu Beşir’den,-Allah ondan razı olsun- O şöyle dedi: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ” Saflarınızı, düzeltin, şayet saflarınızı düzeltmezseniz Allah yüzlerinizi birbirine çevirir.” (Yani aranıza düşmanlık, kin konur ve kalpleriniz birbirine çevrilir.)

Müslim’in bir başka rivayetişöyledir:

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem sanki okları düzeltir gibi saflarımızı düzeltirdi. Bizim buna alıştığımızı görünceye kadar böyle yapmaya devam etti. Kendisi bir gün namaza çıktı ve namaz kıldıra­cağı yerde durdu. Tam tekbir almak üzere iken göğsü saf hizasından dışarı çıkmış bir adam gördü. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

“Ey Allah’ın kulları! Ya saflarınızı düzeltirsiniz, ya da Allah Teâlâ sizin aranıza düşmanlık, buğz ve kalblerinize ihtilâf koyar da birbirini­ze yüz çevirirsiniz.”

Vaaz

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, namazda safların düzgün olmasına büyük önem verirdi. Bu konudaki hadisler, insanı şaşırtacak kadar çoktur. İslâm, insanın iç dünyasında olmasını arzuladığı ahenk ve düzeni, dış dünyada da meydana getirmeyi veya dış dünyasına da yansıtmayı hedeflemiştir diyebiliriz. Bütün bu hadisler, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in safları düz ve sık tutmaya büyük önem verdiğini göstermektedir.

Düzgün bir saf, aynı zamanda doğruluğun, dürüstlüğün, birlikteli­ğin, hedef ve gaye birliğinin alâmeti sayılır. Çünkü Allah Teâlâ bu nite­likleri sever. Eğriliği, yalancılığı, bölünmüş ve parçalanmışlığı, dağınık­lığı, arzu ve emellerin çeşitliliğini ve bunlardan doğan gayesizliği ise sevmez. Nitekim bir âyet-i kerîmede: “Allah, kendi yolunda kurşunla kaynatdmış binalar gibi saf bağlayarak çarpışanları sever” (Saf sûresi, 4) buyurulur. Namaz, müslümanları günde beş defa Allah’ın huzurunda bir araya getiren bir eylem, bir cihad kabul edilebilir. Cep­hedeki cihad gibi, namazda da saflar oluşur. Namazda müslümanlar birlik ve beraberliklerini, nizam ve intizamlarını, disiplinlerini hem kendileri görüp moral kazanırlar, hem de bu hallerini düşmanlarına göstererek onların kalblerine korku salarlar.

Sanki safların düzenli olmayışı, ruh ve düşüncenin, niyetin doğru olmayışının bir göstergesidir. Çünkü Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, safların düzgün olmayışının sonucunu, kalblerin uyuşmaması ve neticede müslümanların birbirlerinden yüz çevirmeleri ile açıkla­maktadır.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in safların düzgünlüğüne gösterdiği bu hassasiyet, aynı zamanda onun estetiğe verdiği önemin de bir delili sayılabilir. Çünkü gelişi güzel bir saf, insanın göz zevkine, dolayısıyla gönül zevkine zarar verir. Bu sebeble Allah Rasûlü sallalla­hu aleyhi ve sellem, toplumda göze ve gönle hoş gelmeyen, insan zev­kini okşamayan çirkinlikleri de ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.

Bir başka yönden baktığımızda bu bir eğitimdir. Allah Rasûlü sal­lallahu aleyhi ve sellem, öğrettiği ve emrettiği şeylerin bizzat eğitimi ve tatbikatıyla da meşgul olmuşlardır. İnsanlara hem fert, hem de top­lum boyutunda bunu göstermiş ve örnek olmuştur.

Saflar düz tutulmadığı takdirde müslümanlar arasındaki birlik ve beraberlik şuurunun kaybolacağını, kalplerin, gönüllerin birbirinden kopacağını ifade buyurmaktadır. Camide safları düz tutmasını bilme­yecek kadar dağınık, birlik fikrinden uzak, birbiriyle ilgisiz ve becerik­siz kimselerin hiçbir güzelliğe sahip çıkamayacağını, hiçbir kötülüğe engel olamayacağını belirtmektedir. Müslümanları ancak sünnet-i seniyyenin kurtaracağına gönülden inanan kimseler, Peygamber-i Zîşân Efendimiz’in saf düzeni konusuna bu kadar büyük önem vermesinin hikmeti üzerinde düşünmeli ve bu sünneti canlı tutmaya çalışmalıdır. Müslümanları günde beş, ayrıca cuma günleri haftada bir, ramazan ve kurban bayramları dolayısıyla yılda iki defa büyük cemaat halinde bir araya toplayan namaz ile toplum hayatımız arasında sıkı bir ilgi bu­lunduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Şayet müslümanlar namazlarını düzgün ve usulüne uygun şekilde kılabiliyorlarsa, muntazam bir hayatı benimsemeleri sebebiyle hal ve gidişleri, yani toplum düzenleri de iyi olacaktır.

Efendimiz, safların düzgün olmasına özen göstermeyenleri bek­leyen tehlikeye işaret ederek, “Ey Allah’ın kulları! Saflarınızı düzel­tiniz; yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz” diye uyarması, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur. Safların düzgün olmasına dikkat edenler, iç dünyaları düzgün, huzurlu ve âhenkli, ayrıca doğru, dürüst ve düzgün olmayı arzu eden vasıflı insanlardır. Zira safların düzgün olmasına önem vermeyenler, gönül dünyası dağınık, perişan ve vurdumduymaz kimselerdir. Ruh dünya­sı dağınık ve perişan, hedefi belirsiz, yüce bir idealden yoksun kişiler şayet kendilerine çeki düzen vermeye, derlenip toparlanmaya ve böylece kendilerine gelmeye gayret etmezlerse birbirlerine olan düşman­lıkları artar, araları iyice açılır, sonuçta yok olup giderler. İç dünyaları düzgün olanların bu güzelliği davranışlarına da yansır. Şu halde müs­lümanlar hem içlerinin hem de dışlarının muntazam olmasına gayret edeceklerdir.

Şimdi başımızı iki avucumuzun arasına alıp derin derin düşünme­liyiz ve saflarını düzgün tutmayanları tehdit eden bu hadislerin ışığında kendimize “Acaba biz neden birbirinden bu kadar kopuk, dağınık, bir­birine küs, dargın ve düşman olduk?” diye sormalıyız. Câmilerimizde saf bağladığımız zaman, sağımıza solumuza bakınarak perişan hali­mizin fotoğrafını ibretle seyretmeliyiz. Sonra da saflarımızın düzgün olmasının kalplerimizin düzelmesine vesile olacağını, sıkışık durma­mızın da aramızda merhamet ve şefkatin yeniden boy atmasını sağlayacağını bilerek gereğini yapmalıyız.

Resûlullah Efendimiz’in safların sık ve düz tutulması için göster­diği bunca gayretin hedeflerinden biri de; namaz kılan müslümanların saflarını meleklerin Allah huzurundaki saflarına benzetmek ve böylece onları Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini kazanmaya elverişli hale getir­mektir.

Vaazdan Öğrendiklerimiz:

Namazda safları düzgün tutmaya teşvik vardır.
Kâmetle namaza başlama arasındaki konuşma, namaza engel teşkil etmez ve kâmetin tekrarı da gerekmez. Ancak bir kısım âlimler, bu konuşmanın namazı ilgilendiren bir konuda olması gerektiğini belirtmişlerdir. Namazla ve ibadetle alâkalı olmayan konuşmaların, kâmetin tekrarını gerektireceğini söylemişlerdir.
Sünnetle konulan edebe uymak gerekir. Sünnete muhalefet edenler maddeten veya mânen ceza görürler. İmamlar cemaatin saf bağlamasıyla ilgilenmelidir. Nitekim Allah Rasûlü safların arasında do­laşır, düzgün saf tutmayanları uyarırdı.
Saflar, arada boşluk bırakmadan düzgün tutulmalıdır. Önce ilk saf tamamlanmalı, sonra sırasıyla diğer saflar tutulmalıdır. İlk saflarda bulunanlara Allah’ın rahmet, meleklerin de dua edeceği bilinmelidir.
En fazla sevap imamın arkasındaki safa durmakla, sonra da sı­rasıyla diğer saflarda bulunmakla elde edilir. İmamın arkasındaki safa aklı başında, bilgili ve yaşlı başlı olanlar durmalıdır. Öndeki safta boşluk görüldüğü zaman, oraya en yakın olan kimse hemen öne geçmelidir.
Saflar arasında boşluk bulunması, safların eğri büğrü tutulma­sı o namazın mükemmel olmadığını gösterir. Safları düzgün tutanlara Allah merhamet eder, düzgün tutmayanlardan nimetini keser ve onları birbirlerine düşman eder.
Şeytan safların arasında boşluk bulunca oraya girer.