Gündüz Vaktinin İlk İbadeti Nedir?

By | 25 Mart 2015

gunduz-vaktinin-ilk-ibadeti-nedir    Sabah namazının vakti girdikten sonra güneş doğuncaya kadar oturup Kur’ân okuyarak, teşbih çekerek, tefekkür ederek, ilim öğreterek veya başka bir alime öğrencilik ederek Allâh’ın zikriyle meşgul olmak müstehabdır. İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar da böyledir. Çünkü bu iki vakitte nafile namaz kılınması yasaklanmıştır.

Ebû Ümâme’den (r.a.) Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar insanlarla birlikte oturup tekbir ve tehliller getirmeyi ben, iki köle âzâd etmeye yeğlerim. İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar oturup tekbir ve tehlıl getirmeyi ben, İsmail’in neslinden dört köle âzâd etmeye yeğlerim. ”
Enes b. Mâlik’ten Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Uyuyup da rızıklarınızı talep etmezlik etmeyin.”

Enes b. Mâlik’e Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu sözünün ne anlama geldiği sorulunca şöyle demiştir:

“Sabah namazını kılınca otuz üçer kez sübhanallah,  el-hamdullillah, Allâhu ekber ve lâ ilahe illallah deyin.”

Bir başka rivayete göre ise şöyle demiştir:

“Otuz üç kez sübhanallalı der; otuz üç kez el-hamdullillah der, otuz dört kez Allâhu ekber der. Sonra “Lâ ilahe illallâhu vahdehu lâ şerike leh, lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamduyuhyî veyumîtu ve huve hayyun lâyemûtu, bi-yedihi’l-hayri ve huve a/â külli şey’in kadir” diyerek tamamlar.
İkindiden sonra ve uyumadan önce böyle yapılır.

Urve b. Zübeyr’in babasından nakledildiğine göre, Allâh Rasûlü (s.a.v.), “Sabahleyin veya akşamleyin Allâh yolunda sefere çıkmak dünyadan ve dünya üzerinde bulunan her şeyden daha hayırlıdır.” buyurunca, “Ey Allâh’ın Rasûlü! Savaşacak durumda olmayanlar ne yapacak?” diye sordular. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle cevap verdi:

“Her kim akşam namazım kıldıktan sonra oturup yatsı namazı vakti gelinceye dek Allâh i zikrederse Allâh yolunda akşamleyin sefere çıkmış gibi sevap alır. Her kim sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya dek oturup Allâh i zikrederse Allâh yolunda sabahleyin sefere çıkmış gibi sevap alır. ”

yüz bin köşk ihsân eder; bu köşklerin her birinde yüz bin dilber vardır ve her dilberin hizmetinde de yüz bin uşak vardır. Ayrıca bu kişi Allah katında tövbekarlar zümresine kaydedilir. ”

İbn Ömer’den şöyle nakledilmiştir:

Allâh Rasûlü (s.a.v.) sabah namazını kılınca namaz kılabileceği vakit gelinceye dek yerinden kalkmazdı. Ayrıca o şöyle buyurmuştur: “Her kim sabah namazını kılınca namaz kılabileceği vakit gelinceye dek yerinden kalkmazsa bu süre sonunda kılacağı bu namaz karşılığnda ona makbul bir hac ve umre sevabı verilir. ”

İbn Ömer, sabah namazını kılınca güneş doğuncaya dek otururdu. Kendisine bunu niye yaptığı sorulunca “Bununla sünneti yerine getirmek istiyorum” cevabını vermiştir.

İbn Abbâs’tan Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Her kim sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar itikaf eder/bekler ve ardından tek selâm ile dört rekât kılarsa ve bu rekâtların ilkinde Fatiha Sûresi’ni, üç kez Âyetü’l-kürsî’yi ve yedi kez İhlâs Sûresi’ni; ikinci rekâtta bir kez Fâtiha Sûresi’ni ve ardından Şems Sûresi’ni; üçüncü rekâtta Fâtiha Sûresi’ni ve ardından Tânk Sûresi’ni; dördüncü rekâtta ise bir kez Fâtiha Sûresi’ni, bir kez Âyetü’l-kürsî’yi ve üç kez de İhlâs Sûresi’ni okursa Allâh ona her semadan on melek olmak üzere yetmiş melek gönderir. Onların her birinin elinde cennetten tabaklar ve örtüler vardır. Bu namazı o tabaklara koyarak semaya çıkarırlar. Yolculuk esnasında karşılarına hangi melek çıkarsa bu namazın sahibi için istiğfâr eder. Namaz Allâh’in huzuruna çıkarılınca O (c.c.) şöyle buyurur: ‘Ey kulum! Benim için namaz kıldın, bana kulluk ettin. Artık amellerin için yepyeni bir sayfa açabilirsin; çünkü seni bağşladım. ”

Bu namaz, Hz. Peygamberin, rabbinden rivayet ettiği şu hadisi de izah etmektedir: “Ey Âdemoğlu! Benim rızam için gündüzün başında dört rekât namaz kıl, sonu için ben sana kâfi geleyim. ”

Kimileri bu kudsî hadisteki namazı sabah namazının farzı ve sünneti olarak yorumlamışlar ise de doğrusu bizim söylediğimizdir.