Uzlet Nedir?

By | 1 Nisan 2015

uzlet-nedirHz. Peygamberin (s.a.v.) “Yalnız kalmaya (uzlet) çalışın. Çünkü yalnızlık ibadettir” buyurduğu nakledilmiştir. Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) “Mü’min, evinin oturma arkadaşıdır” buyurmuştur. Başka bir hadiste “İnsanların en üstünü, yalnız kalandır; böylece insanlara bir kötülüğü dokunmaz” buyurmuştur. Bir diğer rivayette ise “Garip, dindarca yaşamak için insanlardan kaçan kimsedir” buyurmuştur.
Geçmiş büyüklerden Bişr-i Hâfî, şöyle demiştir:

“Şimdi sessiz kalmak ve evlerden aynlmamak zamanıdır.”
Sa’d b. Ebû Vakkâs, Akîk’teki köşkünde yalnız yaşamaya başlayınca ona “Çarşı pazarları ve arkadaş meclislerini bırakıp bir köşeye çekildin” denilmiş, o da şöyle demiştir:

“Çarşı pazarlan boş; arkadaş meclislerini de eğlenceye dalmış gördüm. Afiyetin onların hepsinden ayrılmakta bulunduğunu anladım.”
Vüheyb b. el-Verd şöyle demiştir:

“Elli yıl insanlarla birlikte bulundum. Onların içinde ne ufacık bir hatayı bağışlayan, ne bir kusura saklayan, ne de kızgın olduğumda güvenebile-ceğim birini gördüm. Onların tek işinin heva ve heveslerinin peşinde koşmak olduğunu gördüm.”
Şa’bî’nin de (rh.a.) şöyle dediği nakledilmiştir:

“İnsanlar uzun süre dini paylaştılar, sonunda din gitti. Mürüvveti (insanlığı) paylaştılar, o da gitti. Sonra hayayı paylaştılar, o da gitti. Sonra korku ve ümidi paylaştılar. Korkarım ki bundan sonra bunun da beteri gelecektir.”
Bir bilge şöyle demiştir:

“İbadet on parçadır. Dokuz parçası susmak; bir parçası insanlardan yalnız kalmaktır. Nefsimden susmasını istedim; ama ne çâre! Ben de yalnızlığı yöneldim. Bu sayede diğer dokuz parça da benim için bir araya geldi.”
Bir diğeri ise şöyle demiştir:

“Kabirden daha iyi öğüt veren; Kur’ân’dan daha cana yakın olan ve yalnızlıktan daha güvenilir olan hiçbir şey yoktur.”
Bişr b. Hâris (rh.a.) şöyle demiştir.
“İlim, dünyadan kaçmaya yardım etsin diye öğrenilir; kendisi aracılığıyla dünya malı elde edilsin diye değil.”
Hz. Âişe’nin (r.a.) şöyle dediği nakledilmiştir.

“Ey Allah’ın Rasûlü! Kimlerle oturup kalkmamız daha iyidir?” diye soruldu. O da (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Gördüğünüzde Allah’ı hatırladığınız, konuştuğunda iyi davranışlarınızın artmasına sebep olan ve bir iş yaptığında size âhireti hatırlatan kimselerle. ”
İsâ b. Meryem (a.s.) şöyle derdi:

“Ey havâriler! Günah işleyenleri sevmeyerek kendinizi Allah’a sevdirmeye çalışın. Onlardan uzaklaşarak Allâh’a yaklaşın ve onlara kızarak Allâh’ın hoşnutluğunu kazanın.”

• Mutlaka birileriyle birlikte olacaksanız bari âlimlerle birlikte olun. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Âlimlerinyanında oturmak bile ibadettir.”

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Kalbini tefekkürden, bedenini sabırdan, gözünü de ağlamaktan ayırma. Yarın sana gelecek olan rızkı tasa etme. Çünkü bu, amel def terine yazılacak bir günahtır. Camilerden de ayrılma. Çünkü Allah’ın evini şenlendirenler Allâh in ailesidir. ”
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Camilere sıkça gidip gelen kimse, faydalanılan bir arkadaş, beklenen bir rahmet, doğru yolu gösteren bazen dehelâk olmayı engelleyen bir kelime ve yepyeni bir ilim bulur. Utandığı ve Allâh ‘tan korktuğu için günahları da terk eder.”

• Bir kimse insanlardan ne kadar ayn yaşarsa yaşasın, cuma ve vakit namazlarında cemaatten ayrılmasına dinde izin yoktur. Dolayısıyla bunlan kesinlikle terk edemez. Çünkü Cuma namazını sürekli terk eden kişi dinden çıkar. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Her kim cuma namazını özürsüz yere üç kez terk ederse Allâh onun kalbini mühürler.”
Câbir b. Abdullah da (r.a.) şöyle bir hadis nakletmiştir:

“İyi biliniz ki Allâh (c.c.) cuma namazını, içinde bulunduğum şu makamda, şu ayda ve şu yılda kıyamet gününe dek sizefarz kılmıştır. Bundan böyle her kim, -âdil veya zalim- bir yöneticisi varken cuma namazını küçümseyerek veya inkâr ederek kılmamazlık ederse Allâh onun iki yakasını bir araya getirmesin, işini bitirmesine imkân vermesin. İyi biliniz ki o, tövbe etmediği sürece, ne namazı, ne orucu, ne zekâtı, ne de haccı kabul edilecektir. Ancak her kim tövbe ederse Allâh onun tövbesini kabul eder.”

Aynca cuma namazına gitmemekle kişi, namaza çağıran müezzini önemsememiş olur. Allâh “Cuma günü namaza çağrılınca derhal Allâh i anmaya koşun ”35 buyurmuştur. Allâh’ı ve O’nun adına çağn yapanı küçük gören ise Müslümanlık’tan çıkar. Dolayısıyla onun tövbe ederek Müslümanlığını yenilemesi gerekir. Elbette Allâh tövbe edenin tövbesini kabul edecektir.

• Kişi, dinen geçerli bir özrü olmadıkça cuma namazını terk edemez. Nitekim şöyle denilmiştir:
“İnsanlardan uzaklaş, ama onları eleştirme, cemaatlerini terk etme.”

• Kişi, elinden geldiğince, dinî konularda kendisine yardım edecekler haricindeki insanlardan ayrı kalmaya çalışmalıdır. Çünkü yalan, zina, adam öldürme ve hırsızlık gibi birçok günah iki kişi arasında gerçekleşir. Bütün bunlardan kurtulmanın yolu yalnız kalmak ve tek başına yaşamaktır.