Hicretin Birinci Yılı : Ezanın Okunma Şeklinin Seçilmesi

By | 17 Mart 2015

hicretin-birinci-yili-ezanin-okunma-seklinin-secilmesiMedine’ye yerleşilince ezanın nasıl okunacağı, Müminlerin camiye, namaza çağrılışının ne yolda yapılacağı bir zaruret halini aldı, büyük bir soru haline geldi. Müslümanlar Cuma günlerinde ve cemaati toplamada bir işarete muhtaç oldular. Bu yol, Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’le ashab arasında konu oldu. Kimileri:
— «Boru çalınsın» dediler. Tâ ki halk toplanmış olur. Fakat Hazret-i Muhammed (S.A.V.):
— «Böyle bir alâmet, Yahudilere benzerlik alâmeti olur.» diyerek bu örneği kabul etmedi. Kimi kişiler:
— “Çan çalınsın, çanlar vurulsun” dediler. Hazret-i Muhammed (S.A.V.):
— «Bu da Nasâraya benzemek olur.» diyerek bu öneriyi de kabul etmedi.
Kimileri:
— «Ateş yakılsın!» dediler. Peygamber (S.A.V.) de:
— «Bu da Mecûsi (ateşe tapanların) inancıdır!» dedi ve bunu da kabul etmedi.
Hazret-i Ömer (Allah ondan razı olsun):
— «Bir kişi seslensin, nida etsin!» dedi. Hemen Bilâl-i Habeşi’ye (Allah ondan razı olsun) haber verildi. Yüksek sesi vardı. Namaz vakitlerinde:
— «Essalât-ı camia» diye seslenirdi.
Aradan bir zaman geçti Abdullah bin Zeydil Ansâri (Allah ondan razı olsun) rüyasında bir kişi gördü. Bu adam kendisine:
— «Ne yapıyorsun?» diye sordu. O da:
— «Halkı namaza çağırıyorum!» dedi. O kişi de:
— «Ben sana bundan daha güzel birşey öğreteyim!» dedi. Ve ezan sözlerini ona tamamiyle öğretti.
— Bir rivayete göre de Mescid-i Nebevi’nin üstüne çıktı. Ezanı, Sünnet üzere okudu.
Zeyd oğlu Abdullah uykudan uyandı. Okunan Ezan tastamam aklında kalmıştı. Rüyasını Resulullah (S.A.V.)’e anlattı. O da:
— «Bu rüya haktır. Namaza çağırış böyle olması gerektir!» diye buyurdu. Bilâl Hazretine emir vererek:
— «Bu hizmeti yerine getir!» dedi.
Yine rivayet edildiğine göre Cebrail (A.S.) buna uygun ezanı öğretmiştir.
Rivayet olunur ki ezan vakti gelip Bilâl ezan okuyunca Hazret-i Ömer (Allah ondan razı olsun) de böyle bir rüya görmüştü. Geldi, Peygamber (S.A.V.)’e rüyasını bildirdi o da:
— «Cebrail bana da senden önce gelmiş, öğretmişti.» diye buyurmuştu.
Yine rivayet ederler ki yedi kişi buna benzer rüyalar görmüştü. Ve MÎRAC GECESİ’nde Peygamberler sultam Hazret-i Muhammed (S.A.V.) de bu üslûb üzere okunduğunu görmüştü.
Böylece, Ashab’m (Allah onların hepsinden razı olsun) rüyaları, Hazret-i Resûl-i Ekrem (S.A.V.)’in gördükleri ve İlâhî vahiy böyle olunca ezan sapasağlam bir hale geldi. Çökmesine asla güç yoktur.
Bilâl-i Habeşî (Allah ondan razı olsun) sabah namazında Hazret-i Muhammed (S.A.V.)’in odasının kapısına gelip:
— «Essalât yâ Resûlâllah!» dedi.
Ashab-ı kiram (Allah onlardan razı olsun)
— «Hazret-i Muhammed (S.A.V.) uykudadır.» dediler. Bilâl Hazreti de iki kez:
— «Essalâti hayrün minennevm!» Yâni: «Namaz uykudan hayırlıdır!» dedi bu söz Hazret-i Resulullah (S.A.V.)’e hoş geldi.
— «Her sabah ezanında böyle denilsin!» diye buyurdu. Sonra da böyle denilmesi müslümanlara sünnet old’u.