Dünürcülüğün Önemi Nedir ?

By | 1 Ağustos 2019

Kız isteme, bir yuvanın kuruluşunun başlangıcını teşkil eder. Bu safha, her genç için ve o gençlerin aileleri için tatlı bir heyecanın hâkim olduğu safhadır.

Kız istemeye, damat adayının anne babası, yakın akrabaları, hatırlı kişiler gider. “Allah’ın emri, Peygamberin kav­liyle” kız istenir.

Kız istemeyi her iki tarafı yakından tanıyan “dünürcüler” yaptığı gibi, damat adayının kendisi de doğrudan kı­zın babasına talepte bulunabilir yahut kızın babası, müna­sip bulduğu adaya niyetini açıklayabilir. Bu ayıp değildir. Asr-ı Saadet’te vuku bulmuş tatbikatlardandır. Meselâ, Hz.

Ali (r.a.), Peygamber Efendimizin (s.a.v.) pek muhterem kerimeleri Hz. Fatıma’yı (r.anha) bizzat kendisi istemiştir. Tabiî münasip bir lisanla. Abdülkerim b. Suleyh el Basri’den gelen hadise bakalım.

• îbni Büreyde, babasından rivayet etti.

Ensar’dan bir grup, Ali’ye dediler ki: “Fatıma senin yanı başındadır.” Hz. Ali, Peygamber Sallallahü Aleyhi Veselleme gitti. O’na selâm verdi. Resûlullah sordu: “İbnu Ebi Talib’in dileği nedir?” Hz. Ali, “Resûlullahın kızı Fatıma’yı hatırladım da…” dedi. Resûlullah şöyle dedi: “Hoş geldin safa geldin.” Bundan başka bir şey söylemedi.

Hz. Ali, kendisini bekleyen ensar topluluğunun yanma çıktı. “Nasıl bir haber getirdin?” dediler. Hz. Ali “Bilmiyo­rum. Yalnız, bana ‘Hoş geldin, safa geldin.’ dedi.” diye an­lattı. Onlar, “Resûlullah’tan ikisinden biri bile yeterli olurdu. Sana kızını vermiş, mutluluklar dilemiş.” dediler.

Hz. Ömer’in (r.a.) tavrı da herkese örnek teşkil edecek ma­hiyettedir. Hz. Ömer (r.a.), kızı Hz. Hafsa’yı (r.anha) önce Hz. Osman’a, daha sonra Hz. Ebû Bekir’e vermeyi düşünmüş, bu düşüncesini de onlara açmıştı; ancak onlar kabul etmemiş­lerdi. Daha sonra, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hafsa’ya ev­lenme teklifinde bulundu. Bu teklif Hz. Ömer’i çok sevindirdi.

Bu hadiseden de anlaşılacağı üzere, kız tarafı münasip adaya onu damat olarak görmek istediklerini bildirebilir.

Ülkemizde yaygınlaşmış olan âdet ise, kız istemeyi “dünürcülerin” yapmasıdır. Bu da sünnet-i seniyyedir. Peygam­ber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“İki kimse arasında nikâh hususunda aracılık yapmak, şefaatin üstün olanındandır.” (İbn-i Mâce, c.l, s.635)

Bu şekilde dünürcülük yapan kişi veya kişiler, “Hayra öncülük yapan onu işlemiş gibidir.” hadis-i şerifi gereğince aynı zamanda bir hayır işlemiş olmaktadırlar. Hayra öncü­lük eden o kişiler, kız ve erkek tarafının her zaman hayırla yâd edilen bir yakını, ahbabı, dostu olur. Böylece akraba ve dost halkası daha da genişleyiverir.