Hz. Musa Günden Güne Büyüyor

By | 9 Mart 2015

hz-musa-gunden-gune-buyuyor   Hz. Musa sarayda günden güne büyüdü. Artık emeklemeğe başlamış, az sonra da yürümüştü. Âsiye ona bütün şefkatiyle bakıyordu. Annesi hâlâ sütünü emziriyor, ona şarkılar söylüyor, oyun oynattırıyordu.Bir gün Asiye kocası Firavun’a Musa’yı uzattı, kucağına verdi:
— Kendin için, gözaydınlığın için çocuğu eline al! dedi.

Firavun:
— Hayır! dedi. Bu çocuk benim için değil, senin için göz aydınlığıdır.
Küçük Musa Firavun’un kucağında yaramazlığa başladı. Hemen sakalına minik ellerini uzattı, kıllarını yolmaya başladı.
Ne oluyordu böyle? Firavun’a ne büyükler, ne de küçükler el uzatamazken şimdi el uzatıyor, sakalını yoluyordu.

Firavun kızdı:
— Cellât! diye seslendi. Fakat Asiye Hatun hemen ileri atıldı.Güzel ve tatlı sözlerle Firavun’u yatıştırarak dedi ki:
— Bırakınız onu! O çocuktur! Ne yaptığını bilir mi o? Sen Mısırlılar arasında süs eşyası yönünden benden daha zengin olanı bulunmadığını bilirsin. Ben bunlardan biriyle yakut bir oyuncak yapacağım. Yanına bir de ateş parçası koyacağım. Musa eğer elini uzatıp yakutu almak isterse akıllı olduğu anlaşılır. O zaman da onu öldürtürsün. Yook, ateş parçasını alırsa aklının olgunlaşmamış olduğunu anlarız.
Âsiye Hatun, mücevherlerinin kutusundan bir yakut çıkardı. Bir tâs içinde de ateş parçası getirtti. Musa Cebrail’in emriyle elini ateş parçasına uzattı.

Ateşi aldı, ağzına götürdü. Âsiye Hatun da:

— Bak, dedi. Çocuk ne yaptığını biliyor mu? Firavun da Cellâdı geri gönderdi.
Hz. Musa sarayda çocukluktan, nihayet delikanlılık çağına vardı. Her gün Firavun’un atlarına biniyor, yiğitlik talimleri yapıyor, saraylı elbiseleri giyiyordu.

Bir gündü. Musa’nın sarayda bulunmadığı bir saatte Firavun:
— Bana atımı hazırlayın! dedi. Adamları hemen atını önüne çektiler. O da hayvana bindi. Saraydan ayrıldı. Genç Musa, işinden saraya döndüğü zaman:
— Babam Firavun nerede? diye sordu! Ona:
— Atma bindi; gezmeğe gitti; dediler….
— Benim de atımı getirin bana! dedi.

Genç Musa hemen getirilen hayvanın sırtına atladı. Firavun’un jsmma varmak için atı sürdü, gitti.
Ögle olmuştu. Herkes dinlenmeye çekildiği bir sırada Menif şehrif geldi. Dükkânlar kapalıydı. Yollarda da kimse yoktu, tek tük insan görünüyordu.

Musa artık olgun, ergin bir yaşa girmişti.
Hak Teâlâ ona şöyle buyurdu:
Musa erginlik çağma geldiği ve olgunlaştığı zaman ona Peygamberlik ve bilgi verdik. İyi davranışta bulunanları biz e:e böyle mükâfatlandırırız.» (Kasas sûresi, âyet: 14)
Musa da bugün iyi bir iş yapacaktı. Ve Allah onu mükâfatlandıracaktı.
Musa ahalinin her şeyden habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada iki kişinin birbiriyle kavga ettiklerini gördü. Bunlardan birisi kendi tarafından, İsraillilerdendi. Öteki de, Firavun tarafından, inananlardandı. Kendi kavminden olan adam Musa’dan, düşmanı karşı yardım istedi. Musa, Mısırlının göğsüne bir yumruk indirdi, onu hemen Öldürdü. Musa:
—«Bu şeytan işidir! Şeytan insanı aşikâr bir biçimde baştan çıkarıcı bir düşmandır! Ey Yüce Allah’ım! Ben öz nefsime zulmettim, bu adamı öldürdüm, suçumu bağışla, bana acı!..» dedi.

Esirgeyen ve yarlıgayan da onun suçunu bağışladı. Musa:
— «Ey Rabbim! dedi. Senin benim hakkımda gösterdiğin bu nimete ve lütfa karşı bir şükran olmak üzere günahkârlara arka olmayacağıma ve onlara yardım etmeyeceğime söz veriyorum!»
Hz. Musa’nın:
— “Bu Şeytan işidir” dediği iş neydi? Çünkü Mısırlı kavgacı İsrailoğullarından bir kadına Şeytan işi teklif etmiş, onu zinaya çağırmıştı. Hz. Musa tarafından bir yumrukta öldürülmekle de cezasını rulmuştu.
Hz. Musa öldürdüğü adamı meydanda bırakmak istemedi. Sağa, sola bakındı. Kendisini gören olmadığını sanarak ölüyü aldı, kum içine gömdü. Sonra şehirde korkarak dolaşmaya başladı. Geceyi bu Menif şehrinde geçirdi. Saraya dönmedi.
— Belki Firavun işlediğim suçu haber alır! diye düşünüyordu.

Ertesi sabah yine sokakta dolaşmaya başladı. Birdenbire karşısına dünkü gün yardım ettiği ve onun için adam öldürdüğü kimse çıktı. Ona:
— Bana yeniden yardıma koş! diye yalvardı, feryat etti. Musa bu adama:
— «Sen azgınlığı apaçık görülen bir kimsesin! dedi. Ona yine yardım etmek üzere ilerledi. Yardım isteyen İsrailli bu sefer Hz. Musa’nın kendi üstüne saldırdığını sanarak:
— Ey Musa! Dün öldürdüğün adam gibi beni de mi öldüreceksin? Sen yer yüzünde barış ve iyiliksever bir kimse değil, zorbalık yapan bir adam oldun!» dedi. G)
Hz. Musa o zaman dövülen Israilli’nin düşmanım kendi halincr bırakıp ona ilişmedi. Fakat bu, Mısırlı bir adamın dün Musa tarafından öldürüldüğünü gitti, bütün şehre yaydı.

Firavun da bu haberi duydu. Hemen adamlarını çağırttı.
— Musa’yı yakalayınız! dedi. O bizim adamımızdır. Onu büyük yol üstlerinde değil, ara yollarda arayınız. Gençtir, büyük yolları bilmez!..
Hz. Musa, gerçekten dar sokaklardan kaçıyordu. Şehrin en ücra bir yönüne vardı. Karşısına bir adam çıktı.
— Ey Musa! dedi. Memleketin ileri gelenleri seni öldürmek için konuşup duruyor. Bu şehirden hemen git. Ben sana iyilikler dileyer bir kimseyim!

Musa, korku ve telâşla çevresini gözetleye gözetleye şehirden çıktı, gitti. Kendi kendisine:
«Ey Yüce Rabbim! diyordu. Beni zalim olan kavimden kurtar.» (Kasas sûresi, âyet: 21) .
Böylece kum çöllerine daldı. Doğuya doğru yol aldı. Uzun mesafeleri aştı. Bir gün Şuayb Peygamberin yaşadığı topraklara, Medyen e geldi:
— «Ey Yüce Rabbim! diyerek duaya başladı. Umarım ki ser. bana doğru yolu gösterirsin!..» (Kasas sûresi, âyet: 22)

Bu sırada bir atlının yanma yaklaşmakta olduğunu gördü. Kim o bu gelen böyle?.. Bu, elinde kısa bir mızrak tutan bir melekti. Atî:
ne gömdü. Sonra şehirde korkarak dolaşmaya başladı. Geceyi bu Menif şehrinde geçirdi. Saraya dönmedi.
— Belki Firavun işlediğim suçu haber alır! diye düşünüyordu.
Ertesi sabah yine sokakta dolaşmaya başladı. Birdenbire karşısına dünkü gün yardım ettiği ve onun için adam öldürdüğü kimse çıktı. Ona:
— Bana yeniden yardıma koş! diye yalvardı, feryat etti. Musa bu adama:
— «Sen azgınlığı apaçık görülen bir kimsesin! dedi. Ona yine yardım etmek üzere ilerledi. Yardım isteyen İsrailli bu sefer Hz. Musa’nın kendi üstüne saldırdığını sanarak:
— Ey Musa! Dün öldürdüğün adam gibi beni de mi öldüreceksin? Sen yer yüzünde barış ve iyiliksever bir kimse değil, zorbalık yapan bir adam oldun!» dedi. O)
Hz. Musa o zaman dövülen Israilli’nin düşmanını kendi halinde bırakıp ona ilişmedi. Fakat bu, Mısırdı bir adamın dün Musa tarafından öldürüldüğünü gitti, bütün şehre yaydı.

Firavun da bu haberi duydu. Hemen adamlarını çağırttı.

— Musa’yı yakalayınız! dedi. O bizim adamımızdır. Onu büyük yol üstlerinde değil, ara yollarda arayınız. Gençtir, büyük yolları bilmez!..
Hz. Musa, gerçekten dar sokaklardan kaçıyordu. Şehrin en ücra bir yönüne vardı. Karşısına bir adam çıktı.
— Ey Musa! dedi. Memleketin ileri gelenleri seni öldürmek için konuşup duruyor. Bu şehirden hemen git. Ben sana iyilikler dileyer bir kimseyim!

Musa, korku ve telâşla çevresini gözetleye gözetleye şehirden çıktı, gitti. Kendi kendisine:

«Ey Yüce Rabbim! diyordu. Beni zalim olan kavimden kurtar.» (Kasas sûresi, âyet: 21) .
Böylece kum çöllerine daldı. Doğuya doğru yol aldı. Uzun mesafeleri aştı. Bir gün Şuayb Peygamberin yaşadığı topraklara, Medyen . geldi:
— «Ey Yüce Rabbim! diyerek duaya başladı. Umarım ki sen bana doğru yolu gösterirsin!..» (Kasas sûresi, âyet: 22)

Bu sırada bir atlının yanma yaklaşmakta olduğunu gördü. Kimd: bu gelen böyle?.. Bu, elinde kısa bir mızrak tutan bir melekti. Atlı onun yanına  geldi. Hz. Musa meleği görünce korktu. Yere kapanmak, ona secde etmek istedi. Fakat melek:
— Bana secde etme sen! dedi. Arkamdan gel. Sana kılavuz olayım. Melek önde, yorgun, aç, dudağı susuzluktan kurumuş olan Musa  onun ardından yürüdü. Yolda giderken bütün umudu kendisine iua ettiği gibi O’na doğru yolu göstermesiydi.
işte şimdi Medyen kapısındaydılar. Melek gözden kayboldu. Musa yalnız kalmıştı.
Hazret-i Musa yardımı Allah’tan bekledi.
KuPan şöyle buyurur:
Musa Medyen’e doğru yöneldi. Duasında: Yarabbi! dedi. Bana doğru yolu göstereceğini umuyorum.»