Kadın Nasıl Yaratılmıştır?

By | 26 Ocak 2015

kadin-nasil-yaratilmistir   Kur’ân-ı Kerimin açık ifadesiyle ilk insan Hz. Âdem’dir. Cenâb-ı Hak onu yaratırken toprak unsu¬runu tercih etmiş, ondan yaratmış ve ona ruh vermiştir. Daha sonra da hem Hz. Âdem’e bir can yoldaşı olması, hem de insanlık türünün üreyip çoğalması için de Havva annemizi yaratmıştır.
Kadının yaratılışı, Nisâ Sûresinin 1. âyetinde, “O insandan eşini vücuda getirdi” şeklinde ifade edilir.Meşhur tefsirlerde bu âyet açıklanırken şöyle denilir:
Cenâb-ı Hak, Havva’yı Hz. Âdem’in sol kaburga kemiğinden yarattı. O sırada Hz. Adem’i hafif bir uyku tuttu. Bir müddet sonra uyandığmda Hz. Havva’yı gördü.İlk anda şaşırdı, sonra çok sevdi. Kalbi hemen ona ısındı ve aralarında bir dostluk ve yakınlık meydana geldi.
Bu mesele hadis-i şeriflerde açıkça beyan edilir ki, bu da aym za-manda âyet-i kerimenin tefsiri konumundadır. Bu hususta rivayet edilen iki hadis-i şerifin meâli şöyledir:
Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor. Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuşlardır:
“Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. O memnun olacağın bir tarzda dosdoğru devam edemez. Eğer ondan faydalanmak istiyorsan bu eğri haliyle birlikte faydalanırsın. Tam arzuna göre düzeltmeye kalkarsan onu kırarsın. Onun kırılması da boşanmasıdır.”
Hz. Ebû Hüreyre’nin başka bir rivayetinde de Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden, bir meseleye şahit olduğunu gördüğü zaman, ya hayır konuşsun veya sussun. Kadınlar hakkında iyilik ve hayır tavsiye ediniz. Çünkü onlar kaburga kemiğinden yaratılmışlardır. Kaburga kemiğinin en eğri tarafı da üst tarafı, uç kısmıdır. Eğer onu doğrultup düzeltmeye kalkışırsanız, onu kırarsınız. Kendi halinde bırakırsanız daima eğri kalır. Öyle ise birbirinize, kadınlara iyi davranmayı tavsiye ediniz”
Hadis-i şerif, ilk kadın olması itibariyle Hz. Havva’nın, dolayısıyla bütün kadın sınıfının hem maddî bakımdan yaratılışına, hem de huy, karakter, tabiat, mizaç ve bünyesine işaret eder.
Hz. Havva ilk kadındı. Cenâb-ı Hak onu bir hikmet eseri olarak Hz. Adem’in bir parçasından yaratmıştı. Daha sonraki bütün kadın ve erkekler bu iki insandan türemiş, çoğalmıştır.
Gerek Hz. Adem’in yaratılışında, gerekse daha sonra Havva validemizin yaratılışında nasıl bir yaratılış kanunu, hangi hikmetlere göre cereyan etmiştir, bilemiyoruz.
Bu, Allah’ın kudretini göstermesi yanında, aynı zamanda insanın yaratılışında babayı birinci derecede, anneyi de ikinci derecede gösteriyor.
Yani çocuğun oluşumuna sebep olan sperm erkekten geldiğinden, baba birinci derecede rol oynuyor.
Ayrıca ilk erkek olan Hz. Adem’in, ilk kadın olan Havva’nın yaratılışı tamamen istisnâî ve özel bir durumdur. Daha sonraki insanlar ne onun gibi yaratılmış, ne de yaratılışta öyle bir yol takip edilmiştir.
Hadis-i şerifte kadının kaburga kemiğinden yaratıldığının ifade edilmesindeki asıl önemli hikmet, kadınla erkek arasındaki mizaç farklılığıdır.
Aile kadın-erkek beraberliğini sonuç veren bir yuvadır. Bu yuvanın yaşaması ve yaşatılması her iki cinsin birbirlerine olan davranışlarının belli bir düzen içinde devamı ile mümkündür.Evin idaresi, geçimi, büyük ölçüde erkeğin üzerindedir. Erkek bu yükümlülüğü sağlıklı bir şekilde yürütmekle görevlidir. Bu ağır görevi yerine getirirken, kendisine en büyük yardımcı ve destek ise hanımıdır.Ailenin hem maddî, hem de manevî bütün meselelerinde kadm da söz sahibidir, onun da fikri alınmalıdır.Her durumda erkek, kadının görüş ve düşüncesine başvurmalı, yuvayı birlikte yaşatmak için el ve gönül birliği içinde olmalıdır.Fakat bu arada evin beyi kadının yaratılıştan sahip olduğu birtakım özelliklerini de unutmamalı, göz önünde tutmalıdır.
Kadın erkeğe göre daha heyecanlı, yaratılış itibariyle daha acelecidir. Bir “şefkat kahramanı” olmasından dolayı da duygusal tarafı daha fazladır. Bu arada birtakım farklı ve değişik düşünce ve değerlendirmelerde bulunabilir.İşte erkek, kadını bu haliyle kabul etmeli, onu kendi arzusuna göre davranmaya zorlamamalıdır.Hadis-i şerif, kadını, yaratılıştan gelen özellikleri ile kabul etmeyi, onu değiştirmek için zor kullanmamayı, nazik ve anlayışlı olmayı tavsiye eder.