Kadınlar, Erkek Hocadan Ders Alabilirler mi?

By | 30 Ocak 2015

kadinlar-erkek-hocadan-ders-alabilirler-miTebliğ, eğitim ve öğretimde fitne, fesat ve benzeri şekilde, kişiyi dolayısıyla harama iten hallere meydan verilmemelidir. Dinen birbirlerine yabancı olan erkekle kadın kapalı bir mekânda yalnız başlarına kalmamalıdır.
Bu mânada hizmetler yapılırken konuşmacı ile dinleyici hanımların çok yakın mesafede yüz yüze gelmesine meydan vermemelidir.

rkek hocanın hanımlara dinî yönden yardımcı olması birkaç bakımdan olabilir. İlk anda akla gelebilen şunlardır:
Vaaz ve nasihat eder, konferans verir, konuşma yapar, sorularına cevap verir, başta Kur’ân olmak üzere dinî dersler verir.

Hangi yol ve vesileyle olursa olsun, tebliğ görevinde, özellikle erkeklerin hanımlara dinî yönden faydalı olması bakımından rehberimiz Peygamber Efendimizdir (a.s.m.).

Şu hadis-i şerif konuya güzel bir örnek oluşturur:

Ebû Said el-Hudrî rivayet ediyor:

Bir kadın Resulullah’a (a.s.m.) gelerek şöyle dedi:

“Ya Resulallah! Sohbetinizi dinlemek için erkeklerden bize fırsat kalmıyor. Her zaman huzurunuzda onlar bulunuyor, öğreniyorlar. Müsait zamanınızda bize de bir gün ayırın, o gün gelelim, Allah’ın size bildirdiğinden bize öğretin.”
Bunun üzerine Resulullah (a.s.m.) “Falan günde, falan yerde toplanın” buyurarak sohbet için belli bir gün ayırdı.
Resulullah (a.s.m.) belirlenen günde hanımların bulunduğu yere geldi ve Allah’ın kendisine öğrettiğinden kadınlara anlattı.

Ebû Hüreyre böyle bir hadisenin başka bir zamanda da geçtiğini ve Resulullah’m (a.s.m.), “Falan hanımın evinde toplanın” dediğini beyan ederek, Resulullah’ın oraya gidip, hanımlarla sohbet ettiğini bildirir.

İbni Hacer, bu hadis-i şerifin açıklamasında ayrıca şu hükme de dikkat çeker:

“Bu hadis, sahabi kadınların dinlerini öğrenmek için gösterdikleri hırsı ve ciddiyeti gösterdiği gibi, hanımlara dini meseleleri öğretmek için belli bir zaman tayin etmenin caiz olduğunu gösterir.”

Abdullah bin Abbas rivayet ediyor:

“Resulullah (a.s.m.) Mescitte vaaz ettikten sonra kadınlara duyuramadım zannıyla yanında Bilal olduğu halde erkek saflarından çıktı, kadınların tarafına geçti ve kadınlara vaaz ederek onlara sadaka vermeyi emretti. Sözleri o kadar tesir etti ki, kadınların kimi kulaklarındaki küpeyi, kimi parmağındaki yüzüğü çıkarıp atmaya başladı. Bilal de onları eteği içine topluyordu.”

Hadis-i şeriflerden açıkça görüleceği gibi, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) gerek mescitte, gerekse mescidin dışındaki mekânlarda, hattâ bir hanımın evinde toplanan sahabi hanımlara İslâmî tebliğ etmiştir. Sorularına cevap vermiş; açıklanması istenen konularda izahlarda bulunmuştur.

Bu toplu halde olduğu gibi, ferdî olarak da bazen kendi evlerinde, bazen mescitte, bazı zamanlarda da değişik zemin ve yerlerde hanım sahabilerin dinî ihtiyaçlarını karşılayıcı bilgiler vermişlerdir.

Burada gözden uzak tutulmaması, dikkat edilmesi ve üzerinde durulması gereken noktalar şunlardır:
Birinci nokta: Bu çeşit tebliğ, irşad, eğitim ve öğretimde fitne, fesat ve benzeri şekilde kişiyi dolayısıyla harama iten hallere meydan verilmemelidir.

Bu husus çarşı-pazar, cadde-sokak ve yolculuklarda olduğu gibi, bu gibi ortamlarda da önemlidir.
Yani gerek erkek, gerekse kadın şehevî bakışlarından sorumludur; bunun için gözünü ve kalbini kontrol altına almalıdır.

İkinci nokta: Dinen birbirlerine yabancı olan erkekle kadın kapalı bir mekânda yalnız başlarına kalmamalıdır.

Çünkü üçüncüsünün şeytan olacağı hadislerde ifade edilir ki, bu hal yasaklanmış ve caiz görülmemiştir.
Üçüncü nokta: Bu mânada hizmetler yapılırken konuşmacı ile dinleyici hanımların çok yakın mesafede yüz yüze gelmesine meydan vermemelidir.

Çünkü böyle bir durumda, konuşmacı ve dinleyiciler bakışlarını kontrol etmekte zorlanacaklardır. Bunun için geniş ve müsait mekânları tercih etmeli, sakmcalı hallere yol açıcı hareketlere engel olmalıdır.

Yalnız başta Kur’ân Kursları, İmam Hatip Liseleri ve İlâhiyat Fakülteleri olmak üzere okullarda erkek hoca kız talebe veya kadın hoca erkek talebe yakınlığı bir eğitim zaruretinden başka bir şey olmasa gerektir.

Burada daha çok hoca-talebe yakınlığı söz konusudur. Burada öğrenilen ilimlerin bir kısmı da farz ilimler sınıfına girmektedir ki, yukarıdaki şartlar çerçevesinde konuyu değerlendirmek doğru olacaktır.