Cennette İnsanların Ten Rengi Farklılığı Olacak mı?

By | 7 Şubat 2015

cennette-insanlarin-ten-rengi-farkliligi-olacak-mi   Cenâb-ı Hak Cennette mü’minlere nimetleri, sevecekleri, benimseyecekleri, kabul edip hoş karşılayacakları bir şekilde verecektir. “Ten rengi” meselesinde de aynı hususun gerçekleşeceği akıldan uzak değildir. Zenci bir insan dünyada hep beyaz olmak istiyorsa, Cenâb-ı Hak âhirette onun bu arzusunu yerine getirecektir.
Ahiret “kudret yeri”dir. O âlemi, dünyevî ölçülerle mukayese etmek mümkün değildir. Burada gördüklerimizle oradakileri ölçüp tartamayız. Çünkü dünyada her şey bir sebebe, bir hikmete göre ve bir süreç içinde yaratılmaktadır. Âhirette bu hususlara ihtiyaç kalmadan da her şey var edilir, yaratılır, ona göre şekil ve mahiyet alır.
Dünyada ağaç konuşur mu, taş haber anlar mı, su emir dinler mi, hayvan nutka gelir mi? Gelmez. Fakat âhirette her şey hayat sahibi, her şey şuurlu ve her varlık insanın emrinde çalışır. Ağaç konuşur, taş haber anlar, su insanın peşi sıra akıp gelir. Hayalen, kalben ve hissen ne düşünsek, neleri arzu etsek hepsi olur, gerçekleşir. Hiçbir sebep yokken pek çok hadise meydana gelir.
İşte böyle bir âlemde her insan derecesine göre nimetlere erişir. İnsanın bu dünyadaki sûreti, siması, şekil itibariyle sabit kalsa da, güzelliği, nuranîliği, tatlılığı kat kat artar. Kusurları gider, eksiklikleri tamamlanır, her şeyiyle mükemmel ve müstesna bir hal alır.
Cenâb-ı Hak her insanı dünyada ayrı bir güzellikte yaratmıştır. Fakat orada bu güzelliklere türlü türlü güzellikler katılır, mükemmellikler eklenir.
Cenâb-ı Hak Cennette mü’minlere nimetleri, sevecekleri, benimseyecekleri, kabul edip hoş karşılayacakları bir şekilde vereceğine göre, “ten rengi” meselesinde de aynı hususun gerçekleşeceği akıldan uzak değildir.
Meselâ zenci bir insan dünyada hep beyaz olmak istiyorsa, Cenâb-ı Hak âhirette onun bu arzusunu yerine getirecektir.
Konuya Asr-ı Saâdette geçen bir hadisenin ışık tutmasıyla baktığımızda daha rahat anlayacağız.
Habeşli, kömür gibi simsiyah bir simaya sahip olan adı üstünde Esved, Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) huzuruna geldi. Çekingen çekingen duruyordu. “Yâ Resulallah!” diye söze başladı: “Size bir mesele sormak istiyorum, müsaade var mı?”
Şefkat Peygamberi hoş karşıladı, “Buyur, sor, mesele neymiş?” dediler.
“Ey Allah’ın Resulü, siz hem sima, hem renk, hem de peygamberlik cihetinden bize üstün kılındınız. Allah sizi müstesna yarattı. Ne dersiniz, ben de sizin iman ettiklerinize iman etsem, inansam, sizin işlediğiniz güzel amelleri ben de işlesem, sizinle beraber Cennette olabilir miyim?”
Peygamber Efendimiz (a.s.m.), “Evet, olursunuz” dedikten sonra, kalbi İslâma ısınmış, peygamber sevgisiyle coşmuş olan o teni siyah, fakat ruhu ve içi bembeyaz ve aydınlık olan Esved’e şu müjdeyi verdi:
“Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, Esved’in Cennetteki beyazlığı bin yıllık yoldan görülüyor.”
Bu müjdeyi alan Esved, iman etti ve hüngür hüngür ağlamaya, sevinç gözyaşları dökmeye başladı. Bu Cennet arzusu onu öyle yakmıştı ki, o anda yere yığıldı.
Baktılar, yaşıyor mu diye. Ruhu çoktan uçmuştu. Resulullah (a.s.m.) namazını kıldırdı ve mübarek eliyle kabre koydu.1
Evet, Hz. Esved’in bu arzusunu yerine getiren Cenâb-ı Hak inşaallah diğer zenci Müslümanların da bu çeşit arzularını yerine getirecektir.
Aynı husus sarı ırka mensup bir mü’min için de, kırmızı ırktan olan bir Müslüman için de geçerli olur. Cenâb-ı Hak onlara arzu ettikleri şekil, sûret ve simayı bahşedecektir. Bu Onun kudretine ağır gelmeyeceği gibi, uzak da değildir.