Hanım Kocasının Malından Ne Kadar Harcayabilir?

By | 26 Ocak 2015

hanim-kocasinin-malindan-ne-kadar-harcayabilirBir ev hanımı, kocasının harcaması için verdiği parayı, ancak onun uygun gördüğü, rıza gösterdiği yerlere harcayabilir. Beyinin hoş karşılamayacağı, kabul etmeyeceği, bir yere kadının harcamada bulunması câiz değildir.
inimiz, hanımın ve çocukların geçimini erkeğe yüklerken, kadına da erkeğin evinin, malının sorumluluğunu yükler.

Yani evin beyi, ev ihtiyaçlarını karşılamakla görevliyken, kadın da kocasının kazancını israf etmemek ve telef etmemekle yükümlüdür.

Bu zorunlu ihtiyaçlar için yapılan harcamaların yanında, kadının yapacağı ikram, vereceği sadakalar için de geçerlidir. Her iki halde de zaten kadın israf ve yanlış kullanmaya yol açmayacak bir tutum içinde bulunur.
Bu hususta Peygamber Efendimiz şöyle buyururlar:

“Evin hanımı evindeki yiyeceklerden israf etmeyerek, örf ve âdete göre ailesine, misafirlerine ikram edip harcadığında, bundan dolayı sevap alır.

“Bu malı kazandığı için kocası, muhafaza ettiği için de hizmetçisi bir o kadar sevap kazanır. Bunlardan bazısının sevabı, diğerlerinin sevaplarından bir şey eksiltmez.”

Bu hadisin izahında şöyle bir açıklamaya yer verilir:

Erkeğin kazancından kadının tasarruf sahibi olması en nazik toplumsal meselelerden birisidir.

Kadın, kocasının kazancından gelenek ve göreneğin izin verdiği ölçüde misafirlerine ikramda bulunabilir, fakir fukaraya sadaka verebilir. Zaten bu, kocanın hayat arkadaşına tanıması gereken bir izin ve hoşgörüdür.
Kadının, kocasının parasından harcamasına gelince, kadının harcamaları kocasının izni ve rızasının bulunduğu tarzda olmalıdır.

Fakat bazı durumlar vardır ki, bunun sınır ve ölçüsünü gelenek ve görenekler belirlememiştir.

Mesela kocasının rızasının olup olmadığı şüpheliyse veya cimriliği sebebiyle kadının vereceği dâvet ve ziyafete kocası taraftar değilse yahut hoşnutsuzluğunu davranışlarıyla belli etmişse, bu gibi hallerde hanımın harcamada bulunması câiz olmaz.

Bu esaslardan netice olarak şu hüküm çıkıyor:

Bir ev hanımı, kocasının harcaması için verdiği parayı, ancak onun tespit ettiği, uygun gördüğü, rıza gösterdiği yerlere harcayabilir. Beyinin hoş karşılamayacağı, kabul etmeyeceği, duyunca canının sıkılacağı bir yere kadının harcamada bulunması câiz olmayan bir sınıra dayanır.

Bu konuda Ebû Ümame, Peygamberimizin (a.s.m.) Vedâ Haccında okuduğu hutbesinden şu sözlerini rivayet eder:
“Hiçbir kadın kocasının izni olmaksızın, kocasının evinden, kazancından bir şey harcamasın, sadaka vermesin.”
Cemaatten birisi sordu:

“Yâ Resulallah, bir yiyecek de mi infak etmesin?”

Resul-i Ekrem (a.s.m.) şöyle cevap verdi:

“Evin azığı en aziz malınızdır.”

Hadis-i şerif, kocasının izni olmadığı takdirde, hanımın evdeki yiyeceklerden bile kimseye bir şey vermemesini tavsiye ediyor.

Bu hadis yukarıdaki hükümlere ters düşmez. Burada hanımın, harcamalarına dikkat etmesi, her meselede olduğu gibi bu meselede de kocasıyla birlikte hareket etmesi gerekir. Eşlerin birbirlerine olan itimat ve güvenlerinin önemli bir yönü buradan kaynaklanmaktadır.

Kocasından zorunlu ihtiyaçları görmek için para alan bir hanım, bu parayı götürür zorunlu olmayan yerlere harcar, pratikte iş görmeyen, vitrin süslemeden öteye geçmeyen benzeri yerlere sarf ederse bundan hem sorumlu olur, hem de huzursuzluğa kapı açar.