Bayram namazı hicretten bir sene sonra meşru kılındı. Allah Rasulü (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Medine-i Münevvere’ye geldiğinde baktı ki oranın halkı senede iki günde oynuyorlar. Onlara sordu: “O iki gün nedir?” Dediler ki: “Biz cahiliyye döneminde bu iki günde oynuyorduk.” Allah Resulü buyurdular ki: “Muhakkak ki Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) bu iki gününüzü daha hayırlı iki günle değiştirdi. O iki gün Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramıdır.” Bayramın manası ihsan (iyilik) demektir. Bu günlerde Allahü Teâlâ (Celle Celâlühü) kullarına birçok ikramlar veriyor. Onlardan birisi “Ben sîzleri bağışladım” hitabıdır. Bayram namazları vaciptir. Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ve Hulefa-i Raşidin bayram meşru olduğu zamandan vefat edinceye kadar hiç terk etmemişlerdir. Bu hadis-i şerif namazın vacip olduğunun delilidir. Ayetlerde de işaret yoluyla delil vardır.