Kebâir (büyük günahlar) Günahı Bırakmanın Yolları ?
Allah’ı tanımaya engel olan ve yapılması hâlinde şer’i ceza gereken veya Allah’u Tealanın cehennem azabıyla tehdit ettiği günahlardır. Bir başka görüşe göre Allah’ın yasakladığı her şey büyük bir günahtır. Büyük günahların sayısı hadis rivayetleri göz önünde bulundurularak, yedi, dokuz, yetmiş, iki yüz olarak tespit edilmiştir.
Büyük günahların belli başlıları şunlardır; Allah’a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, İslâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, Mekke’nin hareminde günah işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak.
Bir Müslüman hafife almadan, kalbinde tasdik olduğu halde büyük günah işlerse, dinden çıkıp kâfir olmaz. Ehl-i sünnet, büyük günah işleyen kimsenin kâfir olmayacağını, cehennemde ebedî kalmayacağını, tövbe etmeden ölürse dahi, Allah dilerse fazl-ı keremiyle onu affedeceğini, dilerse adaletiyle cehennemde ona azap edeceğini kabul eder.
Kebâirin (büyük günahların) en büyüğü Allah’ı tanımamak, zatında, sıfatında ve fiillerinde O’na ortak koşmaktır. Buna ekberu’l-kebâir denir. “Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle affetmez. Bunun dışındaki günahları dilediği kimseler için affeder.” Allah’ın rahmetinden ümidini keserek günah işlemeye, isyan etmeye devam etmek veya azabından emin olarak günaha aldırış etmeden tövbe etmemek caiz değildir. Mümin ne kadar günah işlerse işlesin korku ve ümit arasında olmalı, rabbinden yüz çevirmemelidir.
“Ey günahta aşırı giderek nefislerine zulmetmiş kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin;
muhakkak ki Allah bütün günahları bağışlar. Şüphe yok ki O, çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”
“Fakat azabımın da pek acıklı bir azap olduğunu kullarıma haber ver.”
Bir mümin, kalbinde tasdik, dilinde ikrar olduğu halde günah işler veya farzları yerine getirmede gevşeklik gösterir, fakat bu günahların karşılığında cezayı da hak ettiğine inanıyorsa bu kişi günahkâr mümindir. Allah u Teâlâ’nın böyle bir insanı küfürle vasıflaması, mecazidir. Yani nimeti inkâr, nankörlük manasındadır. Bir Müslüman günahı helâl kabul eder veya yapmadığı farzı inkâr ederse gerçek anlamıyla kâfir olur.
İslâm’ın esasları ile hükmetmemek büyük bir günahtır. Eğer İslâm’ın devrini bitirdiği, çağımızda gereksiz olduğu inancı ile İslâm’ın hükümleri uygulanmıyorsa bu küfürdür.